Ali, günlerdir soluğunu tıkayan acıyla cebelleşirken, yine de gül'ünü görmekten geri duramıyordu. Yaşamdı o, eviydi. Göğüs kafesine koyduğu hoyrat bir kuştu. Ama bu aralar o kuş o kadar hızlı kanat çırpıyordu ki, kalbini yırtıp geçiyordu sanki. Gözlerindeki kızıllıklar bu günlerde daha bir artmıştı. Aynaya baktığında gözlerinin beyazını göremiyordu.
Yine kursta, ondan biraz uzakta, önündeki henüz sadece küçük bir kısmı çizilmiş resimle bakışıyordu. Ona resim çizemediğini söylemişti anlamasın diye ama tam tersiydi olay. Çok iyi çizim yeteneği vardı. Zaten çizdiği tek şey de gülyüzlüsüydü.
Arada görmez yanından Gül'ü izlerken kalem bile oynatamıyordu. Yanındaki Fatih denilen adam, onun sevgilisiydi. Bunu içinden geçirmek, hatta dile getirmek bile göz göre göre uçuruma atlamak gibi bir şeydi.
Gül'ünün dikenleri artık kanattığı kadar da paramparça ediyordu.
O her zaman ona duyduğu bu aşk sayesinde dikenleri çıkarıp pansuman yapardı ama şimdi kanayan yarasını bile durdurmak istemiyordu. Zaten istese bile artık paramparça olan kalbini dikiş bile tutmazdı.
Olsun, dedi yine. Olsun...
Gözlerini kağıda çevirip ufaktan gül resmini çizmeye çalışırken, Gül'ün o kırgınlık ve kahır dolu gözlerini unutmaya çalışıyordu. Fatih onu üzüyordu. Sevmiyordu. Aslında Gül birini sevseydi Ali bunu bilirdi. Ama o kadar hazırlıksız yakalanmıştı ki bu duruma, hala da kabullenemiyordu.
Zaten Gül hiç olmadığı kadar uzaklaşmıştı ondan. Tamam, belki hiç yaklaşmamıştır bile ama en azından kötü davranmıyordu.
"Bir şey var," diye fısıldadı. "Bu hiç normal değil. "
Yanındaki arkadaşı Batu, Ali 'ye yaklaşıp "Ne diyorsun oğlum kendi kendine. Geldiler mi yine lan sana?"
"He Batu geldiler. Çok kalabalıklar kardeşim haberin olsun." dedi Ali ona buz gibi olmuş bir ceset gibi bakarak.
Batu korka korka gözlerini Ali' nin yüzünde gezdirip yutkundu. "Kanka valla korkutuyorsun beni. Şuan gelmediler desen bile inanmam. Tipin zombiden hallice."
"Sanane lan pezevenk!" diye sesini yükseltti Ali. Gül'de dahil birkaç göz ona dönünce hiçbir şey olmamış gibi resimine saçma sapan çizikler atmaya başladı.
"Gül bakıyor," dedi içinden.
"Bakmaya hem kıyamadığım hem de doyamadığım o dünyanın en güzel mavileri bana bakıyor."
Kafası çok bulanıktı. Eli kalemi bile doğru düzgün tutamıyordu.
"Oğlum harbiden neyin var senin? Tamam hep böyleydin de bugün daha bir garipsin." dedi Batu, Ali için endişelenerek.
"Yok bir şey kardeşim önüne dön." diye sertçe cevap verip konuyu kapattı.
Sonra geçirdi içinden: Öyle çok şey var ki, ben bile sayamıyorum.
Bu dikenler daha ne kadar acıtabilir bir canı?
Bu yol çok zormuş Gül, buralardan çıkış yok mu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
before you go.
Разное"Denizleri getirdin bana. Artık öl desen de kayıtsız kalamam ben sana." @texting