O günden sonra her şey değişmişti.
Doğru şeyi yaptıklarını düşünmüşler ama her şey darmadağın olmuştu.Yoongi, Jimin ile evlenme planına devam etti. Günler, haftalar, hatta bir ay geçmiş, ikisi de mükemmel bir düğün için her şeyi ayarlamışlardı. Resepsiyondan, yiyecek-içeceklere, mekana ve diğer her şeye kadar.
Geçen ay Jimin ve Jungkook aralarındaki bağlantıyı kaybetmişlerdi. Jungkook'un Jimin'i aradığı her seferde ya Yoongi onun etrafındaydı ya da telefonu kendisi açmıyordu. Bu yüzden de iletişim kurmuyorlardı. Jimin'i aramaktan yorulduğu için artık aramayı kesmişti.
Ve bugün Jimin, Yoongi'nin arabasında, düğünde giyecekleri kıyafet için tasarımcının yolunu tutmuşlardı.
Yirmi dakikalık bu sürede Jimin başını arkaya yaslayıp uyumaya çalışmıştı. Sabah olduğu için sessiz bir yolculuk olmuştu.
Varacakları yere ulaştıklarında Yoongi
arabayı durdurup Jimin'i uyandırdı."Jimin. Bebeğim. Uyan." Jimin'in omuzlarını sarsarak konuştuğunda Jimin yavaşça gözlerini açtı ve tembelce arabanın kapısını açtıktan sonra indi. Mağazaya doğru yürürken Yoongi de onu takip etti.
Jimin kapıyı açar açmaz çan seslerinin dükkanın her köşesini doldurması bir olmuş, bu sesle birlikte içeriye girmişlerdi. Tasarımcının gelmesini beklerlerken yanlarındaki koltuğa oturdular.
Birkaç dakika sonra karşıdaki diğer odanın kapısını açılınca tatlı bir şekilde onlara gülümseyen tasarımcıyı göründü. Çifte yaklaştıktan sonra kocaman gülümsedi.
"Hadi gidelim mi? Çoktan takım elbiselerinizi hazırladım bile. Benimle gelin." Tasarımcı odaya doğru yürümeye başladığında Yoongi ve Jimin de başlarıyla onaylayıp onu takip etmiştiler.
Odaya girdiklerinde onları farklı tarzda kıyafetler karşılamıştı. Gelinlikten, takım elbiseye ve diğer muhteşem elbiselere tutun her şey buradaydı.
"Ben takım elbiselerinizi getirirken siz oturun lütfen?"
Yoongi başıyla onaylarken Jimin ise gülümseyerek başını salladıktan sonra ikisi de yanlarındaki koltuğa oturdular. Tasarımcı ise o sırada takım elbiseleri getirmeye gitmişti.
Bir dakika sonra elindekilerle yanlarına geldi.
"Buyurun. İlk önce kim deneyecek?"
Yoongi Jimin'e bakarak konuştu.
"Neden sen denemiyorsun?" Jimin kafasını sallayarak cevap verdikten sonra takım elbisesinin olduğu büyük kutuyu aldı ve kabine yöneldi.Kabine girdiğinde hızla gömleğini ve pantolonunu çıkarıp kutuyu açtı.
Kusursuzca tasarlanmış olan takım elbiseye bakarak gülümsedi, çok güzeldi. Üzerinde mükemmel duracaktı.İçini çekerek bol pantolonunu giyip fermuarını çekti ve aynaya baktı.
Kendini gördü.
Solgun.
Cansız.
Üzgün.
Kendini izlerken, Jungkook'un ona ilk buluşmalarında verdiği kolyeyi fark etti.
Kolyeyi tutup baş marmağını üzerinde gezdirdi ve acı bir şekilde gülümsedi.
Göz yaşlarının aktığını farketmemişti bile. Ağlıyordu.
Burnunu çekip gözlerini sildi ve pantolonunu çıkardı. Hevesi kaçtığı için takım elbisesini giyinmedi ve hızlıca üstünü giyindi. Kabinden çıkıp tasarımcının yanına ilerledi.
"Giyindim."
Gülümsemişti ama sahte bir gülümsemeydi bu. Takım elbisesini kutuya koyup Yoongi'ye baktı.
"Sıra sende."
Yoongi Jimin'e karşılık başıyla onaylayıp yerinden kalktı ve kutuyu alıp kabine girdi.
Jimin yerine oturmuş ve hiçbir yere bakmamıştı. Kafası karışıktı. Kaybolduğunu hissediyordu.
"Mutlu musun?"
Ona bakan tasarımcının konuştuğunu farkettiğinde kaşlarını çattı.
"Ne?" Kaba bir sesle sordu Jimin.
Gülümseyerek Jimin'e baktı tasarımcı.
"Mutlu musun diye sordum."
Jimin cevap verirken karşıya doğru bakıyordu. "Evet, neden sordun?"
Yalandı.
"Onu seviyor musun?"
Bu soruyla dönüp karşısındakine baktı.
"Ne demek istiyorsun?" Tasarımcının onunla konuşmasına şaşırmıştı.
"Nişanlın, onu seviyor musun?"
Kalp atışları birazcık hızlandığında yutkundu. "Ben-" Dedi ve başını aşşağı eğdi. "-Bilmiyorum." Gözlerini kapattı.
"Sevmediğin şeyler için kendini zorlama. Yoksa mustuz olursun..." Konuşmasıyla, Jimin'in tekrar ona bakmasını sağladı. "...Onu sevdiğini biliyorum. Hala zamanın varken, çok geç olmadan durma, git yanına. Acı çekmene izin verme."
Tasarımcı gülümseyerek konuşurken Jimin'in uzağa bakan gözleri dolmaya başlamıştı. Jungkook'u düşündü, kendisi için yaptıklarını düşündü. Gülümsemesini, kahkahalarını, dokunuşlarını, öpücüklerini. Onun için yaptığı bütün bu güzel şeyler Jimin'in bir şeyin farkına varmasını sağlamıştı.
Hızla kalkıp Yoongi'nin arabasının anahtarını aldı. Tasarımcı onu durdurup telefon numarasının yazdığı kartını verince duraksadı.
"Bir arkadaşa ihtiyacın olursa diye, beni arayabilirsin."
Elindeki pembe karta baktı Jimin.
Kim Seokjin.
Gülümseyerek, "Teşekkürler Jin." dedi.
Jin ise başıyla onaylayınca Jimin koşarak dükkandan dışarıya çıktı ve Yoongi'nin arabasına bindi.
Artık yapacağı şeyi biliyordu. Bu sefer doğru şeyi yaptığını ümit ediyordu.
Jungkook, her şey için çok üzgünüm.
Seni kırdığım için lütfen beni affet.
İstediğim tek şey sensin. Sevdiğim tek kişi sensin.Jimin yanaklarından gözyaşları süzülürken, aklındaki düşünceler eşliğinde Jungkook'a doğru sürmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VOICE | Jikook [Çeviri]
FanfictionYanlış kişiyle sanal seks yaptığınızda ne olur? [TAMAMLANDI!] This story is written by @anicello [TÜRKÇE ÇEVİRİ]