Eve girdiğimiz gibi bileğime sarabileceği siyah bir bandana getirdi, o an bileğimdeki ağrıyı unutup bandanasını bileğime nazikçe sarışına odaklandım.Bitirdikten sonra gidip üstünü değiştirdi ve bana da eşofman takımı getirdi,odasına geçip giyindiğim sırada burnum onun muhteşem kokusuyla doldu. Burada mutluluktan bayılmamak için hızlıca giyinip oturma odasına geri geçtim. O sırada mutfaktan bana doğru seslendi."Patates kızartması yapabiliriz?"
Gecenin bu saatinde o güzel bakışlarını izlemek varken başka bir şey düşünemezdim.
Hayatımda bir daha böyle bir şansı yakalamam belki de imkansız olacaktı.
"Hayır yanıma gel." dedim.
Çok güzel tebessüm ediyordu.
"Peki"
Yanıma bağdaş kurarak oturmuştu,bu haliyle öyle minnoş gözüküyordu ki gözüme,sarhoş gibi hissetmeye başlamıştım.
Aşk sarhoşu.
Dediğim cümlenin utancıyla cebimdeki sakızı çıkarıp ağzıma attım,belki böylece heyecanımı da yenebilirdim ama gözümü ona çevirdiğimde bana attığı bakışlarla imkansız bir şey düşündüğümü anladım.
Yanıma yaklaştı,gözlerime -daha ne kadar olabilirse artık-derince bakıp "Senden hoşlanıyorum." dedi.
Duyduğum cümle ilk defa hissettiğime emin olduğum bir duyguyla tüm bedenimi sardı."Uras,seni çok seviyorum." diyerek kızarmış yanaklarımı göstermemek için yüzümü eğerek gülümsedim.Seslice güldü,utandığımda nasıl böylesine mutlu oluyordu? Konuyu dağıtmam gerekiyordu ama ne diyeceğimi bir türlü bulamıyordum.
Bir anda heyecanıma yenik düşerek "Sakız çiğner misin?" diye sordum,konuyla hiçbir ilgisi yoktu ama dedim ya heyecanıma yenik düşmüştüm.
Gözlerini gözlerimden ayırıp dudaklarıma kenetlediği sırada "Olur." dedi.
Elimi tekrar cebime götürüp sakızı çıkaracağım sırada beni durdurmak için ellerini elime uzatıp bir anda geri çekti.
"Cebindeki sakızdan istemiyorum Elis."
Konuşurken bakışlarını bir saniye bile dudaklarımdan ayırmıyordu,anlatmaya çalıştığı şeyi anlamamam mümkün değildi.
"Gel al o zaman."
Bol cesaretle söylemeye başladığım cümlenin sonu duyulmamıştı bile.
Çünkü saniyeler içinde elleri ellerimle,dudakları dudaklarımla buluşmuştu.
