before you go.

1.3

gül: naber?

ali: mesajını görünce daha iyi oldum :')

gül: dün ki yaptığın şey için teşekkür etmek istedim

ali: teşekkür mü?

gül: evet, çizimimi tamamlamama yardımcı oldun

gül: üzerimde büyük bir yük kalktı

ali: sen iste her şeyi yaparım senin için

gül: ali, ne zaman çıkacaksın karşıma?

gül: ben artık seni görmek istiyorum

ali: ben, bilmiyorum gül

gül: benim için neden yandığını anlamana gerek yok

gül: bir insan bir insana sebepsiz yere tutulur

gül: ben artık seni üzmek istemiyorum

gül: mesela o hep kan çanağı olduğunu söylediğin gözlerini iyileştirmek istiyorum

gül: ismimim dikenleri batmasın istiyorum sana

gül: çok geç olmadan iyi gelmek istiyorum sana ali

ali: kalbimi avuçlarında sıka sıka mı yazdın bu cümleleri gül?

ali: aksi halde bu kadar acımasının mantıklı bir açıklaması olamaz

gül: yine mi acıttım seni?

ali: gül, bana bunları neden dedin ki şimdi?

ali: ben bir umuda bağlı kalacağım şimdi

ali: öyle şeyler söyledin ki sanki beni seviyormuşsun gibi

ali: yoksa öyle bir şey, deme bana bir daha böyle

ali: çünkü ben umutlarımdan vazgeçeli çok oldu

ali: asırlar geçti sanki ben o umudu silip yaşayalı

ali: neden bana böyle şeyler dedin ki gül?

gül: dedim ya sana iyi gelmek istiyorum artık

ali: iyi de neden?

gül: sorma nedenini

ali: istemiyorum iyi gelmeni

ali: beni sevmiyorsun, biliyorum

ali: sen sadece geriye baktığında vicdan azabı çekmek istemiyorsun

ali: bir adam bana için için yandı, uzatıp da tutmadım ellerini, vermedim su, demek istemiyorsun

ali: vicdanına dokunmasın bu hislerim

ali: kalbine dokunmadıktan sonra gerisi umurumda değil benim

gül: ali, yapma böyle

ali: söylediklerimi inkâr edemiyorsun bile

ali: her neyse ya, hiçbir şey mühim değil

ali: ne olursa olsun benim kalbime hep senin dikenlerin batacak