Ttwenty-three

1.5K 161 55
                                    

Güneşli bir gündü fakat insan cildini kavuracak kadar da değildi. Düğün yapmak için harika bir gündü. Düğünleri için.

Her insan farklı sorumluluklarla meşguldü. Her şeyin harika olmasını isteyip mahvetmemeye çalışıyorlar, İşlerinin planladıkları gibi harika gitmesini istiyorlardı.

Ama bunlar Jimin için geçerli değildi.

Bütün istediği bugünün sona ermesi ve uyuyup son yaşananlardan dolayı oluşan kalp ağrısını unutmaktı.

Makyaj artisti, Jimin'e rötüşlar yapıyor ve onu düğün gününde mükemmel bir görüntüye ulaştırmak için epey uğraşıyordu. Jimin ise o sırada aynadan kendisini izlemekle meşguldü. Jin'in onun için diktiği, güzel vücuduna gerçekten mükemmel olan takım elbiseyi giymişti. Kendi özelliklerinin de buna eklenmesiyle insanların çenesini düşürecek kadar yakışıklı görünüyordu şimdi.

Kendi kendine gülümseyip içini çekti.
Bu. Bu gün her şeyi değiştirecek. Jimin ise kendi kendine konuşurken makyaj artisti işini bitirmişti. Kravatını düzeltti ve kaldığı otelden dışarıya çıktı. Yoongi'yi uyandırmadan sabah erkenden otele gitmişti.

Lüks otelden çıktıktan sonra yanında durması için tuttukları şoförüyle dışarıda beyaz bir limuzin bekliyordu. Limuzin; beyaz güller, çeşit çeşit zarif çiçekler ve şeritlerle süslenmişti. Tuttukları şoför Jimin için kapıyı açınca Jimin arabaya adımlayıp bindi. Sonrasında şoför kapıyı kapattı ve yerine geçip arabayı çalıştırdı.

Düğünlerinin olacağı yere doğru yol aldılar. Jimin arabadan dışarıyı izlemenin keyfini çıkarıyor ve kendini sakinleştiriyordu.

On dakika süren yolculuklarından sonra düğün mekanın ulaşmışlardı.
Şoför arabadan inip Jimin için kapıyı açtı.

Limuzinden inmeden önce yutkunup  içini çekti ve devasa kapının bulunduğu yere doğru yürümeye başladı.

Muazzam kapının önünde durdu ve birisinin zaten kendisinin geldiğini söylediğini duydu. Gözlerini kapatıp panik olmamaya çalıştı.

Yaklaşık bir dakika sonra devasa kapı tatlı ve klasik bir müzik eşliğinde yavaşça açıldı. Jimin gözlerini açınca çok sayıda konuk geldiğini gördü. Burada  gerçekten mükemmel bir hazırlık yapılmıştı. Hoş çiçeklerden peyaz perdelere, yukarıdaki muazzam avizeden beyaz gül yaprakları ile dolu alana kadar.

Bu harika manzaraya bakarak adım attı ve müstakbel eşine doğru yürümeye başladı. Evet, gülümsüyordu ama asla mutlu değildi.

-

"Bunu yapmak istediğinden emin misin?"

Jin Jungkook'un getirdiği koca bavullara bakarken sormuştu.

Jin, Namjoon ve Hoseok ona eşlik etmek için trenin içinde Jungkook ile birlikteydiler.

Jungkook Jin'e bakıp kafasını sallamıştı tembelce. Son zamanlarda çok cansız ve solgun görünüyordu. Ne zaman birisi ona soru sorsa başını sallıyor bazen hiç cevap bile vermiyordu. Jin içini çekip dikkatini Namjoon'a verdi. Hoseok ise yanında oturan yolcuların bile duyabileceği derecede kulaklığından yüksek sesle bir şey açarak telefonuyla oyun oynamakla meşguldü.

Trenin hareket etmesine on dakika vardı daha, bu yüzden Namjoon yiyecek bir şeyler açtı ve Jin'e verdi.

"Jin, bebeğim. Ağzını aç." Konuşarak elindeki cipsi uçak yaptı ve Jin ağzını açtıktan sonra Namjoon cipsleri ağzına soktu ve sevgilisinin yavaşça ağzındakileri çiğnemesini sağladı.

"Mmmm! Namjoon, bebeğim bu çok lezzetli." Dedi alayla karışık.

Namjoon gülümseyip yemeye başladı. "Tabii ki tadı güzel olur, ben verdim çünkü." Jin'in yanaklarını kızarmasını sağlayarak tatlı bir şekilde konuşmuştu.

Tatlı bir şekilde sordu Jin.
"Awww, Namjoon çok tatlısın bebeğim. Yine de neden aldın ki?"

"Seni sevdiğim için almış olamaz mıyım?" Sözleriyle Jin'in daha da kızarmasını sağlamıştı Namjoon.

"Gerçekten mi? Beni seviyor musun?" Dedi Jin saf saf.

"Evet, seni seviyorum. Hem de çok."
Cevapladıktan sonra tekrar Jin'in ağzına birkaç tane cips tıkıştırmıştı.

"Eğer beni gerçekten seviyorsan, insanların önünde bağırarak söyler misin?" Jin masumca konuşunca Namjoon ağzındakileri çiğnemeyi bırakmış ve kocaman açılan gözleriyle Jin'e bakmıştı.

"Ne? Bebeğim bu çok utandırıcı olur. İnsanların ne kadar çok olduğuna baksana." Namjoon'un sözleri, Jin'in suratını asıp kollarını birbirine bağlamasına neden olmuştu.

"Ama beni sevdiğini söylemiştin. Sen beni sevmiyorsun. Nefret ediyorum senden." İstediğini alamadaığı için sürekli bir çocuk gibi söyleniyordu Jin.

Namjoon içini çekip etrafında gözlerini gezdirdi. Neredeyse tüm koltuklar doluydu. Elindekileri bıraktı ve kalkıp tirenin ortasına doğru yürüdü. Sesinin yüksek çıkması için ellerini ağzına yaklaştırdı. Derin bir nefes aldı ve bağırdı.

"JİN! BEBEĞİM! SENİ ÇOK SEVİYORUM! SALAK GİBİ GÖRÜNDÜĞÜM UMRUMDA DEĞİL. SENİ ÇOK SEVDİĞİMİ SÖYLEMEK İSTEDİM!"

Namjoon bağırarak konuştuğu için herkes ona bakmıştı, Jungkook bile aklındaki düşünceleri bir süre bekletip onu izlemişti. Bazıları kahkaha atmış bazıları ise gülümsemişti Namjoon'un bu hareketine karşılık.

Yolcu koltuğuna geri oturdu ve yüzünde oyuncu bir sırıtışla cipsini yemeye başladı. Jin nasıl bir tepki göstereceğini bilememiş, sadece olgun bir domates gibi kızarmıştı.

Namjoon'un bu hareketinden sonra, az önce ağzından çıkan sözler Jungkook'un beyninde bozuk plak gibi tekrarlarken düşüncelerine geri döndü.

SENİ ÇOK SEVİYORUM! SALAK GİBİ GÖRÜNDÜĞÜM UMRUMDA DEĞİL SENİ ÇOK SEVDİĞİMİ SÖYLEMEK İSTEDİM!

SENİ ÇOK SEVİYORUM! SALAK GİBİ GÖRÜNDÜĞÜM UMRUMDA DEĞİL SENİ ÇOK SEVDİĞİMİ SÖYLEMEK İSTEDİM!

SENİ ÇOK SEVİYORUM! SALAK GİBİ GÖRÜNDÜĞÜM UMRUMDA DEĞİL SENİ ÇOK SEVDİĞİMİ SÖYLEMEK İSTEDİM!

Jimin'i ve düğün davetiyesini hatırladığında gözleri dolmaya başlamıştı.

"Jimin." Dedi Jin. Jungkook'un aniden kalktığını görünce şaşkınlıkla arkadaşlarına dönmüştü.

Çok üzgünüm Jimin. Umarım her şeyi anlatmak, seni sevdiğimi söylemek için hala bir şansım vardır. Gözünden bir damla aşşağı doğru kayarken bunları düşünüyordu.

Trenin kapısına apar topar koşup kendini dışarıya attı. Arkadaşları onun bu hareketine şaşkınlıkla tepki vermiş, bütün eşyalarını alıp Jungkook'un peşinden gitmek için trenden inmişlerdi.

Koşmaya devam ederken Jimin'in düğününün yapıldığı mekanı hatırladı. Jimin'in bugün evlenmesi umrunda değildi bütün istediği onu sevdiğini söylemekti.

Seni seviyorum Jimin. Seni öyle çok seviyorum ki. Lütfen beni bekle.

Gözyaşları akmaya devam ederken koşmaya devam ediyor, Jimin'e gidip doğru şeyi yapmak istiyordu.



~
Finale çok az kaldıı

Neler olur bundan sonra sizce?

Sizleri seviyorum

VOICE | Jikook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin