"Bayım son bir soru daha. Cidden bu sefer son"
Dışarı bıkkın bir nefes üflemiş ve sinirle konuşmuştu,
'Aynısını 4 soru öncesinde de söylemiştin. Yorulmadın mı be çocuk?'
"Bayım kalbimi kırıyorsunuz bakın, ne var cevaplasanız"
'Peki peki, sor.'
Şirince sırıtmış ve sırada ki sorusu için hazırlanmıştı.
"Bana kendizini anlatın bayım. Nasıl birisiniz siz?"
'Onlarca insanın canını almış bir katil'
'Nası yani? Normal bir insanın işte.'
"Öyle değil, anlatın biraz işte. Mutlu? Üzgün? Yorgun?"
'O zaman yorgun.'
"Nasıl bir yorgunluk? Çok mu sıktım sizi?"
'Öyle değil çocuk. Geçmişin yorgunlugu değil bu, ne getireceğini bilmediğim yılların yorgunluğu.
Öyle bir yorgunluk ki; denizler yağmur olurken, balıklar boğuluyor. Arılar bal yaparken,çiçeklerin katili oluyor. Ay takip etmiyor seni artık, yıldız kalmıyor gökyüzünde. Her şey birbirine giriyor, herkes bir oluyor. Anlatabiliyor muyum yorgunluğumu ?
Nasıl biri olduğuma gelirsek..
Ben, genellikle kendi derinliklerim de bile henüz tasarlanmamış eylemlerin, dudaklarını uzatırken aklıma bile getirmediğim sözcüklerin, tamamına erdirmeyi umursamadığım hayallerin kuyusuyum.
Ben, tam inşası sürerken inşa edenin düşünmekten bıktığı, oldum olası kendi yıkıntısından başka bir şey olmamış bir yapının yıkıntısıyım. Öyle sikten bir hayat yaşıyorum işte.'"Öyle düşünmeyin bayım. Siz hayatıma gireli şu 2 ayda ben eskisinden daha mutluyum, daha çok yaşamak istiyorum. Siz benim yaşama isteğimsiniz. Bakın öyle işe yaramaz biri değilmişsiniz değil mi?"
Hafifçe tebessüm etmiş ve yumuşacık saçlarını okşamıştı küçüğünün. Şu iki ayda daha çok bağlanmış ve daha çok sevmişti bu çocuğu. Hissettiği şey herneyse daha yoğun bir hâl almıştı.
Eskiden yapmam dediği herşeyi yapıyordu küçüğü istedi diye. Mesela pamuk şeker yemiş salıncakta sallanmış hatta birlikte piknik bile yapmışlardı. Bir sürü anısı olmuştu onunla. Annesinden sonra yaşadığını ilk defa hissetti genç adam.'Biliyor musun? Senin yanındayken kendimi tüm kötülüklerden arınmış ve tertemiz hissediyorum.'
Sonunda itiraf etmiş ve derin bir nefes almıştı.
Küçüğü ise küçük bir tebessüm göndermişti."Bayım hayatınızda hiç lunapark'a gittiniz mi?"
'Hayır'
"Gerçekten mi!? Ama nasıl olur. Çocukken bile mi?"
'Hayır, hiç gidemedim. Annemle gidecektik aslında fakat sonra olmadı işte.'
"O zaman sizi lunapark'a götüreceğim dersimin olmadığı bir gün"
'Buna gerek yok. Artık kocaman adam oldum.'
"Bunun yaşınızla bir ilgisi yok bayım, gideceğiz o kadar."
Yenilmişlikle omuzlarını düşürmüş ve kafasını sallamış küçükten ise zafer dolu bir gülücük almıştı.
Eski katil benliğini tanıyamıyordu neredeyse. Bu gerçekten de o muydu? Acımasız katil, sırf küçük bir çocuk istediği için lunapark'a mı gidecekti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coupable° kookmin
RomanceEfsaneye göre iki melek birbirine aşık olursa eğer.. Birinden biri ruhunu iblise satmış, kalbini ise meleğine vermiş demektir. Ve ben.. Tanrının gönderdiği o meleğe aşık oldum. Hemde ruhumu verecek kadar çok..