Ruhun bile yetim kalabildiği şu dönemde, bir insanın öksüz kalması çok şaşırabilecek bir durum değildi. Ruh; ait olmadığı ama her zaman kendi canı gibi istediği ve sevdiği bir başka ruhun kıyısında dolaşmak istiyordu. İstekler hep vardı, ama yerine getirilen hiçbir şey yoktu.
Ali, Gül'ü istiyordu.
Ali, Gül'e içinde yetim hissi taşıyan kırık kalbini vermek istiyordu.
Ali, Gül'ün sesini, yüzünü, ellerini, gözlerini istiyordu.
Şimdi ise tek yaptığı pişman olmaktı. Ona bu denli aşıkken nasıl olurda ondan giderdi? Bunu kendi yüreğini nasıl yapabilmişti?
Burnunda tütüyordu. Onun için bir mesaj bile her şeyi güzelleştirirken; şimdi ne mesaj vardı ne de varlığı. Kursa da gelmemişti iki gündür. Ali onun için endişelenirken, deli gibi özlemekten de geri duramıyordu.
Küçük salonundaki tekli kanepede yayvan bir şekilde oturuyor ve peş peşe sigara yudumluyordu. Ne yapsa geçerdi? Ne yapsa dinerdi bu ucu sivri özlem duygusu? Ne yapsa parçalamazdı lime lime?
Bilmiyordu.
Kuvvetli bir nefes çekti içine. Onun kokusunu duyabilmek umuduyla. Kan çanağı gözleri hala aynıydı. İki gündür uyudu mu uyumadı mı bilmiyordu. Oysa ona olan özleminden ve aşkından çok kez kapatmıştı gözlerini sımsıkı. Çünkü ağlamak istemiyordu.
Çünkü Gül, rüyasında ona ağlamamsı gerektiğini söyleyip gözlerine dokunmuştu.
Şimdi nasıl olur da ağlardı?
"Geçmiyor," dedi elinde sigara olan avucunu şakağına bastırırken. "Hiç geçmiyor."
Telefonu eline alıp onunla konuşmalarını bilmem kaçıncı kez tekrar okudu. Gözlerini ovalayarak, sürekli kırparak ve yer yer buğulanarak okudu.
Öyle çok özlemişti ki, ciğerlerinde tek bir soluk bile kalmamıştı sanki.
Sanki onu görmese ölecekti. Dayanamadı ve parmağındaki sigarayı dudakların koyup ona mesaj yazmaya başladı.
ali: gül
ali: seni görmem gerek
ali: sahil kenarına gel, en ortadaki banka otur.
ali: geleceğim
ali: lütfen, benim için yap bunu
ali: seni görmem gerek gül, yoksa öleceğim.
görüldü ✔️✔️
Mesajları atar atmaz hemen sigara paketini çakmağını ve telefonunu cebine atarak evden çıktı. Hava oldukça karanlıktı ama çok geç bir saat değildi. Hava eksilerde olmasına rağmen özleminden cayır cayır yanan yüreğine soğuk işlemiyordu. Öyle ki üzerine mont bile almamıştı. Koştur koştur ona bahsettiği yere geldi ve adımları, bankta oturan Gül'ü görünce yere çakılı kaldı.
Nefesi kesildi. Hangi ara gelmişti?
Gözleri dolu doluyken fısıldadı kendi kendine. "Geldin."
ali: gözlerini kapatır mısın?
Mesajı attıktan sonra kafasını kaldırıp Gül'e baktı. Saçlarından parlayan telefon ışığını seçebiliyordu.
gül: kapattım
Yüzünü bir gülümseme kapladı ve ona doğru yürümeye başladı. Tam arkasında durunca burnunu saçlarına yaklaştırıp titrek bir nefes çekti ciğerlerini.
Bir anda buz kesti. Eli ayağı titremeye, bütün uzuvları çığlık çığlığa bağırmaya başladı. Bir adım daha atıp daha da dibine girdi ve başına kapşonlusunu geçirip ağzını da örttü. Sesini duyacaktı ama kumaştan ve grip olduğundan hasta sesini kavrayabileceğini sanmıyordu.
Ellerini, zangır zangır titrerken kara zorla onun omuzlarına yerleştirdi. Bir süre avucunu omzunda basılı tuttu ve onun montunu bile aşan sıcaklığını hissetti.Bu sefer elleri başına sabitlendi ve saçlarının arasından konuştu. "Nasıl bu kadar erken gelebildin gül yüzlüm?"
Gül'ün, elinin altında kasılan vücudunu anlayabiliyordu. Gerilmişti ve bu çok normaldi. Ali bu ayrıntıyı görmemeye çalıştı.
"Zaten buralardaydım." dedi Gül.
Ali onun sesini, kokusunu, sıcaklığını bu kadar yakından hissedince kalbi amansız bir acıyla sızladı. Hala titreyen elleri usul usul saçlarını seviyordu ve arada bir ona yaklaşıp güzel kokusunu içine çekiyordu.
Nasıl da özlemişti öyle. Ölecek sanmıştı. Bir gün bu sevda onun ölümüne sebebiyet verecekti. Bunu, Gül'ün güzel kokusundan, yumuşak kahverengi saçlarından daha iyi anlıyordu.
İçi ona titrerken, kollarını boynundan geçirip onu sımsıkı sardı. Gül bu sefer kaskatı kesildi. Bu atağı hiç beklemiyordu. Boynuna sarılan soğuk kollar, burnuna dolan hafif sigara ve sert erkeksi bir koku akli dengesini neredeyse kaybettirecekti.
Etkilenmemek elde değildi. Zaten bu sevdayı hangi yürek görse titrerdi ona.
Ali, sesine acıyla meze olmuş yüreğini susturarak "Bir sıkımlık canı olan sevdanın
son kurşununu da atıp gittim içimden." dedi. Sonra devam etti bitmek bilmeyen acısıyla. "Ben içimden gittim, sen kalbimden."Gül bir an duraksadı. Sonra "Gitmemişim ama kalbinden." dedi.
Ali'nin yüzünde bir tebessüm oluştu. "Veda ettiğimde çoktan gitmiştin. Ama bu bir vazgeçiş değildi. O kadar acıdın ki sen içimde, ben artık seni söküp atmak istedim. Ama yapamadım. Dedim ya sana; sen varken çektiğim acıyı, yokluğunun sızısına tercih ederim."
...
hayatımda bir Ali istiyorum arkadaşlar. bulunur mu onun gibisi sizce?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
before you go.
Rastgele"Denizleri getirdin bana. Artık öl desen de kayıtsız kalamam ben sana." @texting