BKAM-19

52 23 1
                                    

BKAM-19

Bölüm Şarkısı: TNK-Aşkı Harcamanın 80 Yolu

⁕⁕⁕

Seni özlemek, üşümek gibidir soğuk bir akşamüstü, yağmurun altında yürümek gibi sırılsıklam, titreye titreye. Sıcak bir yer bulup sığınmak istersin ya hani, öyle ihtiyacım var işte, yüreğine sığınıp, nefesinde ısınmaya.

⁕⁕⁕

Bir sahil kasabasına çeksek arabamızı. Etraf sakin olsa, sanki ıssız adaya düşmüşüz gibi. Şansımız yaver gitse, tahta bir ev bulsak ilk uğradığımız yerde. Kapısının önündeki amcaya '10 günlüğüne kiralıyoruz' desen ve sesinin yankısı iliklerimde hissedilse. Ne huzur ama. 10 gün sen, ben, bir sahil, biraz müzik, biraz şarap. Nefes alsam derin derin. 'Meğer ne çok ihtiyacım varmış buna' desem. Telefonumu alsam elime. 'Üff, bizimkiler kavga etmiş yine' diye söylensem. 'Düzeltmek lazım aralarını' Telefonu yavaşça alsan elimden. Sanki o anı bozmaktan korkar gibi bir sessizlikle fısıldasan, '10 gün boyunca sadece biz varız, duydun mu?' Gözlerimi elindeki telefonumdan ayırıp gözlerinin içine baksam; 'Sadece biz' diye yinelesen. Belimi sımsıkı sarıp kendine çeksen. Sahiplenir gibi. 'Senin dudaklarına böyle yakınken başka bir şey düşünemem zaten, kuşkun olmasın' desem gülümseyerek. Yüzündeki ifadeyi hiç bozmadan kucaklayıp yukarı çıkarsan beni. Çok ciddi bir iş yapıyormuşçasına. O aşina olduğum ciddiyetin sevimliliğine kapılsam yine. Sıksam yanaklarını. Yine de gülmesen sen. Bu ifadeni ne çok sevdiğimi bilsen. Gıcırdayan tahta parkeli bu evi bizimmiş gibi benimsesek. O yatakta bizimmiş gibi uyusan. Yolun yorgunluğundan uyuyakalmandaki o masumluğu sevsem. Sonra göğsündeki 'benim yerim' dediğim o çukura soksam başımı. Kokun. Her şeyi unuttursa bir anda. Benim olduğunu bir kez daha iliklerimde hissetsem. Ve 'Seninim' desem usulca. Uyusan bile duymuşsun gibi mutlu olsam. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alsam 'Şükürler olsun' desem minnetle. 'Şükürler olsun...'

Yüzümde buruk bir gülümsemeyle telefonu kapatıp baş ucuma koydum. Sosyal medyada gezinirken önüme çıkan bu rastgele yazı nedense çok tanıdık gelmişti. Benim hayallerim gibiydi, masum ve abartısız. Her gece başka bir yerde, başka bir günde hayallere dalıyordum. Uykuya dalmamın tek yolu oydu belki de. O yokken bile onu buluyordum kendi içimde. Olmayan onunla avutuyordum kendimi. Uykularıma, hayallerime, hayatımın her köşesine koca bir hiçliği sığdırmıştım.

O koca hiçlik bana çok şey vaat ediyordu. Onsuz sevebiliyordum onu ben. O olmadan yüklenebiliyordum tüm bunları. Kaldırabiliyor muydum, kaldıramıyor muydum tartışılır. Ama deniyordum. Düştükçe düşesi vardı içimdeki çocuğun. Bitmez bilmez bir hayat sevgisi vardı. Daha yeni yen, tanışmaya başladığı bu hayata karşı umutları büyüktü. Bir çift mavi göz sayesinde gülüyordu, bir çift mavi göze tutunuyordu.

Ah bir çift mavi göz...

14 yılım...

İç çekişlerim...

Gözyaşlarım...

Buruk tebessümlerim...

⁕⁕⁕

Bıkmış bir şekilde "Hazal niye uzatıyorsun güzelim? Gider misin artık?" dedim, bunun son söyleyişim olmasını umarak.

Yüzü tekrardan o mahçup ifadeyi aldı ve ağzını konuşmak için araladı. Bunun nasıl devam edeceğini biliyordum ve 15 dakikamı daha onu buradan göndermeye çalışarak harcayamacaktım.

"Hazal ya o arabaya binersin, ya da ben sildiğimi sandığın tüm iğrenç fotoğraflarını cümle alemle paylaşırım." dedim kendimden emin bir şekilde. Yapamaz mıydım?

Yüzünden bir kararsızlık ifadesi geçti, beni yalnız bırakmak istemiyordu. Ama sadece o gidecekti, diğer herkes yanımdaydı ve ben Berkay ile kalacaktım. Onun bu konuda ne kadar ilgili olduğunu da biliyordu. Ama 15 dakikadır iliğimi kurutmuştu katır inadıyla. O havaalanına gidecekti, biz de eve. Berkay da arabada bekliyordu. Diğerleri gitmişti ama Hazal gitmiyordu.

Bir Küçük Aşk Meselesi (Ara Verildi-Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin