Abim müdürün kapısını tıktıklatınca göz devirdim. Direkt odaya girmek varken neden odaya girmek için onay beklersin ki?
İçeriden "Gel" sesiyle abim kapıyı açıp içeri girdi. Tabi arkasından bende. Müdür benim eski müdürlerime bin basardı.
Bu müdür çok yakışıklıydı! Tarık Hoca! Tuttum seni, hemde çok sevdim lan. Böyle müdür mü olur?
"Evet çocuklar ne için gelmiştiniz?" diye soran müdür ile abim "Yeni öğrencileriz. Sınıfımızı öğrenmek için gelmiştik." dedi.
"İsimlerinizi alabilir miyim?" diye soran müdür ile abim "Onur Çetin ve Ebru Şanlı." dedi.
Evet abim bizimle yaşamaya başlamasına rağmen soy adını değiştirmemişti. Bu soy adla tanınmıştı ve değiştirmesi çoğu evrak işini mahvederdi.
Müdür bilgisayardan birkaç şey yaptıktan sonra "Sınıfınız 12/A. Bir üst kata çıkınca birkaç metre yürüyün sınıf sağ tarafınız da kalır." dedi.
"Yardımınız için teşekkürler." dedi abim ve kolunu omzuma atarak müdürü odasından çıktı.
Odadan çıkar çıkmaz "Lan bizim eski müdürden sonra bu taş!" dedim. Abim bu dediğime göz devirirken "Müdür böyleyse öğrenciler nasıldır acaba?" dedim.
"Ebru senin abin olduğunu hatırlatmak isterim." diyen abimle "Ne olmuş? Abilikten istifa mı edeceksin?" diye sordum.
Abim "Hayır, sadece erkek mevzularını benimle konuşmaman gerektiğini hatırlatıyorum. Müdür falan demem ağzını burnunu kırarım." dedi.
"Tamam, tamam sustum. Hadi sınıfımıza gidelim." derken zil çaldı. Herkes kendi sınıflarına geçerken abimle merdivenlerden çıktık.
Birkaç metre yürüdükten sonra sınıfa gelmiştik. Bu sefer abimden önce davranarak kapıyı tıktıklamadan açtım.
Sınıfta hıca olduğunu görmem ile şaşkınlıkla "Lan zil iki dakika önce çaldı. Ne ara geldin hoca? Kapının önünde zil çalarsa diye nöbet mi tutuyordun?" dedim.
Bu dediklerim sınıftan birkaç kişiyi güldürürken hoca sinirle bana baktı. "Bu ne saygısızlık!" diyen hoca ile göz devirdim.
Tam hocaya cevap verecekken abim araya girdi. Ne bokuma araya giriyorsa. "Biz yeni öğrencileriz."
"Kendinizi tanıtın." diyen hocayla abim "Onur Çetin" dedikten sonra daha fazla konuşmasına izin vermeden "Ebru Şanlı." dedim.
"Hadi boş yerlere oturun." diyen hoca ile arka taraflarda boş bir sıraya geçip oturduk. Tahtaya baktığım da dersin Edebiyat olduğunu gördüm.
Gıcık bir Edebiyat hocasını dinleyecek halim yoktu. Kafamı sıraya koyarak uyumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satıcı
ChickLitBabası evi terk etmiş, annesi orospu olan bir kızın hayatı ne kadar iyi olabilir? Hemde bu kız hayatını sürdürebilmek için uyuşturucu satışına başlarsa?