10.Bölüm D&D

15.2K 567 42
                                    

Uzun süre uyumaktan şişen gözlerini zar zor aralayan Derya karşısında uzanan Deniz'i görüp gülümsedi.

''Günaydın.'' Fısıldadığı halde hırıldayan hatta hala uyuyan sesini duyduğu anda kaşlarını çatmış ve Deniz'i güne başlarken bile gülümsetmeyi başarmıştı.

''Günaydın yavrum.'' Yan yatmış halde yüzleri birbirine bakıyor, tam ortalarında ise Aslan mışıl mışıl uyuyordu.

''Şundaki huzura bak.'' Diyen Derya usulca kardeşinin saçlarını okşayıp şakağına öpücük kondururken kokusunu da derin derin içine çekmişti.

''Büyüdükçe Efe abiye benziyor. Babasının oğlu, kıskanç kayınçom.'' Sözleriyle gülüp

''Ben?'' diye sorduğunda Deniz ona dikkatle baktı ve gülümsedi.

''Sen İnci ablanın kopyasısın. Çok benziyorsun. Her geçen gün daha fazla benziyorsun.'' Annesine benzediğini bildiği için alacağı cevabı da biliyordu ama bu gerçeği bilmesi gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.

''Kahvaltıya sizinkilerin yanına gidelim mi?'' Derya'nın aniden konuyu değiştirmesine artık şaşırmayan Deniz, yanında uyuyan küçük adamına bakıp

''Kayınçomu uyandırıyorum o zaman.'' Dediğinde cevap olarak sadece buruk bir tebessüm aldı.

***

''Günaydın, biz geldik!'' Deniz, kucağında Aslan ile eve girdiği anda Derin yaygarayı basmıştı.

''Bakın bize kim gelmiş.'' Mutfaktan çıkıp girişe gelen Aylin ve Atilla'da tıpkı Derin gibi şaşkın şaşkın Aslan'a bakıp

''Aaa, küçük bir adam gelmiş.'' Dediklerinde Derya onların bu sıcacık karşılamasına gülümsedi.

''Denizler bana sürpriz yaptılar.''

''İyi yapmışlar, bundan güzel sürpriz mi olur.'' Diyen Atilla, Aslan'ı sıkıştıra sıkıştıra öptükten sonra Derya'yı kolunun altına aldı ve başının üstünü öptü.

''Hoş geldin kızım. Gelmekle ne güzel yaptınız. Hadi, kahvaltıya.'' Yanakları 'kızım' sözünü duyduğu an kırmızı kırmızı olan Derya, kolunu Atilla'nın beline dolayıp mutfağa geçerken

''Hoş bulduk, kahvaltıya misafiriniz olalım dedik.'' Dediğinde Atilla ona göz ucuyla bakıp burnunu sıkıverdi.

''Bu evde sizin eviniz, sizler bizim çocuğumuzsunuz. Misafirlik neymiş! Bir daha duymayayım.'' Tıpkı Deniz'in gözleri gibi mavi mavi ışıldayan gözlere kahverenginin sıcacık tonuna sahip harelerini çevirdi ve

''Zaten misafir olmadığımız için gelirken haber verme gereği duymadık. Hani benim az önceki sözlerim sadece kibarlıktandı.'' Dediği anda kahkahalar birbirine karıştı, Aslan ise şaşkın şaşkın onlara bakıp kaldı.

''Ablan yine bildiğimiz gibi Aslanım, yani şaşırılacak bir durum yok. Gel bakalım abine.'' Deniz kahkahalarının arasında Aslan'ı kucaklayıp öperken masaya oturmuşlardı. Kahvaltı boyunca Derya'nın iyi geçen sınavlarından, voleybol kariyeri sonrası yapmayı planladıklarından ve şu an ki sakatlık durumundan konuşmuş, bu sırada Derya müjdeli haberi vermişti. Sakatlığının düşünüldüğü kadar ciddi olmadığını, tedavinin iyi gittiğini ve çok kısa zaman sonra yeniden takımla antrenmanlara döneceğini söylediğinde masada resmen bayram havası esti.

''İşte bu güzel haber kara kız. Atilla Başkan bunu sevdi.'' Dediği esna elini sıkıca tutup sevmişti. Saatler öğleden sonrayı bulana kadar sitede aileleriyle vakit geçirip, Erdem ile Aslan'ın oyunlarıyla keyiflenirlerken

SEVMEK ZAMANI - Yalın Serisi III - 3) Deniz ile DeryaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin