BKAM-10

103 59 17
                                    

Bölüm Şarkısı: Sufle-Pus

⁕⁕⁕

Kafatasımın çok inceldiğini hissediyorum. Yürürken çok dikkat ediyorum: bir yere çarparsam sanki dağılacak. Camdan bir kafanın içinde ağır bir beyin: başımı taşıyamıyorum.

⁕⁕⁕

Uçağımın inmesiyle bavulumu alıp kendimi sokağa attım. Hava soğuk değildi ama hafif bir rüzgar vardı. Tren istasyonuna vardığımda biraz beklemedikten sonda gelen trene bindim ve doğru durakta indim. İstasyon otele yakındı ama ben biraz da sokaklarda dolaşmak istiyordum. Katedralin önünden geçtiğimde ihtişamına kapıldım bir süre. Yolu uzata uzata dolandım Strasbourg sokaklarında. İyi gelmişti bana yine her zamanki gibi. Tarihi açıdan birçok olayın geçtiği bir şehirdi. Bunun yanında evleri, sokakları ve mimarisiyle hayran kalınacak bir lokasyondu.

 Bunun yanında evleri, sokakları ve mimarisiyle hayran kalınacak bir lokasyondu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Otele yerleştikten sonra bir şeyler yemek için bildiğim bir kafeye geldim. Elimdeki kitaba göz gezdirirken aynı zamanda kahve ve kruvasanımın tadını çıkarıyordum.

Okuduğum her satırda aklıma düşüyordu. Düşünmemeye çalışmıyordum çünkü bu beni daha çok yoruyordu. O yüzden zihnimi serbest bırakmaya karar verdim. Gözlerimin önünde belirdi. Mavi gözleri, sarı saçları ve tüm ihtişamıyla Berkay Aktaş, çocukluk aşkım.

Sadece çocukluk aşkım mıydı, onu geride bırakabilmiş miydim, geçmişimde miydi yoksa bütün ömrümün her köşesinde mi?

⁕⁕⁕

Yanımdaki sandalyenin çekilmesiyle gözlerimi masama kurulan adama çevirdim.

"Puis-je m'assoir à coté de vous?(Yanınıza oturabilir miyim?)"

Kumral saçlı, yeşil gözlüydü. Yalan yok kendine has bir çekiciliği vardı ama benim yakışıklı görebileceğim, o gözle bakabileceğim tek bir kişi vardı.

"Bien sûr (Tabii ki.)" Bembeyaz dişlerini ortaya çıkaracak biçimde gülümsedi.

"Bonjour. (Merhaba)" dedi gülümseyerek.

Ben de hafifçe tebessüm ettim. "Bonjour."

"Comment – allez -vous? (Nasılsın?)"

"Merci, je vais bien et vous?(Teşekkür ederim, iyiyim sen?)"

"Merci, je vais bien moi aussi.(Teşekkür ederim ben de iyiyim.)" dedi ve gülüşümden cesaret almış olacak ki devam etti. "Je m'appelle Francois et vous? (Benim adım Francois senin adın ne?)"

"Je m'appelle Ece. (Benim adım Ece.)"

"Enchanté de faire votre connaissance.(Tanıştığıma memnun oldum)"

Bir Küçük Aşk Meselesi (Ara Verildi-Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin