42.Bölüm

2.8K 164 81
                                    

İyi okumalar ♥


"Oha kızım saçmalama! Bunca zaman boşuna mı anonimlik yaptın? "

Gözlerimi devirerek Duru'ya baktım. Neden anlamak istemiyordu ki? En kötü gününde yanında olmak istiyordum bu kadar. İstediğim ya da yapacağım şey kötü birşey değildi ki!

"Duru neden anlamıyorsun? O gün Mert'in en kötü günü, en yalnız hissettiği gün. Tek isteğim yalnız olmadığını göstermek bu kadar! "

Duru elinin tersini alnına vurarak tekrar ayağa kalkarak dolanmaya başladı. En sonunda tam geri dönerken durdu. "Bebeğim ben seni anlıyorum ama 6 ay boyunca neden anonimlik yaptın o zaman? Bu kadar çabuk olmamalı ya! "

Tam cevap verecekken kapıda Şeyma ile Melek göründü.

Şeyma kaşlarını çatarak "Duru! Hayır anlamıyorum anonimlik yapan Öykü, karşısına çıkacak olan Öykü, tedirgin ve stresli olması gereken de Öykü -çünkü reddedilede bilir - durum böyleyken sana ne oluyor? " Dedi ve yanıma koltuğa oturdu.

Duru sinirli bir şekilde Şeyma ya döndü. "Nasıl bana ne oluyor? Onun yakın arkadaşlarından biriyim ben farkında mısın?! "

Resmen iki saattir oturduğum koltuktan kalkarak Duru'nun yanına geldim ve kolunu tuttum. "Güzelim sana kimse birşey demiyor. Tabiki de karışabilirsin, söz söyleyebilirsin ama ben kararımı verdim. O yüzden bu saatten sonra ancak kendini yorarsın"

Duru hırsla elimde ki kolunu çekerek kapıya doğru ilerledi ve kapıyı çarpıp gitti Şeyma kafasını iki yana sallayarak yanıma geldi ve "Boşver, bırak biraz yalnız kalsın. Hatasını elbet anlayacaktır. Özel gününde falan heralde" Dedi

Tamam anlamında kafamı sallayarak koltuğa geri oturdum. Umarım kısa zamanda anlardı hatasını..

Duru'dan

Kapıyı çarpıp çıktıktan sonra hızla sahile doğru koşmaya başladım. Neden anlamak istemiyorlardı? Ben sadece Öykü'yü düşünüyordum. İçimden bir ses pişman olacak diyordu sadece ve bende o sese uyuyordum. Pişman olacaktı işte! Mert anonimin Öykü olduğunu anlayınca onu bırakacaktı!

Sahile varınca kumların üstüne oturdum ve denizi izlemeye başladım. Yakın arkadaşımın da benim gibi pişman olmasını istemiyordum sadece.

Üç yıldır Berkay'a aşıktım...

Evet! Kedi köpek gibi birbirimize saldırıyorduk ama o sadece buz dağının görünen kısmıydı. Duygularımı, sevgimi belli etmemek için yaptığım küçük oyunlar işte. Saçma ve çaresizce olan küçük oyunlar...

Telefonumu ve kulaklığımı çıkartarak yere koydum. Kulaklığımı elime alarak dolanmış kısımlarını çözmeye başladım. Dolanmasa olmuyordu yani buda! Her cebime girdiğinde dolanmak mı zorunda sanki!

Sinirle çözmeye çalışırken biri gelip kulaklığı elimden aldı.

"Amacın koparmaksa birazdan başaracaksın. Ama dolanmasını açmak istiyorsan dikkatli, sakin ve nazik bir şekilde yapmaya çalış. Bak oldu bile"

Eline verdiği çözülmüş kulaklığa baktım ve burnumu kıvırarak ona döndüm. "Ne işin var senin burada? "

Berkay ellerini saçından geçirerek bana göz kırptı. Çok tatlıydı lanet olsun!

"Senin sahiline olduğunu bilmiyordum? Halka açık bir yerdi burası bildiğim kadarıyla. "

Tatlı mı demiştim? Ne tatlısı ya! Uyuzun tekiydi bu çocuk! Hayır salak olan benim ki ona aşığım ama ben bu lafın altında kalır mıyım? Asla!

"İyi 'halka açık olan' sahilde kalmaya devam et. Ben gidiyorum" Tam kalkacakken kolumdan tutarak geri oturmamı sağladı.

"Hop hop hop! Sakin ol bir! Tamam bak birşey demiyorum " Elini dudaklarına getirerek yaşlı teyzelerin dedikodu yaptıktan sonra yaptığı ben birşey demiyorum işaretini yaptıktan sonra o da benim gibi kollarını kendine dolayarak oturmaya başladı.

Onda olan gözlerimi tekrar denize çevirdim. O yanımdayken ne kadar kafamı başka şeylere vermek istesem de yapamıyordum işte. Nasıl yapabilirdim ki?

"Neden böyleyiz biz Duru? Neden bu hale geldik? Lan biz o kadar yakındık ki herkes bizi kıskanırdı! Niye böyle olduk? "

Sakin bir şekilde bana bunları soran Berkay'a döndüm. Ne diyebilirdim ki? Sana hislerim olduğunu anladım ve uzaklaştım mı? Daha da canım acımasın diye senden vazgeçtim mi? Sen her benden kendine birini ayarlamamı isteyince kalbime diken batıyordu ve uzaklaştım mı?

Çok mu bencildim acaba? Sırf kendi canım acımasın diye onu yalnız bırakmak ne kadar doğruydu ki?

Derin nefes alarak kafamı tekrar denize çevirdim. Bir o bir denize dönerek kafam dönmeye başlamıştı ya.

"Bilmem"

Bana döndü ve baktı. Bu sefer sinirli görünüyordu işte.

"Bilmem mi?! Gerçekten bilmem mi?!"

"Berkay ne yapmamı ya da ne deme mi bekliyorsun? "

Saçını ellerinin arasından geçirerek tekrar denize döndü "Eskisi gibi olmamız için çabalamanı bekliyorum sadece. Eski Duruyu istiyorum sadece! Eski Duru'mu istiyorum... "

Bana bunları hele ki Duru'm kelimesini söylemişken nasıl hayır diyebilirdim ki? "Tamam ulan! Eski Duru'n olacağım ya da çabalayacağım!"

Berkay inanmıyormuş gibi bana baktı ve kekeleyerek konuşmaya başladı. "Na-nasıl yani? Şimdi tekrar eskisi gibi miyiz? "

Gülerek kafamı evet anlamında salladım

"Sanırım yani. Tabi halen vazgeçmemişsen"

Oda güldü - hatta kahkaha attı - ve bana sarıldı.

Kokusunu tekrar duyumsadım işte! Başka ne isterdim ki?


Herkese tekrardan merhabalar! Dün - yani pazar - gelecek demiştim ama bazı aksaklıklar yüzünden atamadım özür dilerim :( ♥

Duru ile Berkay'a da biraz girelim dedim şsbdlsbd sonra tabi diğer çiftlerimiz de var. Her ne kadar bu hikaye Öykü ile Mert üzerine olsa da diğerlerine üvey evlat muamelesi yapmak istemiyorum ksbdşsbd hepsi benim çocuklarım

Bir daha ki bölüm görüşmek üzere ♥ kendinize iyi bakın 🌼

🦋 Bir daha ki bölümün zamanı belli değil 🦋

Çocukluğum || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin