Frank en önde olmak üzere hep birlikte müdürün odasından çıktıklarında Frank kendini tutamayıp çığlık attı "kafayı mı sıyırdınız?" Ray gülerek Frank'in omzuna vurdu "kendimi öldürmektense vampirin öldürmesini tercih ettim" Devin gülerek saçlarımı karıştırıp Ray'in omzuna kolunu attı "bu zaferi kutlamalıyız beni takip edin" dedi.Ray ve Devin önden giderken ben ve Gerard arkalarından yürüyorduk Gerard gözlerime bakarak "selam" dediğinde onun gibi gözlerine bakarak "selam" dedim. Gözlerindeki yeşil ton şu ana kadar gördüğüm en güzel renk olabilirdi. Önüne dönünce kendimi zorlayarak gözlerimi ondan çektim. Kafamı iki yana sallayarak Devin'i takip etmeye devam ettim.
Kafeteryaya oturduğumuzda Devin neşeyle kalkarak "kahveler benden" dedi. Hızlıca kalkıp gittiğinde masada gerginlik oluştu. Ben gözlerimi Gerard'dan çekmeden konuşacak bir şey ararken Gerard'da aynı şekilde bana bakıyordu. Devin'in masaya bıraktığı tepsiyle gözlerimi Gerard'dan çektim. Tanrım bu çocuk çok etkileyiciydi.
Devin'in gülmesiyle onun beni duyabildiğini anlayıp kafamı masaya koyup etrafını sardım. Bu onu daha çok güldürürken kafamı kaldırıp Devin'e baktım içimden Gerard da beni duyabiliyor mu acaba diye geçirirken Devin kafasını iki yana salladı rahatlayarak arkama yaslandım. Ray ve Gerard ikimize tuhaf tuhaf bakarken tepsiden aldığım kahveyi elime alıp bir yudum aldım.
Gerard hepimiz kahve içerken bize susamış şekilde bakınca ona kahvemi uzattım. Devin çantasından çıkardığı bir vişne suyunu Gerard'ın önüne bıraktı ve bana bakarak "İçebileceği tek şey kan öbürleri ona zarar verir" dedi. Kafamı sallayarak kahveyi tekrar önüme çektim. Vişne suyunun kutusuna dikkatli bakınca Devin'in uğraşarak içini boşaltıp kan doldurduğunu anladım.
Kutuya dikkatle baktığımı farkeden Gerard benim ona yaptığım gibi bana uzattığında gülerek reddettim. Zil çaldığında çantamı kurcalayarak ders programımı ararken Devin "bu ders hepimizin ortak dersi müzik" dedi. Benimle ortak derslerini bilmesine sevinirken Devin bana bakarak kafasını iki yana sallayıp önden yürümeye başladı. Gerard ayağa kalkarken sendeleyip masaya tutundu. Elini tutarak ona destek olurken buz gibi eli beni ürpertti. Devin yanımıza gelip elini Gerard'ın alnına koydu. "Uzun zamandır içmiyordun vücudun taze olmayan kana alışmaya çalışıyor güçlerin yakında geri gelecek dayan Gee" dedi. Gerard biraz kendine geldikten sonra müzik sınıfına gitmeye başladık.
Müzik sınıfına girdiğimizde her zaman Ray'le oturduğumuz en arka sıraya geçtim. Devin ve Gerard bir önümüzdeki sıraya oturunca şaşırdım normalde hep en önde otururdu. Ders boyunca Ray, Devin ve ben hangi şarkıyı kullanacağımıza karar vermeye çalışırken Gerard kafasını sıraya yaslayarak bizi izliyordu. Aniden ayağa kalktığında hepimiz ona döndük "benim tuvalete gitmem lazım" dedi bende ayağa kalkıp "Seni götüreyim" dedim. Kafasını iki yana sallayarak "buraya gelirken görmüştüm ben gidebilirim teşekkür ederim" dedi. Bunları gözümün içine bakarak söylediği için garip bir şekilde çok mutlu olmuştum. Devin sırıtarak bana bakarken gözlerimi devirip ortaya başka bir şarkı sürdüm.
Gerard gideli 15 dakika olmuştu Devin gözlerime bakarak "git" dedi. Bu kızın güçleri cidden etkileyiciydi. Hızlıca ayağa kalkıp tuvalete doğru giderken dudağımdaki piercing ile oymuyordum. Tuvaletten içeri girdiğimde Gerard'ı sıkıştıran adını unuttuğum basketbolcunun tekini gördüm. Kenardan aldığım süpürgenin kenarıyla çocuğu dürttüm çocuk arkasını dönünce sopayı özel bölgesine geçirdim. Eğilip orasını tutarken ensesine geçirdiğimde yere düştü.
Gerard'ın soluk teni grileşmiş gibi göründüğü için yanına gidip kolunu tutarak "dostum sen iyi misin?" Diye sordum. Kabinlerden birine girip kusmaya başladığında omzunun biraz üstüne gelen saçlarını toplayıp tuttum. Kusması bittiğinde kalkmasına yardımcı olup lavabonun önünde yüzünü yıkamasını izledim. Ağzını da temizleyince aynaya kafasını yaslayarak sakinleşmeyi bekledi "güçlerim olsaydı o çocuk bana yaklaşamazdı bile" dedi.
Omzundan tutarak kafasını omzuma yaslamasını sağladım "sporcular asla seni incitemeyecek" diyerek sırtını okşadım. Hızlanan kalp atışlarımla aniden ondan ayrıldım. Bana tuhaf tuhaf bakarken "derse gidelim" dedim.
Sınıfa baktığımızda Devin ikimizide dikkatle izlemeye başladı. İçimden Devin kafamın içinden çık dediğimde gözlerini devirip tekrar Ray'le konuşmasına döndü. Gerard yanına oturduğunda "iyi misin?" Diye sordu. "Tuvalette garip yakışıklı bi çocuk beni kenara sıkıştırıp hırpaladı ama Frankie gelip sopayla bir şeyler yaparak onu bayılttı."
Frankie dediği zaman yanaklarım kızardı. Ama Yakışıklı mı? Tamam yakışıklıydı ama seni daha yeni sıkıştıran birine de öyle demezsin. Devin bana bakarak kıkırdamaya başladığında tekrar kafamdan çıkmasını söyledim. Ray ve Devin bakışarak sırıtmaya başladığında gözlerimi devirip "Basket Case'e ne dersiniz" diye sordum. Devin ve Ray kafasını sallarken Gerard boş boş bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Our Lady Of Sorrows +18
Teen FictionOkumak için fan olmanıza gerek yok. Yazım hataları olabilir.