Her tarafı ağrıyordu Felix'in. Hala daha ulaşmamışlardı şu merkez denilen yere. Normal bir pozisyonda oturmak bile çok rahatsız edici olurdu ama Felix daha kötü bir haldeydi
Yüz üstü yatan Felix'in bacakları birbirine bağlanmış, havaya dikilmişti. Ellerini de arkasında bağlamış, elleri ile ayakları arasına kalın bir ip daha geçirip birbirine bağlayarak resmen paket haline getirmişti Felix'i, Pizza. Bu haliyle yan yatırılmış bir J harfine benziyordu. Eklemleri ağrıyordu, kasları ağrıyordu, her tarafı ağrıyordu. Kan akışı durmuştu sanki ama parmaklarının üşüdüğünü falan hissetmiyordu Felix. Hiç değilse bunu düşünmüş ve biraz daha gevşek bağlamıştı sivri çeneli
İşin kötüsü Felix biraz daha beklerse bulunduğu yerde altına kaçıracaktı
Dudaklarını ısırarak sadece biraz daha diye geçirdi aklından. Sadece biraz daha sabret, sonra rahatlayacaksın
Tren birden sallanmaya başladı. Felix korkuyla etrafına bakındı. Bir tünelin içine girmişlerdi. Tüneldeki sarı lambaların ışıkları sırasıyla üstüne vurup geçerken ayağa kalkan Pizza'ya baktı
Adam son derece rahat bir şekilde trenin titremesini umursamadan ve hiçbir yerden destek almadan ayakta dikildi. Elini arka cebine atıp bir çakı çıkardı. Felix'in üstüne yürümeye başladığında bir şey yapacağını düşünerek geri çekilmeye çalıştı Felix. Adam ona sinirli bir bakış atıp tek eliyle Felix'in bacakları ile elleri arasına bağlanmış olan ipi çekti. Bıçağıyla birkaç denemede ipi kestiğinde hala daha tüneldeydiler ama artık tren sarsılmıyordu
Elleri ve ayaklarını bağlı halde bıraktı. Sadece Felix'in insancıl bir pozisyonda oturmasına izin vererek ayakta beklemeye devam etti. Gözleri camdan dışarıyı seyrediyor, sanki tünelin içinde bir şeyi görmeyi bekliyordu. Ve sonunda gördü. İstasyona gelmişlerdi. Dağın içindeki dev bir tren istasyonuna. Daha çok bir metro durağına benziyordu
Gördüğü ile gözleri hayretle açıldı Felix'in. Daha önce böyle bir şey görmediğini rahatlıkla söyleyebilirdi. Grilerle döşenmesine rağmen ışıklar sayesinde mavi rengin hakim olduğu istasyonu inceledi. Ancak çok geçmeden bir el beline sarıldı ve kendisini Pizza'nın omzunda buldu. Trenin kapısı açıldı. Felix ne kadar bağırsa ve indirmesi için Pizza'ya tekme atmaya çalışsa da hiçbir cevap alamadı
İçinde kimsenin olmadığı istasyondaki binanın içine girdi Pizza. Ancak girince buranın bina olmadığını fark etti Felix. Dağın içine inşa edilmiş sıradan bir metro durağıydı. Belki de köşede bir yerlerde yukarı çıkan bir yürüyen merdiven bile görebilirdi. Ama bunun için fırsatı yoktu. Pizza onu omzuna atmış istediği yere sürüklerken burada kimsenin olmadığını dolayısıyla merkeze hala gelmediklerini düşündü
Beklemediği bir şey oldu. Pizza içeri girip düz bir duvarın önünde bekledikten sadece iki saniye sonra duvar kenara kayarak ortadan kayboldu. Ve Felix bütün o sesleri duydu. Pizza'nın omzunda olmasına rağmen arkasını dönüp nereye geldiklerine baktı. Etrafta koşuşturan çocukları, arkadaşlarıyla takılan gençleri ve mutlu bir şekilde sohbet eden yetişkinleri gördü. Dev bir alana giriş yapmışlardı. Dışarıdan tamamen bağımsız bir bölgeyi burası. Bilinçsizce yüzüne bir gülümseme yayıldı
Bunlar aradığı o insanlardı işte
Pizza'nın omzunda sürüklenmeye devam ederken kocaman gülümsemesi ile ortamı inceledi. Büyük bir alışveriş merkezini andırıyordu aslında. Pizza ve Felix'in olduğu yer bir tür balkondu. Kafasını kaldırınca yukarıda 5 kat daha ve aşağıda ise 7 kat olduğunu gördü. Zemini görebilmek için kafasını baya kaldırması gerekmiști. Bu Pizza'yı rahatsız etmiş, omzundan inmeye çalıştığını düşünerek düşmemesi için tuttuğu bacağını sıkmasına sebep olmuştu. Zaten indirecekti birazdan acele etmesine gerek yoktu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
・Alive・[Changlix]
Fiksi PenggemarYaşıyordu Lee Felix Ama nerede olduğunu bilmiyordu [Kitap shipten çok kurguya odaklıdır] Changbin x Felix