Three

3.1K 261 85
                                    


Yorumlarınızı okurken çok eğleniyorum. Lütfen düşüncelerinizi yazmaya devam edin.
~

Jungkook gözlerini açtı ve pencereden dışarı bakmak için başını çevirdi.
Güneş henüz doğmamıştı. Başucunda duran komidinin üzerindeki dijital saat 4:37'yi gösteriyordu. Uykusuzluk ve sürekli akan göz yaşlarıyla geçen huzursuz bir geceden sonra kollarını gerdi ve sabah rituelini tamamlamak için banyosuna yöneldi.

Dişlerini fırçaladı, yüzünü yıkadı, ılık bir duş aldıktan sonra bugün giyeceği kıyafetini halletmek için dolabına adımladı.

Son olarak yarım kollu gömleğini de giydiğinde dün yaptığı telefon görüşmesini aklına gelmişti.
Güzel sesli bir yabancıyla seks yaptığı gerçeğiyle yüzündeki minik gülümsemeye izin verdi.
Uzun sürmemişti ama Jungkook'un acılarını unutmasını sağlamıştı.
Bilinmeyen adamın sesinden dolayı telefonu kapatmasını istememişti.

Ve garip bir şekilde, onun sayesinde Jungkook, çok da yalnız olduğunu hissetmemişti.

Taehyung ile sevişmesinden bu yana çok uzun süre geçmişti ve o da kendine dokunmamıştı. Sadece basit bir sanal seks olsa bile harika hissettiğini itiraf etti kendine.

Erkek ark-, eski erkek arkadaşı aklına gelince gülümsemesi soldu. Anıları Jungkook'un zihninde tekrar yanıp sönerken, tatlı gülümsemesi acı bir şekle döndü ve çikolata kahvesi gözlerinden bir gözyaşı aktı. Hatıralar  aklından çıkmıyordu ve daha fazla birlikte olmadıklarını her hatırladığında göğsü sıkışıyordu.

"Neden Taehyung?"
Taehyung'la hala mutlu bir şekilde birlikte olduğu zamanları hatırlarken mırıldandı. O zamanlar dünyaya birbirlerini ne kadar sevdiklerini gösterdikleri zamanlardı.

Belki de seks yapmayı bıraktığımızda başka birisini buldu, diye düşündü Jungkook. Yatakta yeterince iyi değil miydim? Onun için her zaman iyi değil miydim ki?

Taehyung'un neden ayrıldığına dair giderek daha fazla artan düşünceler beynini sular altında bırakmaya başlamıştı.

Fakat bu düşünce çalan alarmı sayesinde kesintiye uğramıştı.
"Sik-" Küfürden kaçınmaya çalışıyordu aslında Jungkook.

Alarmın gürültülü sesi aniden dünyaya dönmesini sağlayınca içini çekti. Bu sabah aç değildi, deri çantasını toparladı ve kapıyı kilitledikten sonra evinden çıktı.
Daha erken olduğu için işe yürüyerek gitmeye karar vermişti. Porselen teninde güneşin sıcaklığını hissetmek istiyordu. Sabahın huzurunu bozan ve Taehyung hakkındaki düşüncelerini geçersiz kılan telefonu çaldığında hala gideceği yere varmamıştı.

"Jungkook!" dedi arayan adam.

"Namjoon hyung! Neden aradın?" diye sordu Jungkook.

Liseden beri Namjoon onun en yakın arkadaşlarından biriydi. Üniversite ve sonrasında da iletişimlerini kesmemişlerdi. Karşıya geçmeden önce kalabalık caddenin iki tarafına da baktı.

"Bu akşam bir şeyler yapıyor musun?" diye sordu Namjoon.

"Ah, aslında, hayır. Neden sordun?" Jungkook yürümeye devam ederken sordu Namjoon'a, neredeyse şirkete varmıştı.

Henüz Namjoon'a ayrıldıklarını söylememişti, sonuçta dün ayrılmışlardı değil mi? Daha yeni olmuştu her şey.

"Harika. Bugün dışarıya çıkabileceğimizi düşünüyordum ben de. Hoseok ve Jin de geliyor, yani geriye kalan tek kişi sensin."

Jungkook girdiği binanın içinde yürüdü ve asansöre girdi.

"Evet, tabii gelirim. Beni de sayın o zaman. Nerede ve ne zaman buluşuyoruz?" Çalıştığı kata çıkmak için asansörde beklerken sordu.

"Bu gece saat dokuz'da altmış dokuzuncu caddedeki bara gidiyoruz.
Biraz eğleneceğiz."dedi Namjoon şakacı bir tavırla.

Jungkook asansörünü kapısı açılınca gülümsedi. Dümdüz yürüyüp odasına ulaşınca, masasının başına geçti ve gülerek konuştu.

"Buna eminim, orada olacağım. Şimdi kapatmalıyım hyung, yapacak bir yığın işim var." dedi ve tekerlekli sandalyesine oturdu.

"Peki, hoşçakal." Namjoon aramayı sonlandırdığında, Jungkook içini çekti. Olanlar hakkında hala üzgündü, ama bir iş gününü de kaçırmaya gücü yetmezdi. Eski sevgilisini hala sevdiği düşüncesiyle hıçkırarak ağlamak istiyordu ama ağlamak için daha fazla dökecek gözyaşı kalmamıştı.

Hayatının aşkının onu terk ettiği gerçeğini unutmak için başka bir şeye odaklanması gerekiyordu, dikkatini dağıtması lazımdı. Onun çalışmaya ihtiyacı vardı.

Şu anda şarkıcı ve söz yazarı olarak Bighit Entertainment'da çalışıyordu çünkü müzik onun aşkıydı. Yaşadığı ev, kağıda karalanmış müzik notaları ve şarkı sözleriyle doluydu. Kendini bildi bileli müzik onun için bir tutkuydu. Yurt dışına çıkmayı ve müzisyen olarak hayallerini sürdürmeyi bile planlamıştı.

"Hadi o zaman, çalışalım!" Jungkook kollarını yukarıya uzattı ve ellerini oynattı. Önünde uzun bir gün vardı.

~

Namjoon'un eğlenceden kastı neydi acaba???

VOICE | Jikook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin