Senin güzelliğin benim aşkımın tarifidir.
Günaydın sevgilim tatlı uykundan uyandın mı? Bir saniye ya bu şarkının devamı nasıldı? Güllere boyandın mıydı? Bildiğin güzelim şarkıyı katlettim... Elimde ekmek sepetiyle mutfaktan çıkınca direkt kocamı gördüm. "Kartal!" Umuyordum ki dışarıya çıkmayacaktı.
Kartal yanıma gelince günaydın diyerek yanağıma küçük bir buse bıraktı. "Bana sakın dışarıya çıkmayı planladığını söyleme." Henüz tam anlamıyla iyilememişken onu hiçbir yere göndermezdim.
"Planlamıyorum canım birazdan çıkacağım." Önce ölümü çiğnemen gerekiyordu. Ekmek sepetini masaya koyunca elimi belime götürerek masanın baş köşesine kurulan kocama baktım. Bana gayet ciddi görünüyordu.
"Sen bana baksana bi bana bak." Kavgaya girişek kadınlar gibi sağ elimi kaldırıp bana bakmasını istedim. Kartal da neye uğradığını anlamayarak tek kaşını kaldırdı. "Canım bak dediysem öldürecekmiş gibi bak demedim." Elimi terkar yerine koyunca masumca başımı yana yatırdım.
"Lina ne sert ne de tatlı bakışlarla beni durdurmazsın. Ben yatalak gibi evde hapis hayatı yaşayacağım. Yapılması gereken bir dünya iş var. Evde telefonla bir yere kadar işler ilerliyor."
Eline çatal bicagu alınca yanına oturup tatlı dille konuşmaya başladım. Hem ne demişler tatlı dil Kartal'ı baştan çıkarırmış. "Hayatım her ne kadar zamanının çoğunu benimle geçirdiğin için mutluysamda normal hayatına dönmeyi bende çok istiyorum. Şu hayatta her şeyin bir aması var. Doktor tam anlamıyla iyileşmedikçe kendini çok yormasın dedi. Bir kaz gün daha işe gitmezsen şirketin batmaz."
Kartal ikna olmuş gibi elimi dudağına götürerek öptü. "Bebeğim iflas etmesem de işler daha kötüye gidecektir. Sen hiç koyunkarindan bikaç metre uzaklaşan çoban gördün mü?"
"Çoban mı? Sen beyin devrelerimi yakmaya falan mı çalışıyorsun? Kendini çobana benzeterek işin içinden sıyrılamazsın bugün dışarıya çıkılmayacak o kadar tamam mı?" Elimi ondan çekerek ayağa kalktım. "Bir sonraki doktor kontrolüne kadar evde benimle kalacaksın... Ben mutfağa gidiyorum sakın kaçıp gitme." Ona gözüm üzerinde diyerek hemen mutfağa geçip almam gereken ne varsa alıp tekrar salona geçtim. Kesinlikle onu dışarıya çıkarmayacaktım.
"Ciddi değilsin."
"Ben mi? Tabi ki de ciddiyim. Evden çıkarsan eniştemi ararım. Onu dinlemezsen Doğan abimi arar seni ispiyonlarım."
"Ben sana çok yüz veriyorum değil mi?" Üstüme keskin bakışlar atarken yerime kurulup gülüsedim.
"Hayatım üzülerek bir şey söylemem gerekiyor ki artık senin kötü bakışlardan ne ürküyorum ne de korkuyorum. Hatta o bakışlarını hayranım o yüzden kahvaltıni yapmalısin." Adama kes artık gibisinden söylediğim için olsa gerek bana bozulmuştu. Bende dayanamayarak uzanıp yanağına öpücük bıraktım. "Saklarını kesebilir miyim fazla uzamış batıyor." Kartal iç çekip bıçağıyla tabağıma vurdu.
Bende yüzümde tebessüm kahvaltıma başladım. Kartal ara sıra kötü bakışlar atmaya devam etsede ben yanaklarını sıkmak istiyordum. Canım kocam her şey senin için neden inat ediyorsun anlamıyorum. Kahvaltımız sessizlik içinde yapmıştık.
"Bana şekerli Türk kahvesi yapar mısın?"
"Iyi ama sen şekerli kahve sevmesin ki ben şekerli severim." Kartal canının istediğini söyleyince dudak büzerek mutfağa geçtim. Kahvesini yaparken bir elim ağzımdaydı. Normalde bizimkinin uzun süre diretmesi gerekmiyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARA İZİ 🚬 BIZE SEN KALA 2
ActionAşk kader gibidir Lina, ondan kaçamazsın!. Unutma... Kalp her zaman imkânsıza âşık olur.