Melek Misin?

325 39 17
                                    

"Kaçmana yardım edeceğim, endişelenme. Sadece hazır ol."

"Seni bırakmıyorum..." diye başladım ama Taehyung lafımı kesti

"Emirlerime uyacaksın," dedi sertçe. Taehyung'un gözleri odada hızla gezindi, çevremizi değerlendiriyordu. Çenesi kasıldı "Bundan daha çok sürgün olabilir. Seni buradan çıkarmam gerek. Eve git, ben gelene dek seni güvende tutacaklardır."

Aniden, ufak bir kutuda, hareket edecek alan olmaksızın tuzağa düşmüşüz gibi hissettim. "Ama ya sen..." demeye başladım.

Taehyung'un kaşları birleşti. "Ben senin gibi kırılgan değilim," diye aceleyle açıkladı. Yüzüme baktığında şüphe ettiğimi görünce hırladı. "Artık beni dinlemelisin Jin."

Kalbim kulaklarımda küt küt atarken, yanımızdaki acil çıkış merdivenlerinden güzel bir meleğin girdiğini gördüm. Neredeyse beline uzanan siyah saçları ve topaz rengi gözleriyle çarpıcıydı. Sanki burada olacağımı biliyormuş gibi gözleri bana odaklandı. Anında ensemdeki tüyler diken diken oldu. Kanatlarım sırtımda hareket etti. Çıkmak istiyorlardı ve bunu engelleyebileceğimi sanmıyordum.

Omzumdan bakınca arkamızdaki iki meleğin daha görüntüsünü yakaladım. Biri oldukça uzundu ve beyaz sarı saçları vardı. Boyu posu Vikinglere benziyordu. Diğeri daha normaldi, kahverengi saçları vardı ancak kuşkusuz güzeldi. Bizi nasıl buldular?

Taehyung kör eden bir hızla banktan kalkarak daha ufak bir portreyi gösteren şövaleyi ters çevirdi. Hızlı bir hareketle, bir çift tahta bacağı koparıp mızrak gibi tuttu. Kolunu geri çekti, görebileceğimden daha hızlıca fırlattı. Kahverengi saçlı sürgün meleğin ayaklarının yerden kesildiğini ve geriye uçtuğunu gördüğümde mızrağın nereye gittiğini fark ettim. Tahta arkamızdaki duvara saplanarak sürgün meleği oraya kazıkladı. Hareketsizce çökünce, Taehyung'un onu kesinlikle öldürdüğünü düşündüm ama sonra kafası hareket etti ve bize hınzırca geri baktı. Ayağa kalkıp acımasızca kendisini çivileyen sopayı çekmeye çalıştı. Taehyung diğer tahtayı da fırlatarak kafatasını ezince o da çabalamayı kesti.

İç parçalayan bir çığlık, kaçamadan boğazıma saplandı. Bakışlarımı önümdeki Aztek meleğe çevirdim. Kanatlarını şimdiden çıkarmıştı. Akbabanınkiler gibi beyaz uçlu, kara ve kalındılar. Taehyung hiç tereddüt etmedi. Gömleği yırtıldı ve kanatlarını ortaya çıkardı. Benimkinin yanındaki bankı kaldırıp önümde bir kalkan gibi tuttu. Bir şey bankın önüne çarpıp tahtanın içinden geçerek delikler açtı. Ateş durunca Taehyung bankı Azek meleğe fırlattı ve bu hareketi onu merdivene geri sürüklerken elindeki silahı düşürmesini sağladı.

Bunların hepsi bir saniyeden kısa sürede olmuştu. İnsanlar meleklerin yanlarında bulunduğunu fark etmemişti. Susturucu yüzünden silah seslerini duymuyorlardı. Hepsi melekler etraflarında savaşırken heykel gibi yerlerinde durmuştu. Ama sonra gerçekten donmadıklarını fark ettim. Melekler onlardan o kadar hızlıydılar ki sanki biz aynı varoluş düzleminde değildik.

Taehyung eğildi, pantolonun bacağının altındaki bacak kılıfından kısa kabzalı bir bıçak ve küçük, metal bir top çıkardı. Akışkan bir hareketle bıçağı attı. Islık çalarak dönerken arkamızdaki meleğe uçtu. Hedefini buldu. Bıçak Viking meleğin gözüne saplanmıştı. Ondan başımı çevirirken mide bulantısı beni boğuyordu. Bıçak yarası onu durdurdu mu göremedim çünkü aniden Taehyung beni kaldırarak kollarında bir çocuk gibi tuttu. Metal top çatlayarak odayı puslu, beyaz dumana boğdu. Duman ölü melekleri bulutu içinde saklıyordu. Taehyung yangın alarmını göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede çektikten sonra balkonun tırabzanındaydık. Milisaniyeler içinde lobiyr bakıyorduk.

INEVITABLE |TAEJIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin