Sanat Tarihi

660 66 28
                                    

Oy vermeyi ve satır arası yorum
yapmayı unutmayınız 😉

.
.
.
.
.
Yurda girmek için anahtarlarım yoktu. Çim hokeyi idmanı için yanımda getirdiğim her şeyi sahada bırakmıştım. Yurdun etrafından dolanıp ön kapıya vardım, elbette kilitliydiler.

Neredeyse gece yarısı olmuştu. Taehyung'un evinde uzun süre kaldığımı fark etmeye başladım. Jimin'in odasının olduğunu düşündüğüm pencereyi buldum. Yerden bir iki çakıl taşı aldım.

Bir çakıl taşıyla vurmayı başardıktan sonra Jimin pencereye geldiğinde rahatlama hissi içimi doldurdu. "Jin Hyung!" diye çığlık attı. "Hemen aşağıya geliyorum, sakın bir yere gitme!"

Gözden kaybolduktan sonra Jimin ve Jungkook'un çift kanatlı kapıdan hızla çıkması ve arkalarından kapanıp kilitlenmesi bir dakikadan az sürdü.

"İyi misin hyung? Senin için çok endişelendik. Dizin nasıl? Shin kesinlikle takımdan çıktı. Kesinlikle bilerek yaptı bunu. Yürüyebiliyor musun? Oynayabilir misin?" Jimin ve Jungkook kelime sağanağıyla sormuştu.

"İyiyim, birkaç gün dinlendirmem gerekecek. Sonra yeni gibi olacak." İyi olduğumu göstermek için yavaşça bir iki adım attım." İyileştiğimde yine oynayabilir miyim?" diye umutla sordum. Eğer çim hokeyi oynarsam, günümün en az bir saatini ne olduğum hakkında ya da beni dışarıda ne bekliyor diye düşünmeden geçirebilirdim.

"Elbette. Takımda olacak olman harika! Bu sene Kappa'ları mahvedeceğiz!" dedi Jungkook aşağı yukarı zıplayarak.

"Ah Jungkook... Geçen sene onları mahvettik zaten. Onlar berbatlar!"

"Biliyorum ama bu sene onları büsbütün bitireceğiz."

"Evet bu kulağa harika geliyor!" dedim. Onların heyecanı beni de sarmıştı ama esneyişimi tutamadım.

Elimin ardına saklayamadan Jimin gördü. "Jin Hyung! Çok özür dilerim!" dedi endişeyle. "Saatlerdir hastanedesin, üstelik Taehyung'la beraber, biz de gelmiş seni gecenin bir yarısı burada dikiyoruz." Gidip kapıyı taş bir bankın altına gizlenmiş anahtarla açtı.

Birlikte iki yanıma gelerek merdivenlerden çıkmama yardım ettiklerinde biraz suçlu hissetmiştim.

Odalarına geldiğimizde Jungkook'un içeriden sırt çantamı ve anahtarlarımı almasını bekledim. Yardımları için ikisine de teşekkür ettikten sonra odama doğru gitmeye başladım ama Jimin beni durdurup, "Ah Jin Hyung, bu arada odana senin için bir şey bıraktık. Eğer dışarı çıkarırken yardıma ihtiyacın olursa bize söylersin," dedi göz kırparak.

"Nedir?" diye sorsam da sadece gülümsedi ve odasına girip kapıyı kapattı.

Ne olduğunu merak ederek hızla odama gittim. İçerisi zifiri karanlıktı; tek ışık yatağımın çaprazındaki köşede bulunan masa lambasından geliyordu. Işık hemen altındaki kahverengi saçın üzerinde ışıldıyordu.

Namjoon masamda otururken uyuyakalmıştı. Kolları kafası için bir yastık görevi görürken büyük bedeni öne doğru eğilmişti. Kafamı kapının çerçevesine dayayıp birkaç saniye onu izledim.

Eğer odamda yakalanmayı göze almışsa çok endişelenmiş olmalıydı. Yakışıklı yüzüne baktığımda içimden suçluluk hissi geçti. Zavallı Namjoon yine beni kurtarmaya çalışmış ama ağır şekilde alt edilmişti.

INEVITABLE |TAEJIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin