4. BÖLÜM: "DURU"

37.6K 3.6K 2.3K
                                    

Merhaba

Bu hikaye benim için çok özel. Yazdığım en uzun bölümleri ATEŞTEN KÜLE'ye yazıyorum ve bu konuda kendimi epey de geliştirdiğime inanıyorum.

Lütfen satır arası yorumlarınızı unutmayın. Her satırda neler hissettiğinizi o kadar merak ediyorum ki...

Billy Withers~ Aint No Sunshine

Jack Johnson~ Better Together

Keyifle okuyun...

Keyifle okuyun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🕯🕯🕯

Eski, bitişik nizamlı ahşap evlerden oluşan dar ve uzun mahalle, oynayan çocukların cıvıltılarıyla doluydu. Sıcacık bir yaz günüydü ama iç gıdıklayan, hafif bir rüzgar da vardı. Mahalle sakinleri her akşam olduğu gibi yemekten sonra kapılarının önüne dökülmüş, çaylarını yudumluyorlardı. Kadınlar günün yorgunluğunu hararetli sohbetleriyle atarken, erkeklerden bazıları aralarında okeye dönüyordu.

Susayan çocuklar evlerine koşmak zorunda değildi; komşu teyzeden de su isteyebilirdi. Mahallede biri kek pişirdiyse, o akşam mahallede oynayan tüm çocuklar o kekten yerdi.

Derya, o akşam Eleni’den öğrendiği yunan böreğinden yapmıştı. Eleni, evde bulduğu artık iplerden ördüğü rengarenk kilimi kapılarının önündeki arnavut kaldırımına sermiş, kapları da çiğdemle doldurmuştu. Dördüncü bardak çaylarını içiyorlardı.  Akif hala karısının yaptığı böreği iştahla yiyordu.

“Yavaş Akif, yavaş, boğulacaksın.” dedi Derya gülerek. “Zaten akşam yemeğini de çok yedin, sonra göbeğim çıktı, diye şikayet ediyorsun.”

Akif lokmasını yuttuktan sonra iyice şişen karnını sıvazladı. “Bu kadar güzel yemek yapıyorsan, göbekli bir kocaya da katlanacaksın yavrum.”

Derya bu kez kahkaha atarak kocasının göbeğini sevdi. “Katlanmak ne kelime, ayrı bir beğenirim.”

Ahmet oturduğu yerde dizlerinin üzerinde doğruldu ve kendini gösterdi. “Bakın, ben hala filinta gibiyim.” dedi. “Ve hep öyle kalacağım.”

“Seni bir beş sene sonra görürüm.” Akif dostunun omzuna vurarak yerine oturmasını sağladı. “Filinta gibiymiş. Zaten mahallemizde her gün podyum kuruluyor. Ye gitsin, bir daha mı geleceğiz dünyaya.”

“Duyan da ben kötü yemek yapiyorum sanacak.” Eleni alınmış görünüyordu. “Ne yapayim? Benim kocam ne kadar yese de kilo almiyor. Zaten ikimiz de minyonuz.” Bu doğruydu. Eleni’nin boyu bir buçuk metreyi geçmezken, Ahmet bir metre yetmiş beş santim civarındaydı. “Baksaniza, Mavi de bize çekmis, yasitlarının yaninda bile kücücük kaliyor.”

ATEŞTEN KÜLE (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin