Bir Melek Daha

352 40 8
                                    

Soğuk içime işlerken, Ölü insanlar! diye düşündüm. Bomb evine yürürken kesinlikle Jimin'e çok fazla yaklaşmıştım. En sonunda birkaç adımda bir ona çarpmamı engellemek için koluma girdi.

"Hyung, iyi misin?" diye sordu Jimin yolundaki başka bir hayaletin yanından geçerken. Ölü, orta yaşlı, hastane kıyafeti içinde bir adamdı. Acilen kıyafetin daha sıkı bağlanması gerekiyordu çünkü sonsuzluk için gerçekten de kötü bir ilk intiba yaratıyordu. Ancak sonraki ruh daha da kötüydü. Kıyafetine bakarsak, yakınlarda ölmüş genç bir adamdı. Yüzünün yarısının kazınmış olduğunu hesaba katarsak, motosikletinin hemen yanına gömüldüğünü tahmin ettim.

Jimin, "Kanatların benimkilere karışıyor. Kıpırdama onları ayıracağım," diye inledi.

Kendi kanadını benimkinden ayırırken endişeyle yanında bekledim. Jungkook hemen önümüzdeki kaldırımdaydı, solgun yaşlı bir kadın ve en az onun kadar ölü kedisinin yanında. Kedi Jungkook'un melek kostümünün lacivert kanatlarıyla ilgilenmeye başlamıştı, sanki onlara saldırmaktan daha iyi hiçbir şeyi yokmuş gibi tüylerine bakıyordu.

Jimin, Jungkook ve ben, paintball oyununda olduğumuz takımla beraber melekler olarak adlandırılan podyum mankenleri gibi giyinmiştik. Üzerimizde dantelli ve üst vücudumuzu olduğu gibi gözler önüne seren beyaz bir gömlek, altımızda bacaklarımızı tamamen saran deri siyah pantolonlar vardı. Ben tıpkı Taehyung'unki siyah kanatları tercih etmiştim. Oldukça asil duruyorlardı.

Giydiğim kıyafetim olduğum şey hakkında dalga geçme biçimimdi. Sadcee Taehyung'un anlayacak olması gerçekten üzücüydü. Bu parti için Taehyung burada olacağı için gerçekten heyecanlıydım ama ölü insanlar bunu mahvediyordu. Kelimenin tam anlamıyla her yerdeydiler. Sanki mezarlık açıktı ve hayaletler tatil yapıyordu.

Jimin, "Sanırım kanatlarımızı ayırdım. İşte hyung, bu daha iyi," diye ekledi, kaşımın üzerinden bir tutam kaçak saçı aldı.

Olanca saç spreyini kullanarak geriye doğru taradığı saçımı düzeltti. "Seksi görünüyorsun hyung," dedikten sonra bana gülümsedi.

"Teşekkürler, sen de öyle." Ben de ona gülümsedim.

İğrenç derecede ölü birinin içinden yürüyüp geçmemeye çalışırken beni Bomb partisine doğru tekrar yönlendirdi.

Bomb evine vardığımızda, ev seksi görünen meleklerle dolup taşmıştı. Evin ahşap girişine çıkarken JB ve Mark bizi fark etti. JB işkenceci filmindeki o gerçekten korkunç adam gibi giyinmişti. Bir maske takmıştı ve gerçek mekanik ses çıkaran sahte elektrikli testere taşıyordu. Ona yaklaşırken, JB zincirli testereyi tehditkar bir biçimde salladı, testerenin o titreyen sesi havayı doldurdu. Aniden sırtımı keskin bir acı kapladı ve adrenalin bedenime işlerken seğirme hissi takip etti. Endişeyle omzumdan baktım, bir şeyin kostümüme takıldığını düşündüm ama garip bir şey göremedim.

JB maskesini çıkarıp bize sırıttı. "Resmi bulduk!" diye bizi haberdar etti. "Temizlik dolabındaki iç çamaşırlı melek posterinin diğer tarafına asmak kimin fikriydi?" diye sordu, karşılığında hepimize baktı.

"O Jin hyung'un fikriydi," diye yanıtladı Jungkook. "Resmi direkt görüş alanında saklamanın başka bir yere götürüp saklamayı denemekten daha kolay olacağını söyledi. Bu yolla evden resmi çalmak yerine, sadece hareket ettirdiğimiz için hiç suç işlememiş oldu. Dekana resmi almadığımızı söylerken dürüst olabildik ve iç çamaşırı içindeki meleklerin posterini de asla indirmeyeceğinizi biliyorduk," dedi Jungkook, bana bakarak ışıldadı.

"Bu korkunç Jin. Harikasın," dedi JB takdir ederek, bira şişesiyle beni selamladı.

Tekrar sırtımın seğirdiğini hissettim, dikkatim dağınık halde yanıtladım, "JB, sanırım Nietzsche şöyle demişti: 'Boşluğa bakarsan, boşluk da sana bakmaya başlar."

INEVITABLE |TAEJIN|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin