2.9

19 2 0
                                    

Ümit Sayın - Gül Beyaz Gül

...

Gün kendini geceye teslim etmeden birkaç saat önce, Gül yine Ali'yi beklediği bankın üzerindeydi. Buraya oturmak istemişti çünkü en son burada kalbinin sesini duymuştu. Burada kendini görmüş, burada Ali'yi istemişti. Ondan hoşlanıyordu, hatta belki de seviyordu. Bu ikisinin arasındaki farkı henüz bilmiyordu ama kalbi zaten bu farka gerek duymuyordu.

O varken yine ona büyük hatalar yapmıştı. Başka biriyle birlikte olmuştu ama bunu bile isteye yapmamıştı. O kendi kalbinden bile korkan bir kızdı. Ve bu hayatta en çok korktuğu şey de bir insanı kendinden çok sevmekti. Bu yüzden kaçtı, uzaklaştı. Ama yine de yapamadı, olduramadı. Çünkü Ali'ydi. Ali vardı.

Kendine söz verdi onu bulacağına, hatta Ali'ye bile söz verdi. Aslında düşündüğü birisi vardı ama isim farklılıklarından dolayı emin olamıyordu. Ama kendi için, en çok da Ali için bulacaktı.

Kalbine sığdıramazken gözbebeğine yerleştirmeye çalışacaktı yüzünü.

Soğuk hava teninin ısısını düşürürken, dinlediği müzik kalbini ısıtıyordu. Bu şarkıyı Ali ile dinlemek istiyordu çünkü onun gül yüzlüsüydü.

"Bu şarkı bizim için yazılmış olmalı." diye fısıldadı ve dudaklarında bir tebessüm dururken gözlerini kapattı.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama şarkı 3 kez kendini tekrar etmişti. Saçları uçuşup yüzünü kapattığı an yanına bir beden yerleşti. Gül bir anda gerginlikle doldu ve bedeni kasıldı. Tam oturduğu yerden kalkacakken yerine mıhlanmasını sağlayan sesi duydu.

"Dinlediğin şarkı, o şarkı mı?"

Gül irice açtığı gözleriyle öylece denize bakakaldı. Bu ses fazla tanıdıktı. Ayrıca bu koku. Bir anda kalbinin bu kadar hızlanması onu çok korkuttu. Kafasını bile çeviremedi. Gücü çekilmiş gibi hareketsiz kaldı.

Ali gelmişti. Kalbini kendine korkutan adam.

Gül hâlâ kıpırdamazken, Ali birazcık yaklaştı ona.

"Neden konuşmuyorsun?"

Gül sesini bir kez daha duyunca yutkunma ihtiyacı hissetti. Dili damağı kurumuştu ama bir şey söylemesi gerekiyordu.

"Korkuyorum." dedi kısık bir sesle. Ali'nin gerildiğini hissetti ve yanlış anlamamasını umdu.

"Neyden korkuyorsun?"

"Kalbimden. Çok hızlı atıyor da." dedi nefes nefese.

Ali bunu duyunca biraz daha yaklaştı ve nefesini tuttu. Omuzları birbirine değiyordu. Hangi ara kalbi bir insanı bu kadar evi sanmıştı? Neden kendini evine gelmiş gibi hissediyordu?

"Vallahi benim de çok hızlı atıyor, Gül." dedi Ali. Gül bunu duyunca daha bir gülümsedi ve o an eli kulaklığına gitti ve birini Ali'ye uzattı.

Şimdi şarkı ikisinin de duyacağı şekilde çalıyordu.

sen susunca karışır içim
tükenir aşkım sensiz, gül
sen açınca çözülür içim
yaşarım aşkı seninle, gül

Ali derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti bu şarkıyı duyunca. Aynı şekilde Gül de. Şarkı tam nakarat kısmına gelmeden önce Gül kalbinin bu haykırışlarına acıyıp başını usul usul Ali'nin omzuna yerleştirdi. Elleri iki dizinin arasında duruyorken aralarındaki tek temas Ali'nin omzuna değen başıydı. Öyle güzel geldi ki bu ona, burdan ayrılmak ona ölüm gibi gelecekti sanki.

Ali omzundaki ağırlığı hissedince, aynı ağırlığın kalbine de yerleştiğini düşündü. Hatta öyle olduğuna emindi. Başını sola doğru çevirip yanağını Gül'ün bebek saçlarına yerleştirdi ve gözlerini yumdu.

Gözleri kapalıydı ama kalpleri birbirine çok açıktı. Çok aşıktı.

Gül fısıldadı. "Sen olmazsan ben solarım, gül beyaz gül açarım."

Ali, içi çekilmiş gibi nefesini tuttu. Ardından o da fısıldadı.

"Yerini al, yüreğimde yerini al. Gül beyaz gül, yanımda kal."

"Sevgimi al, sakla koynunda. Kimse dokunmasın ona."

İkisinin kalbi, artık ritmini o kadar şaşırtmıştı ki, aynı anda avuçlarını kalplerine bastırdılar.
Aşka bulandılar, aşkta boğuldular.

Gül bulmuştu.

Furkan sandığı, Ali çıktı.

Gülümseyerek konuştu.

"Furkan iken, gözlerini kan çanağı görünce anlamalıydım aslında Ali olduğunu. Ve yine kendimi evime gelmiş gibi hissettiğimde anlamalıydım kalbine doğru yol aldığımı."

before you go.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin