Bu adamdan nefret ediyordum. Hem üvey babam olduğu için hem de beni soo ile tehdit ettiği için. Ayrıca o gün bütün konuştuklarımızı onun duyduğunu da biliyordum. Çünkü görmüştüm. Üvey babamın söylediği o sözler sonrasında ağladığını da.
Bir haftadır ona bişey olmaması için evden dışarıya adım atmıyordum. Ama şimdiden özlemiştim. Ara sıra sehun ve baek bana nasıl olduğuna dair mesaj ve resimler atıyordu ama bu da işe yaramıyordu. O da benim gibi çökmüştü.
Keşke şuan yanında olabilseydim diye düşünmeden edemedim. Yanına da olsaydım da sarılıp o güzel kokusunu içime çekebilseydim. Onu özlediğim kadar sehun ve taemin 'i de özlemiştim. Ben o ikisi olmadan nasıl yapabilirim ki?
Kapı çaldığında belki sehundur umuduyla kapıyı açmaya gitmiştim. Ama gelen üvey babam olacak adamdı. Bir kez daha söylüyorum. Ondan nefret ediyorum.
"Ama oğlum. Sen hiç yemek falan yemiyor musun? Sanki biraz çökmüşsün de. Haha anneni nasıl bitirdiysem seni dr bitiricem kim jongin."
Annemden bahsedince sinirlenmiştim açıkçası.
"Annem sana bir şey yapmadı. Onun adını ağzına almaya nasıl cesaret edersin. Üstelik o... o senin yüzünden ölmüşken."
"Ne oldu kim jongin. Yoksa küçük oğlum annesini mi özledi? Ne kadar acınası olduğunun farkında değilsin galiba. Ama sana şunu söyleyeyim. Annen ölmeyi haketti kai. O bana ihanet edip ölmeyi seçti."
Dediklerinden sonra iyice sinirlenip sıktığım yumruğumu yüzüne vurmuştum. Bu da sinirimi almayınca onunla aynı şekilde konuştum.
"Annem hakkında kimse böyle konuşamaz anladın mı? Kimse. Sen bile. Ve bu sana son sözüm olsun. Seni asla dinlemeyeceğim baba. Asla. Yarından itibaren okuluma ve sevgilimin yanında olmaya devam edeceğim. Ve buna sen bile engel olamayacaksın."
Ona bir kez daha vurup sehun 'un evine doğru gitmeye başladım. Sonunda geldiğimde yorulduğumu hissettim. Zili çalıp açmasını bekledim.
Kapı açıldığında luhan 'ın burda olduğunu gördüm.
"Ah. Hoş geldin kai. Sehun yemek yapıyordu da o yüzden kapıyı ben açtım. Hadi içeri gel."
Ona gülümseyip içeri girdim. Sehun beni görünce konuşmaya zorlandı.
"Sevgilim kim gel-. K-kai senin burda n-ne işin var."
"Neden? Arkadaşımın evine gelemez miyim sehun? Oysa ki burda uyumuşluğum bile var."
"H-hayır. Öyle değil. Biliyorsun. B-baban -"
"Artık babam ne bana ne de size karışabilecek. Umrumda değil o. Onu dinlemeyeceğim. Ayrıca ben soo 'yu özledim."
"Al işte. Gördün mü luhan-ie? En yakın arkadaşından çok sevgilisini düşünür bu demiştim ben sana."
"Kapa çeneni sehun."
"Hem zaten soo bugün buraya gelecekti. İki aşık kavuşuyor işte."
"Sehun. Dayak istiyorsun kardeşim."
"Bende seni seviyorum kai 'cim. Ah bak kapı çalıyor. Sevgilin geldi. Hadi git aç kapıyı da kavuşun artık."
Soo 'nun anlatımından;
Sehun 'un kapıyı açmasını beklerken kapı açılmıştı bile.A-ama kai. Şokla birlikte gözlerim büyürken ona baktım. Ama o bana gülüyordu.
"Kai. S-sen n-nasıl. Ama baban."
"Artık o adam bana karışamaz soo. Hem ben sevgilimi özledim. Ama o bana üvey babamdan bahsediyor. Gidiyorum ben."
Gidiyorum diyip içeri gidince gülmeden edememiştim. Bende onu çok özlemiştim. Ama bunu onun bilmesine gerek yoktu. Daha fazla burda dikilmemek adına içeri girmiştim. İçeri girer girmez de sehun yine saçmalamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Moon Garden(Kaisoo)
RandomDo kyungsoo kendi halinde bir üniversite öğrencisiydi. Ve kai de soo'nun kabusu... Hadi bu kitabı ve kaisoo'nun maceralarını beraber keşfedelim.