One

4.9K 316 350
                                    


Selamlaar!
Umarım teaserdaki uyarıları dikkate almışsınızdır çünkü hızlı bir başlangıç olacak.
Keyifli okumalar.
~

"Jungkook-ah, üzgünüm ama..."

Taehyung karşısında oturan adama bakmak için başını kaldırdı ve konuştu. "Üzgünüm ama artık seni sevmiyorum. Senden ayrılıyorum."

Jungkook şokla birlikte nefesini tuttu.
"N-ne?"

"Bu...ilk karşılaştığımızdaki kıvılcım, artık orada değil."

Jungkook Taehyung'un büyük kahverengi gözlerine bakıyorken gözyaşları akmakta güçlük çekmişti.
Onu hala çok seviyordu.

"Bana dokunduğunda, beni öptüğünde, etrafında olduğum zaman içimdeki o heyecan verici duygu...gitti."

Jungkook'un yanaklarından sular akmaya başlamıştı bu sözlerden sonra.

"Ve başkasını seviyorum." Taehyung eklemişti Jungkook'tan başka herhangi bir yere bakarken.

Jungkook konuşmaktan yorulmuştu.
Ona bir sürü soru sormak, ondan ayrılmaması için Taehyung'a yalvarmak istiyordu ama boğazında büyük bir yumrunun oluşması bir şey söylemesini engelliyordu.

"Sen işteyken tüm eşyalarımı topladım. Güle güle Jungkook."

Büyük olan kalkıp kafeyi terk ettiğinde Jungkook'un gözyaşları kalp kırıklığı, üzüntü ve pişmanlıkla tamamen akmaya başalmıştı.
Hala Taehyung'un çok soğuk ve kolay bir şekilde birkaç dakika içinde herşeyi; birlikte yaşadıkları bütün anıları, kahkahaları, paylaştıkları acıları adeta fırlatıp atabildiğine inanamıyordu. Her şeyi. Beş yıllık ilişkileri bu şekilde sona ermişti.

Belki de benim hatamdı; ona daha fazla dikkat etmeliydim. Bütün dikkatimi ona vermeliydim.

Jungkook gözyaşlarını silerken beyninde düşünceler dönüp duruyordu. Yanındaki pencereden dışarı baktı ama Taehyung çoktan ortadan kaybolmuştu.

Tıpkı Taehyung'un yaptığı gibi
ayağa kalktı ve oradan uzaklaştı.
Oturdukları masaya baktığında, yüzünden aşağıya daha da tuzlu bir gözyaşı akarken acı bir şekilde gülümsedi. Nefesi titrerken derince iç çekti ve eve döndüğünde cam kapıları iterek içeriye girdi. Evine girdikten sonra bir şelale tekrar aktı gözlerinden. Sonunda onları durdurmayı başarıyordu ki yenileri akmaya başlamıştı.

Taehyung gerçekten toplanıp gitmişti ama aynı karede bulundukları bütün fotoğrafları da arkasında bırakmıştı.
Ne kadar acımasız, diye düşündü Jungkook.

Beni tamamen unutuyorsun ama artık biz olamayacağımızı bana hatırlatmak için seni hatırlatan bütün bunları bırakıyorsun.

Birlikte yaşadıkları her şey zihninde yanıp sönmeye başladı. Her şey göğsüne bir bıçak gibi saplandı.
Yanaklarından aşağı daha fazla gözyaşı akıyordu. Çok acı vericiydi.

Yaşadığı çöküşün ortasında, telefonu aniden çaldı ve ağlamasının durmasına neden oldu. Burnunu çektikten sonra boğazını temizleyerek telefonunu tuttu ve çağrıyı yanıtladı.

Hiçbir şey söylemedi, hala bir ses gelmemişti karşı taraftan.

"Bebeğim." Arayan kişi birden konuşunca Jungkook bu sesi daha önce duymadığını farketti. Kesinlikle Taehyung'un sesi değildi çünkü bu kişinin ses tonu ondan daha farklıydı.

Karşı tarafın kim olduğunu ve neden aradığını soracaktı ama arayan onu durdurmuştu.

"Şşt, bebeğim. Konuşma. Sadece beni dinle ve zevk al." Arayan kişi baştan çıkarıcı bir ses tonu ve ardından onu takip eden iniltiyle Jungkook'a adeta heyecan dalgası göndermişti.

Siyah saçlı çocuğun kafası neler olup bittiği konusunda daha da karışmıştı ve ne yapacağını bilmiyordu ama kesin olan bir şey vardı; birazcık tahrik olmuştu. Jungkook sadece yaşanan krizi unutmak için yüzsüz yabancının sesiyle dikkatinin dağılmasına izin verdi.

"Bebeğim, şimdi duştayım, çok kötüyüm. Ilık su vücudumdan aşağı akıyor. Ahh." Arayanın boğuk ve seksi sesi arka planda işitilebilir su sesiyle birleşmiş, Jungkook'un erkekliğinin seğirmesine neden olmuştu.

Karşı tarafın tarif ettiği senaryoyu hayal ederken yutkundu Jungkook.

"Şu anda çok zorlanıyorum bebeğim.
Ellerimi göğsümden karnıma kaydırıyorum, ... karnımdan-ahh-penisime."

İşte şimdi Jungkook'un vücut ısısı yükselmeye başlıyordu. Kanepesinde oturup pantolonunun üstünden kasıklarına dokunarak odanın etrafında gezdiriyordu gözlerini.

"Ahhh, bebeğim. Şu anda çok sertim." Arayan kişi inliyor, aynı zamanda yaptığı şeyden zevk alıyor gibi görünüyordu, hem de kiminle konuştuğunun farkında olmadan.

Jungkook'un pantolonu daha da dar gelmeye başlamıştı artık.
Sertleşiyordu.

"Ahh, bebeğim. Penisimle oyna,
lütfen. Ahh."

Jungkook pantolonunu çıkarttı ve sertleşmiş penisini yakalayıp oynamaya başlayarak inledi.

"Bebeğim, daha hızlı lütfen. Daha hızlı."

Elini daha da hızlandırmasıyla Jungkook'un nefesi daha da ağırlaştı. Bilinmeyen kişinin ne yaptığını hayal ediyordu.

"Ahh, bebeğim, geliyorum. Daha hızlı. Ahh."

İkisi de erkeklikleriyle oynamaya devam ederken çevrelerini tamamen görmezden gelerek telefonlarındaki yüksek sesli inleyişlerinin yankılanmasına izin veriyorlardı.
Sadece sert penislerinin etrafına sarılmış sıcak ellerinden duydukları hazzın tadını çıkarıyorlardı.

"Siktir, bebeğim. Geliyorum. Ahh!"
Arayan kişi bağırınca Jungkook kazağına boşaldı ve telefona doğru içini çekti.

Her ikise de işini bitirdiğinde nefes nefese kalmışlardı. Jungkook ter kaplı vücuduyla koltuğa kendini bırakıp gözlerini kapattı.

Aniden tekrar konuştu arayan kişi.
"Bebeğim, zevk aldın mı?"

Jungkook cevap vermedi; boğazı konuşmak için fazla kuruydu çünkü.
Bitkin boğazının soğuk ve ıslak bir şeye ihtiyacı vardı.

"Bebeğim, şimdi konuşabilirsin.
Yaptığımız şeyden zevk aldın mı?" diye sordu tekrar.

Jungkook boğazını temizledi ve tereddütle cevapladı. "Ahh...üzgünüm ama...kimsiniz?"

Arayan bir saniye için duraksamıştı şimdi. Telefonun diğer ucundaki kişinin erkek arkadaşı olmadığını farketmişti. Bu ses onun sesi değildi ki. Şok adamın yüzüne yansımış, kelimeler ise adeta kaybolmuştu.
Ne oluyor be???! Paniklemişti.

"Ne sikim oluyor. NE OLUYOR?"

Aradığı numaraya bakarken, gizemli kişi sinirle bağırdı. Gözleri bir kaşık kadar genişlemişti. O yanlış kişiyi aramıştı.

"Lanet olsun!"
Sıkıntıyla konuştu. Araması gereken numara;+**1326939'du.

"Sıçtım."dedi Jimin hızlı bir şekilde aramayı sonlandırırken.


~
İlk bölümle ilgili düşüncelerinizi yazın, gelsin yorumlar bakalım.

VOICE | Jikook [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin