Eight

2.5K 250 86
                                    

Harika bir espri sizi bekliyor, sakince bekleyin.

İkinci kısımdaki konuşmalar karışmasın diye;

[Bu parantezin içindeki cümleler Jimin'e ait.]

"Tırnak işaretinin içindekiler ise Jungkook'a."
~

Jimin elindeki buzlu birayla gece karanlığını izleyip balkonunda oturuyordu. Dışarısı vücudundaki tüyleri diken diken edecek kadar soğuktu ama bu ayrıntıya dikkat etmekle uğraşamadı, tüm odak noktası düşüncelerindeydi zaten.

Yoongi'yle olan ilişkilerini düşünüyordu. Onun için her şeyi yapacak noktaya gelecek kadar çok seviyordu Yoongi'yi ama aynı zamanda kendine de önem vermek zorundaydı. Sadece sevilmek istiyordu, hepsi bu kadardı ama hayatın onu ciddiye alıyormuş gibi gözüktüğünü düşünmüyordu. Soğuk bir gece esintisi yüzünü yalayıp, saçlarını oynatırken vücundundaki tüyler diken diken olmuştu.

Yoongi'nin bana karşı soğuk olduğu kadar, diye düşündü.

Aniden telefonu çalınca, berbat bir halde cebindeki telefonu yakaladı ve kimin aradığına bakmadan aramayı yanıtladı.

"Merhaba." dedi telefonu kulağına koyduğunda. Hiçkimse bir şey söylemedi, tek duyabildiği yumuşak tonda gelen ağlama ve hıçkırık sesiydi. Arayana bakınca şaşkınlıkla kaşları çatıldı. Bu kim? Diye düşündü ekranda bilinmeyen bir numara görünüyorken.

"Hey, kimsiniz? Merhaba?" dedi Jimin tekrar ama hala cevap yoktu.

"Tuhaf." diye mırıldandı telefonu kapatırken.

Başka bir şişe diktiğinde telefon yeniden çaldı. Birkez daha telefona bakmadan açınca aynı kişinin aradığını düşünmemişti.

"Merhaba." Ağlama sesinin kulağını aniden doldurmasıyla telefonu kulağından uzaklaştırdı. Arayan sanki bir bebek gibi ağlıyordu ama bu ses bebek sesine benzemiyordu da.

"Tanrım!"
Yine bilinmeyen numaraydı. Bu yüzden telefonu kapatıp tekrar arar diye birkaç dakika elinde tuttu, ama aramamıştı. Bu kez balkonun korkuluğuna koymuştu telefonunu. Korkuluk telefondan düz ve geniş olsa bile, bu çok iyi bir fikir değildi aslında ama Jimin'in umrunda değidi, sadece birasını yudumlamak istemişti. Elini korkuluğa koyup birasını almak için eğildi. Bir yudum almak üzereyken tekrar çaldı telefon. Bu kez titreşim korkuluktan geçip, şişeyi düşürünce, 7 Stroyers uçup gitmiş ve Jimin'in şoka girmesini sağlamıştı.

"Lanet olsun!"
Jimin içkisine ne olduğuna huysuzca baktı. Beton yolun kenarına düşmüş ve yarısı çimlere dökülmüştü.

"Sikeceğim ama!"
Ekranda yine aynı kişiyi görünce
hemen aramayı reddetti.

"Küçük kerata bana şaka yapmaya mı çalışıyorsun? Saçmalıklarına katlanamayacağım daha fazla."

İç çekti. Şimdi ya yatacak ya da bira olmadan balkonda kalakacaktı.
Ne kadar da boş, diye düşündü. Bakışlarını arzuyla suç mahalinin bulunduğu bölgeye gönderdi.

Telefonu yine çaldı. Ve yine aynı
numaraydı. Bu yüzden yine aramayı reddetti. Defalarca aramadan sonra telefonu sessize aldı. Ama hala aramaya devam ediyordu. Şimdi ise onu reddetmekle uğraşmadı.

Ekranın siyaha dönmesini izlerken, kişi aramayı bırakmıştı. İşte şimdi yapacak başka bir şeyi kalmamıştı. Birası da gitmişti. Bu kez arayan numaraya baktı hemen. Garip bir şekilde tanımıştı, daha sonra bir anı bilinmeyen bir yerden uçunca kim olduğunu anladı.

VOICE | Jikook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin