"Ablacım geçtik durağı yaa ne diye basmıyorsun ki düğmeye ?" diye yanıtladı şoför abi, çemkiren teyzeyi. Bense bu arada gözlerimi kapamış, yer vermemek için uyuyor numarası yapıyordum. Hatta bir ara işi ilerletip horlama seviyesine geçsem mi ki acaba diye düşündüm. "Ayol sana ne be, istediğim yerde inerim sana mı soracağım nerde ineceğimi."dedi elinde pazar arabası olan, sürekli şikayet edip dedikodu yapan teyze. "La havleee" diye iç geçirdi şoför abi Allahtan kalender adammış da uzatmadı meseleyi, sağa çekip indirdi şişman teyzeyi ardından sesssiz sessiz söylendi. "Veriyolar bunlara +65 yaş kartı beleşe, bunlar da çıkıyor dışarı milleti huzursuz ediyo. Pazara gidiyo hanfendi, 95 yaşında. Gelmişin 95 yaşına bi ayağın çukurda bi gözün toprağa bakıyo otur oturduğun yerde. Otobüsle pazara gitmek nedir? Sanki evinin önündeki pazardan alsan ölecen. Lafa gelirse durak uzak kalıyo eve. E ama taaaaa 10 km uzağındaki pazara gitmeyi biliyon. Ekmek almak için çarşıya inen yaşlı gördü bu gözler. Sorsan gençler yer vermiyor. Niye sana yer versin ki ben olsam ben de vermem. Bi ekmek için çarşıya mı gidilir? E haksız mıyım ama abi? "
dedi onay beklercesine "Haklısın haklısın" dedi ortamı germek istemeyen muhabbete sonradan dahil olan beyfendi.
Toplu taşımayı çok seviyorum. Daha doğrusu toplu taşıma kullanmayı. Çünkü bu vesileyle insanları gözlemleyebiliyorum ve bu aktivite inanılmaz keyifli. Trajikomik sahneler yaşanıyor çoğu zaman, insanlar bunun için tiyatroya para veriyor. Ben ise sadece otobüse ya da metroya biniyorum.
"Kaptaaaaaaaan orta ghapı" diye bir ses geldi arkalardan, o anda arkadaşım koluma dokunup "Şştt hadi iniyoruz biz de."
Üniversite öğrencisiyim ve ingilizce kursuna gidiyorum, benim hayatımdaki en büyük olaylar toplu taşımada gerçekleşiyor genelde. Turnikeden geçerken "Finaller ne zaman başlıyo baktın mı programa? " diye sordum öğrencilik mesleğini çok seven arkadaşıma. "Ayyy baktım baktım, bu yıl ramazana geliyor diye bir haftada bitirmişler." sıkıntılı bi nefes verdikten sonra "İyice sıçıp sıvadılar ya vizeyle final arası bir ay mı olur? " kafasıyla onayladı. "Aynen ya ama bi hafta tutmaları iyi giit gel uzun yol ugrasmayacağız geçen sene gibi. " Sokağı dönerken "Aynen orası iyi. Geçen yıl 9a sınav koymuşlardı. Şafak operasyonuyla kaldırdı anam beni, KADIN KOÇ BAŞIYLA ODAMA DAYANDI SEMA. KOÇBAŞI. BEN BU KADINDAN EN SON TERLİK YEDİM.BU GEÇİŞİN NASIL İVME KAZANDIĞININ FARKINDA MISIN? ALLAHTAN S-400 ALACAK POTANSİYELİ YOK DA KENDİMİ TESELLİ EDEBİLİYORUM." ikimizde gülmeye başladık fakat aniden bi kadın elinde telefonla bize yaklaştı "Afedersiniz Ahmet Vefik Paşa mezarlığı nerede acaba? " diye sordu. İlk defa duymuştum, halbuki yılladır burada yaşıyordum. Soru soran gözlerle Sema'ya baktım "Ben bilmiyorum, sen biliyor musun?" O da kafasını olumsuz anlamda salladı ve bilmediğini belirtti. Kadın bize teşekkür ettikten sonra telefonuna yöneldi "sordum" diyerek yanımızdan geçip gitmeye başladı. İki adım attıktan sonra şu sözleri duyduk "Gördün mü tek salak ben değilmişim. " dumura uğramıştım. Tamam salaktım ama uzaktan belli oluyor muydu ki bu?
Sema bana döndü ve ikimiz aynı anda gülmeye başladık.
Tanımadığımız bir insandan hakaret yemiştik, hem de durduk yere. Komik olan da buydu, tanımıyorduk. Gördün mü Sema dedim tek salak ben değilmişim yürürken. Kursa vardığımızda her şey güzeldi. İngilizce konuşamıyor olmak dışında. Yine de öğretmeni seviyor olmam, bu dersi daha cazip kılıyordu.
Sonraları sınıfa gelen öğrenciler can sıkıcı olsa da bazen içinde bulunduğuz ortama sadece sevdiğiniz bir insan için katlanabilirsiniz. Ya da başka bir seçeneğinizin olmaması sebebiyle. Sanırım benim için ikisi de geçerliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bence Komik
Short StoryDışarıdan duygusuz bir pezevenk gibi görünüp aslında duygusal bi top olmak beni çok yoruyor.