Konstantin Paleologossunuz ve sarayınızda otururken kulağınıza çalınan dedikodular canınızı sıkıyor. Evet aslında bu dedikoduların gerçeklik payı da var. Geceleri uyku uyuyamıyorsunuz. Sizin yaptığınız yapıları birileri sürekli yıkıyor. 2. Murat örneğin adam dayanmış kapınıza ancak başarısız olmuş Hexamillion tahrip edebilmiş, Mistrayı işgal etmiş sonra, mora despotluğunu vergiye bağlamış falan. Ama alamamış kostantinapolü sizden. Tam "iyi ya, rahat nefes alacağız" derken oğlu gelmiş bu sefer de.
Son çare papazlarla konuşayım mezhep birliği yapalım, konstantini birlikte savunalım diyorsunuz adam diyor ki "latin külahı görmektense türk sarığını yeğlerim."
Onca çabadan sonra savaş meydanında ölüyorsunuz ya da şehit oluyorsunuz(?). Bu arada bu bir zaferdir, şehrin hayalinizdeki gibi kalması.Gelelim asıl konuya
Arkadaşlar ne kadar İstanbul'un fethi beni mutlu etse de yanlış anlamayın ama Roma imparatorluğunun yıkılmasına çok üzülüyorum. Bazen kendimi Sezarın yerine koyuyorum -her ne kadar "sezar'ın hakkı sezar'a" olsa da-Biraz onurum inciniyor. Düşünsenize kaç yıllık bir devlet geçmişiniz var. İyi kötü dünyalık yapmışsınız. Dünyada mekan ahirette iman kafasında takılıyorsunuz ve en önemlisi Kostantinapol sizin. Değer veriyorsunuz, çeşitli mimari eserlerle süslüyorsunuz. Kocaman kocaman kiliseler yaptırıyorsunuz. Tekfur koyuyorsunuz, Hz İsa demişki "Kostantinapolü alan Sezar ne büyük Sezar....! " bu şerefe nail olmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. İşler tam takırında, her şey çok iyi derken hooooop birden Fatih diye biri çıkıp geliyor. İnsanın asabi bozulur. -Şahsen benim bozuluyor-O kadar çalış çabala adam gelsin onca emeği yok saysın ve şehri alsın. Hatta şehri almakla kalmasın en değer verdiğin şeyi-ibadet yerini- kiliseyi cami yapsın. Bak bak hareketlere bak. Olacak iş değil. Sen kimsin lan derler adama. Allooooğğğğğğğ kime diyorum da diyebilirler, bu onların tercihine kalmış bir durum.
Bütün bu dediklerimden sonra aranızda bazı tipler türeyebilir "kesin yabancı bu!! Ameriganın oyunları!!!" Büyük resim cart curt.
Hayır arkadaşlar ben has bir anadolu çocuğuyum ama aklıma İstanbul'un fethi geldikçe üzülüyorum. Sevinçle karışık bir hüzün bu. Bizim olması çok güzel. İstanbul bizim anlıyor musunuz? Bu, dünyada bence ülkece gurur duyduğumuz tek şey -tek şey çünkü keşke almasaydık diyen birine rastlamadım şu ana kadar, tarih konusunda herkesin çekiştirmesine rağmen ortak noktamız İstanbulumuz- fakat koskoca kiliseyi camiye çevirmek beni üzüyor. Bunun temel sebebi empati yapmam. Düşünün bizans değildi osmanlıydı. Kostantinapol değil İslambol'du. Sonra aniden sezarın biri çıktı geldi ve İslambol'umuzu aldı. Hatta almakla kalmayıp şehrin en heybetli camisini kilise yaptı?!! Bu biraz üzücü. Ne zaman bunu düşünsem roma imparatoruluğuna çok üzülüyorum. Hatta bazen aşırı buluyorum kilisenin camiye çevrilmesini. Ama sonra siyasal bilgilerim devreye giriyor. Devlet işi kalp işi değildir, mantık işidir diyorum.
Eğer bir yönetici iseniz ve bir yeri yeni fethetmişseniz insanlar için büyük semboller taşıyan bir şeyi -herhangi bir şeyi- dönüştürmelisiz/değiştirmelisiniz.-Eminim Makyavel daha bilimsel sunmuştur bu durumu -Çünkü bu sizin şekliniz, yönetim biçiminiz ve şehir de sizin, dolayısıyla ona yön verme hakimiyeti de sizde. İster yıkarsınız, ister kapatırsınız, ister başka bir şey yaparsınız. Ama önemli olan bunun insanlar üzerindeki psikolojik etkisidir. İnsanlar oraya baktığında artık bir inanç değil, yeni bir yönetim görecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bence Komik
Short StoryDışarıdan duygusuz bir pezevenk gibi görünüp aslında duygusal bi top olmak beni çok yoruyor.