Fourteen

2K 220 254
                                    

Jimin Yoongi'nin arabasına bindikten sonra Yoongi arabayı çalıştırıp onu bildiği bir yere götürmeyi düşünüyordu.

Jimin arabanın camından dışarıyı izlediği süre boyunca sessiz kalmış, ayrıca Yoongi'nin ara sıra gözlerinin kendisinin üzerinde olmasından dolayı ise rahatsızlık duymuştu.

"Jimin, bugün solgun görünüyorsun.
İyi misin? Hala gitmek istiyor musun?" diye sordu Yoongi yola düz bir şekilde bakarak.

Jimin sadece Yoongi'ye baktı ve dudaklarında oluşan güçsüz bir gülümsemeyle başını salladı.

"O zaman nereye gitmek is-" Yoongi telefonu çalınca durmuştu. Telefonuna baktı ve alçak sesle küfretti. Ama aramayı yanıtlamadı.

Jimin, arabadan dışarı bakarak akıp giden yolu izledi. Telefon ise durmadan çalmaya devam ediyordu.

"Sanırım cevap vermelisin. Bence önemli." Bir gülümseme ile arayanın Taehyung olduğunu düşünerek konuşmuştu Jimin.

Yoongi iç çekip telefonunu eline aldı ve cevaplamak yerine sadece kırmızı seçeneğe basıp kapatmış sonra da telefon tutacağına geri koymuştu telefonunu.

"Hayır, önemli değil, bugün bizim günümüz bu yüzden başkalarını eğlendirmeyeceğim." diyip Jimin'e ve ardından yola baktı.

Jimin sadece kafasını sallayıp, arabanın onları gidecekleri yere ulaştırmasını bekledi. On dakikalık bir yolculuktan sonra gidecekleri yere ulaşmışlardı. Gözleri, Yoongi'nin getirdiği havalı restorantın etrafında dolaştı. Restorant sanki önceden gelmiş gibi tanıdık görünmüştü Jimin'e. Sadece düşüncelerini bir kenara attı ve her zaman başında beklediği telefonuna içini çekerek baktı.

Emniyet kemerini çözüp elini kapıya atmıştı ama Yoongi onu durdurup kapı kilitlerini açtı ve Jimin'in çıkması için kapıyı açmaya gitti.

Jimin hafifçe Yoongi'ye gülümseyip arabadan inerek restorana doğru yürümeye başladı. Yoongi ise sadece Jimin'i takip ediyordu. Restoranta girdiklerinde ortadaki piyanodan gelen klasik müzik karşılamıştı onları.

Burası gerçekten çiftler için harika bir yerdi. Ama Jimin özel bir şey hissetmiyordu ki etrafını çevreleyen şeyler hakkında.

Bir garson onlara doğru yaklaşıp sordu. "İki kişilik masa mı efendim?"

Yoongi "Evet." diye yanıtlayınca garson onlara masalarına kadar eşlik etti.

Jimin'in için sandalyeyi çekti ve sonra karşısına oturdu. Garson menüyü verdikten sonra Yoongi güzel bir yemek seçmek için menüyü inceledi.

"Ne yemek istiyorsun?" diye sordu Jimin'e hala menüyü incelerken.

"Fark etmez." diye açık bir şekilde cevap verip menüyü kapattı Jimin.

"Tamam, ben iki parça-"
Çalan telefon tekrar Yoongi'nin sözünü kesmişti ama o sadece görmezden geldi bunu.

Jimin arayana baktı ve "Patron arıyor..." yazısını görüp Yoongi'ye  gözlerini çıkarıp konuştu. "Cevap vermelisin, bence önemli."

Yoongi içini çekip telefonunu aldı ve aramayı cevaplamak için dışarıya çıktı. Jimin ise hala masalarının yanında bekleyen garsonla içeride kalmıştı.

"Um, sipariş verince sizi çağıracağız."
Jimin hafifçe gülümseyerek garsonun başını eğmesini ve başka bir yere yönelmesini sağladı.

Dakikalar geçti ve Yoongi hala patronuyla konuşmayı bitirmemişti.
Sıkılmaya başlamıştı haliyle Jimin. Kapı aniden açıldı ve Yoongi huysuz bir ifadeyle içeriye girip Jimin'e yaklaştı.

VOICE | Jikook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin