Taemin 'in dedikleri yüzünden ilk 3 derse girmemiş kayalıklara gelip üstüne bir de ağlamıştım. Peki ne için ağlamıştım? Aptalın teki yüzünden tabi ki. Cidden benden nefret ettiğini bilmiyordum. Salak gibi onu seviyordum birde.
"Ağlama."
Arkamdan gelen sesle ona doğru dönüp kim olduğuna baktığımda onu tanımadığımı anlamıştım.
"Kimsin?"
"Jaebum. Im jaebum."
"Seni tanımıyorum ve sen bana ağlamamamı söylüyorsun ."
"Sevdiğin çocuk yüzünden ağlıyorsun değil mi?"
"Evet ama -"
"Az önce ağlarken seni sevdiğime inanamıyorum diyordun. Bak sevdiğin çocuk kim bilmiyorum ama onun için ağlamana değmez. Çünkü aynı şeyleri bende yaşadım."
"Sen kimi seviyorsun ki?"
"Youngjae. Choi youngjae. Aslında bizim ki karşılıklıydı. Yani ben öyle sanıyordum. Bir gün aslında benimle oynadığını ve beni hiç sevmediğini söyleyince tek taraflı olduğunu anlamıştım."
"Senin için üzüldüm. "
"Üzülmene gerek yok. Aslına bakarsan o çocuk için de üzülmene gerek yok. Imm şey bana neden ağladığını anlatabilir misin? Yani o çocuk yüzünden ama neden?"
"Sınıftayken arkadaşı bizi sevgili olarak gördüğünü söyleyip duruyordu. Ve diğer arkadaşı ise onun benden nefret ettiğini söyledi. Cidden üzüldüm bunu duyduğum için. Sevdiğin çocuk senden nefret ediyor. Ne kadar iğrenç bir şey değil mi?"
"En azından seninki sadece nefretmiş. Hem bunu arkadaşı söylemiş. Ya gerçek değilse. Aslında seni seviyorsa."
"Bilmem. Yani o beni seviyor mu sevmiyor mu hiç bilmiyorum. Baksana youngjae 'ın sana seninle oynadığını söyledin. Peki sonra ne oldu. "
"Hatasını anlayıp bana geri dönmeye çalıştı ama ben ilk başlarda asla kabul etmedim. Ama sonra hala onu sevdiğimi anladığımda affettim ve şuan evliyiz."
"Ne cidden mi? Gerçekten evli misiniz? Sizin adınıza sevindim. Keşke bende onunla böyle olabilsem. Baksana bize kaisoo diyip duruyorlar. Peki size hiç böyle isimler taktılar mı?"
"Evet. Bize 2jae derlerdi. Nedeni ise benim ismimin başında onun isminin de sonunda jae olduğu için. Yani jaebum ve youngjae. 2jae."
"Hmm. Sizinki güzelmiş aslında. A şey benim gitmem gerekiyor. Umarım onunla mutlu olmaya devam edersiniz."
"Ah teşekkürler soo."
Onun yanından ayrıldıktan sonra kendimi enerjik hissetmiştim. Jaebum beni cesaretlendirmişti sanırım. Okulun önüne geldikten sonra çıkış zilini bekledim.
Çıkış zili çaldığında sınıfa girip çantamı aldım. Tam sınıftan çıkacakken kolumdan çekilmem ile tökezlemiştim. Kolumu tutan kişiye döndüğümde kai olduğunu gördüm.
"Konuşmamız lazım. Benimle gel."
"Ama. Kai."
Beni duymamazlıktan gelerek kolumdan çekiştirmeye devam etti. Tekrar kayalıklara geldiğimizde beni kendine döndürüp konuşmaya başladı.
"Sabah. Taemin. Ve. Dedikleri."
Tek tek konuşunca anlamamıştım açıkçası.
"Ne?"
"Sabah taemin 'in dediklerini duydun değil mi? Ve o salağa inandın."
"Evet duydum. Ve inandım. Hoş beni sevmeni beklemiyorum zaten. Nefret ettiğini öğrendiğime sevindim bile kim jongin."
"Sen. Cidden hiç anlamayacaksın değil mi soo?"
"Neyi kai. Neyi anlamayacağım?"
"Seni sevdiğimi."
Bir an dedikleri kafamda yankılanmaya başlayınca ciddi olup olmadığına bakmak için ona baktım. Evet. Gayet ciddiydi. Yani şimdi o... o da beni mi seviyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moon Garden(Kaisoo)
RandomDo kyungsoo kendi halinde bir üniversite öğrencisiydi. Ve kai de soo'nun kabusu... Hadi bu kitabı ve kaisoo'nun maceralarını beraber keşfedelim.