"Bayım?"
'Hm?'
"Hiç sevildiğinizi hissettiniz mi bu hayatta?"
Önce biraz düşünmüş ardından oturduğu koltukta dikilerek cevaplamıştı küçüğün sorusunu.
'Evet, annem her hücreme kadar hissettirdi. Sonra o gidince de küçük bir çocuk.'
Bu cevabı beklemiyor olmalı ki yüzü kıpkırmızı olmuş ve utançla gözlerini kaçırmıştı gri saçlı çocuk. Bunun üzerine hafifçe gülümsedi genç adam.
"Keşke sizi daha erken tanısaymışım bayım"
'Neden ki?'
"Bilemiyorum. Siz hayatıma girdiğinizden beri herşey garip bir şekilde muhteşem ilerliyor. Ben bu denli mutlu olduğumu çok az hatırlarım. Ama bence biz sizinle bir şekilde tanışıyorduk."
'Nasıl yani?'
"İster geçmiş hayatımızda deyin, isterse ruhlarımızın eskilere dayanan tanışıklığı. Düşünsenize aynı anda, aynı gökyüzüne bakmışız, aynı buluta takılı kalmış gözlerimiz, aynı kuşun kanat çırpışında dalıp gitmişiz. Aynı güneşin sıcaklığında ısınıp, aynı rüzgarın verdiği soğuklukta üşümüş kalplerimiz, aynı yaprağa bakıp aynı şarkı mırıldanmışız. Aynı gökkuşağında buluşmuş olabiliriz. Kimse bilemez bunu."
'Eski hayat varsa, ve ben o hengâmede senin ruhunu bulduysam, hayatım boyunca yapmış olduğum en güzel şey olmuştur bu.'
Küçük olan bir kez daha utanmış ve konuyu değiştirmeye çalışmıştı. Bugün ilk defa böyle yapıyordu dövmeli olan.
"Sürekli balkonda oturuyoruz, ve çok bunalmaya başladım. Lütfen dışarı çıkalım bayım"
Kesin ve sertçe çıkmıştı sesi.
'Hayır.' (nokta var, çok ciddi :/)
"Yanımda siz olacaksınız. Bana ne yapabilirler ki? Siz korursunuz beni. Hem birlikte pa-"
'Hayır dedim duymadın mı!!?'
Büyük olanın ani çıkışıyla yerinde zıplamış ve gözleri dolmuştu anında. Siyah saçlı olan ise yaptığından anında pişman olmuş fakat balkondan çıkan küçük için yapacak birşeyi kalmamıştı. Avucuyla anlına sertçe vurmuş ve sinirle arkasına yaslanmıştı. Onu korumak isterken, tehlikeye atıyordu. Onu incitmekten korkarken, paramparça ediyordu kan kokan elleriyle. Zaten ne beklenirdi ki bir katilden. O elde kanlar mesken tutmuştu bir kere. Çiçek açamazdı ya..
Yaktığı sigarasını bitirmiş ve küçük olanın odasına doğru gidiyordu. Onu üzmek, incitmekten nefret ediyordu. Yavaşça kapıyı çalmış ve küçüğünün tripli sesini duymuştu."Ne vardı?"
'5 dakika içinde aşağıda hazır olmazsan, asla çıkamazsın.'
Ardından küçük olanın telaşlı sesine gülümseyip kendi odasına doğru gitmişti. Dışarısı çok tehlikeliydi fakat onu üzmek dünyanın en boktan şeyiydi. Odasına girip giyinmeye başlamış, altına siyah dar kot, üstüne de beyaz bir salaş tişört giymiş ve aşağı inmişti. Elleriyle saçlarını arkaya doğru tarıyor ve kendi kendine konuşuyordu.
'Endişelenme, ona birşey olmayacak.'
'Başına birşey gelmeyecek.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coupable° kookmin
RomansaEfsaneye göre iki melek birbirine aşık olursa eğer.. Birinden biri ruhunu iblise satmış, kalbini ise meleğine vermiş demektir. Ve ben.. Tanrının gönderdiği o meleğe aşık oldum. Hemde ruhumu verecek kadar çok..