Sabahın erken saatinde gözlerini aralayan Deniz, gece geç vakitte yatak odasına taşıdığı Derya'nın hala kucağınca uyuduğunu görerek gülümsedi. Bacaklarıyla bacaklarını, kollarıylada belini öyle sıkı sarmıştı ki sanki kaybetmekten korkar gibiydi.
"Benim küçük kızım." Diye fısıldayarak saçlarını severken yanındaki hareketliliği hissettiği an başını çevirdi ve demir adamlı pijamaları içindeki Aslan'ı gördü.
"Aslan'ım..." yüzünü ekşiten küçük adam birkaç hamlede yatağa çıkıp ağzındaki emziği emmeye devam ederken ablasının kollarını ittiriyor bir yandan da homurdanıyordu. Elleriyle
"Bende!" Dediği an gülmeye başlayan Deniz, Derya'yı usulca kenara çekip Aslan'ı sağ koluna yatırdı ve bu sefer onun saçlarını öptü. Başını göğsüne dayayan Aslan, bir eliyle onun sakallı yüzünü kavrarken diğer eliyle ablasının yüzünü kavramış emziğini emmeye devam ederken yeniden uykuya dalmıştı. İkisini de tebessümle izlerken saatler geçti bu sırada başucunda telefonu çalmaya başlayınca kimse uyanmadan aramayı cevapladı.
"Baba, günaydın."
"Günaydın aslanım nasılsınız?" Gözleri yeniden göğsünde uyuyan abla kardeşe ilişirken gülümsedi ve
"İyiyiz, daha da iyi olacağız." Diye fısıldadı.
"Deniz, sana bir şey söylemem lazım ama sakin ol." Kaşları usulca çatılırken yataktan kalkmak istemiş ancak yapamamıştı çünkü onları rahatsız etmeye kıyamamıştı.
"Ne oldu baba?" Kısa süre sessizlik oluştu ve Atilla yeniden konuşmaya başladı.
"Gazeteler, internet haberleri, magazin sayfaları sizleri manşetten veriyor. Hekim Efe sinirinden kudurmuş durumda."
"Ne yazmışlar da Vali Bey bu kadar delirdi. Sen ise hemen beni aradın baba?"
"'Annesi öldü, o ise sevgilisiyle tatile gitti' yazmışlar." Duyduklarıyla irkilen Deniz bu sefer zorda olsa yataktan kalktı ve odadan çıkıp kapıyı kapattı.
"Baba sen ne dediğinin farkında mısın? Gerçekten böyle yazmamışlardı. Sırf prim yapmak için bu kadar kötüleşmemişlerdir.
"Üzgünüm evlat." Diyen babasının sesindeki sıkıntıyı duyup gözlerini kapattı.
"Ne yapacağız? İnternete girerse görür. Zaten yıkılacak gibi zar zor ayakta tutuyorum. Böyle bir şeyi kaldıramaz. Üzülmesini hele ki ağlamasını ise ben kaldıramam. Olay oluruz baba! Bunu yazanları bulurum ve olay oluruz!" Sesindeki kin ve öfke o kadar belliydi ki Atilla oturduğu yerde tekrar irkilip abisine ve kardeşlerine bakıp başını sağa sola salladı. Sabah erken saatte Aylin'le İstanbul'a dönmüş ve aileleriyle çıkan haberler için konuşmuşlardı.
"Babam bak aslanım sen Derya görmeden sakin sakin her şeyi anlat ve onun yanlış bir şey yapmadığını söyle. Tamam mı! Sakin sakin!" Atilla oğlunun deli damarını, öfkesini o kadar iyi biliyordu ki sesindeki uyarı ve tereddüt dolu ima bu yüzdendi.
"Tamam, yine haberleşiriz." Diyerek telefonu kapattığı an içinde büyüyen öfkeyi bacaklarına sarılan kollar yok etti. Yere doğru bakıp bacaklarına dolanan Aslan'a istemsizce gülümsedi.
"Aslanım, günaydın." Onu kucakladığı sırada küçük elleriyle
"Abi... Günaydın." Dediğini görüp boynunu ve yanaklarını sakallarını bastıra bastıra öptü. Ağzındaki emziği eline alıp duyamadığı kahkahalarıyla evi şenlendiren Aslan'ı yine tezgaha oturtan Deniz Ege, doğruca dolaba gitmiş ve kahvaltılık bir şeyler çıkarmaya başlamıştı. Domates, salatalık, yumurta peynir ve zeytin gibi birçok yiyecekle tezgaha geri döndüğü an aklına gelen şeyle durdu ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVMEK ZAMANI - Yalın Serisi III - 3) Deniz ile Derya
Aktuelle LiteraturLütfen Dikkat! Bu hikaye Yalın Serisi'nin üçüncü kitabıdır. Hikayeyi anlayabilmek adına ilk iki kitabı okumanızı tavsiye ederim. İlk kitap Efsane, ikinci kitap ise Esmerim'dir... Sevmek Zamanı, Yalın Serisi'nden tanıdığımız çocukların derlendiği içe...