Selam, yeni kurgumun ilk bölümüyle karşınızdayım. Bölüm görsellerini buraya bırakıyorum ve size keyifli okumalar diliyorum. Umarım beğenirsiniz.
Klavyenin başında oturmuş, bilgisayar ekranındaki boş sayfaya bakıyor; bir yandan da yüzüme düşen bir saç tutamını gergince işaret parmağıma doluyordum. Sandalyeye oturduğumdan beri ilham kesintim için türlü türlü bahaneler bulmuştum fakat ne oturma şeklim, ne baş ağrım ne de odadaki ışık yazmama engel olan şey değildi.
Ne de olsa bu odayı tam da istediğim gibi dizayn etmiştim. Masam tam pencerenin önündeydi. Böylece dışarıdaki güzel manzaraya, mavi gökyüzüne bakıp rahatlayabiliyor; daha iyi yazabiliyordum.
Oda sevdiğim, ilham ve motivasyon kaynağı olarak gördüğüm eşyalarla doluydu. Küçük kızımın bebekliğinden başlayıp şu anki yaşına dek çekildiği resimlerin kolaj haline getirildiği tablo, imza günüme ait fotoğraflar ve rafın üzerinde duran kitaplarım... Evet, onların hepsini ben yazmıştım fakat diğer her şey gibi ismimi taşıyan o kağıt yığınları da artık yabancı geliyordu. Hem de hiç olmadığı kadar.
Nedenini düşünüyor fakat bulamıyordum. Sanki ilham perilerim birden beni terk etmeye karar vermişlerdi. Zihnimdeki kelimeleri bir türlü bir araya getirip basit bir cümle bile kuramıyor; bundan birkaç ay önce, bin bir hevesle başladığım kurguma günlerdir tek kelime bile yazamıyordum.
Birkaç tane yazma denemesinden sonra nihayet pes ettim. İşaret parmağım da stresimi biraz olsun azaltan daire çizme işlevini artık yerine getiremiyordu. Sinirle parmağımı dolaşmış saçlarımdan kurtardığımda elimde bir tutam saç kaldığını gördüm. Bu, son bir hafta içinde kaç kere olmuştu bilmiyorum fakat elimde değildi. Saçlarımı sıkı sıkı bağlasam da farkında olmadan yine bir tutam çıkarıyor ve oynamaya devam ediyordum.
İçim daralır gibi olunca ayağımla zemine baskı uygulayarak ofis sandalyemi geriye doğru ittim. Artık hiçbir şey düşünmemek, gün boyu manasız ve boş işlerle oyalanıp öylesine yaşamak istiyordum. Hatta bazen hissettiklerimin buna değip değmediğini bile sorguluyordum. Günlerdir gözüme gram uyku girmiyordu; banyo yapmıyor, doğru düzgün bir şey yemiyordum. Evdekilerle bile konuşmaktan kaçınıyordum, kızıma artık geceleri masal okumuyordum mesela.
Oysa yazar olmak hep istediğim şey değil miydi? Ruhumu tatmin edebilen, beni rahatlatan tek şey.
Yıllardır tereddüt etmeden bu soruya "evet" diyebilirken şimdi bir cevap veremiyordum. Belki de bu işi fazla ciddiye almıştım. Benim için sadece bir meslekten ibaret olması gereken yazarlık, artık ruhani sınırlarımı aşmış, bambaşka bir şey haline gelmişti. Kötü zamanlarımda sığındığım bir mecra, satırların ardında içimi döktüğüm bir günlük, yalnızlığımı gideren bir arkadaş ve çok daha fazlası... Yazmanın benim için ifade ettiklerini sınırlayamıyordum. Böyle devam edersem eski halime dönecek, akli dengemi kaybedecektim. Bunun düşüncesi bile beni korkutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yazarın İhanet Öyküsü
Misterio / SuspensoAhsen Kılıç, sahip olmak istediği her şeyi elde etmiş bir kadındır. Lüks bir ev, son model bir araba, iyi bir eş, sevgi dolu şirin bir çocuk... En önemlisi de uzun yıllarını alsa da en büyük hayalini gerçekleştirmiş, ünlü bir yazar olmuştur. Kitapla...