♡/26

126 12 0
                                    

Uyandığımda Eren karşımda koltuğa uzanmış uyuyordu. Saçları yine dağılmış, gözlerinin altı morarmıştı. Uyandırmadan onu biraz izledim.

"Eren." yavaşça seslendim. Sesimi duyan duymaz kalkarak yanıma geldi.

"Uyandın mı? Uyandın evet. Nasılsın?"

"İyiyim. Ne oldu anlatır mısın?"

"Neyi?"

"Ne oldu bana? En son hastaneye gelmiştik. Ondan önce de ne oldu tam hatırlamıyorum." derken aklımda yavaş yavaş canlandı her şey. Eren ve Burcu'nun fotoğrafı, onlar hakkına yazılanlar, hala konuşuyor olma ihtimalleri. Beni bunlar strese sokmuştu. Eren bana sessiz bir şekilde bakarken ben her şeyi anlamıştım bile. Yine birinci seviye nöbet geçirmiştim anlaşılan. Çünkü ağrım yoktu şuan. Ama yine de Eren'in anlatmasını bekledim.

"Sen boşver bunları. Olur mu?"

"Olmaz."

"Tamam. Seni hastaneye geçirdim. İki gün oldu. Uyuyorsun. O sırada kan testleri falan yapıldı. Ama uyanmadığın için tam sebebi belli değil. Şimdi sen anlat. Ne oldu bir anda?"

"Önemli değil."

"Hayır önemli. İyi değilim diyerek dersten çıktın. Sana seslendim cevap vermedin. Bana da sinirliydin belliydi. Ne oldu?"

"Telefonum nerde?"

"Çantanda neden?" diyerek çantamı getirdi bana. Ben de içinden telefonu çıkartıp ona mesajları gösterdim.

"Mayıs ben.."

"Özür dilerim." Özür mu diledi? Kabul mu ediyordu. Ondan reddetmesini bekliyordum. Ama o özür mu diliyordu. Gerçekten konuşmaya devam mı ediyordu. Her şey yalan mıydı?

"Ne? Sen kabul mu ediyorsun?"

"Hayır, hayır tabiki. Ama benim yüzümden olmuş. Bu konu benim konum ve bunlar benim yüzümden sana yazıldı. Peki sen neden inandın? Ben geçen seneden beri Burcu ile konuşmuyorum. Bunlar yalan. Ama sen bana sormadan buna inandın ve strese girdin. Sonra.. Sonra da bunlar oldu. Özür dilerim her sey için ama sen de suçlusun. Bunları şu an söylemek istemiyorum ama bir mesaja inanıp bana inanmadın ve kendine zarar verdin." daha fazla konuşmadan odadan çıktı. Daha ne konuşabilirdi ki?

Ben suçlu olmuştum. Evet haklıydı onu dinlemeden yargıladım. Ama ben zaten inanmadım. Sadece kendimi iyi hissetmiyordum. Ne olursa olsun o fotoğraf ve yazdıkları beni üzmüştü. Yalan da olsa. Ve şimdi Eren beni suçluyordu. Kendini de suçluyordu. Onun da kafası karışmıştı, üzgündü ve galiba 2 gündür ilk defa yeni uyumuştu. Ben bunları düşünürken Eren ile birlikte doktorlar girdi odaya. Uzun sorular, kan alma, serum değişikliği derken bir saat geçmişti. Doktorlar odadan çıkınca Eren ile yalniz kaldık. Ve artık konuşmamız gerekiyordu.

"Eren."

"Efendim."

"İlk seninle konuşmalıydım."

"Evet."

"Ama zaten inanmadım. Sadece kalbimiz kırılmasın, üzgünken olayı daha da büyütmeyelim diye konuşmayı erteledim."

"Ama ne oldu? Kalbimiz kırılmadı mı, olay büyümedi mi? Daha da kötü oldu Mayıs. Sen hastanedesin. Kaç gündür burda neler düşündüm sen bilmiyorsun."

"Eren.. "

"Sana bir sey olucak diye çok korktum. Korkuyorum hala. Sen hastasın Mayıs hasta. Hayatımız normal gibi davranamayız."

"Davranırız. Ben iki yıldır savra davranıyorum. Bu seni korkutmasın."

"Korkutuyor. Elimden bir şey gelmiyor. Sen uyurken doktorlarınla konuştum tedavi için. Ileri seviyede olmadığı için henüz burada kesin tedavi yok dediler."

"İki yıldır duyduğum cümleler Eren bunlar."

"Burada dedim. Eğer istersen yurt dışına.."

"Hayır."

"Ne demek hayır?"

"Istemiyorum demek. Eğer ilerlemezse burda kalırım."

"Konuşuruz sonra." diyerek odadan çıktı.

Aradan iki saat geçti ve testlerin sonuçları olumlu çıkınca taburcu ediliyordum.
Eren'in arabasında en sevdiğim kişinin yanında ama mutsuz bir şekilde eve gidiyordum. Çünkü bana kırgındı, sinirliydi. Hem onunla konuşmadan kendimi strese sokmam sebebiyle hem de tedavi için yurt
dışına gitmem dediğim için. Ama bu böyle kalmazdı.

"Eren seninle konuşmadan kendimi strese soktum tamam bu konuda haklısın. Özür dilerim ama yapabileceğim başka bir sey yoktu. Sen de beni anla. Bir anda görünce öyle fotografları dayanamadım."

"Tamam sorun yok."

"Var. Seni tanıyorum ve soğuksun. Bir sorun var. Eren değilsin, beni seven Eren değilsin."

"Saçmalama tabiki seni seviyorum ama kırıldım. Yine de sana hak veriyorum. Artık bu konuda sorun yok diyelim ve kapatalım konuyu. Olur mu?"

"Olur. Başka bir şey var mı?"

"Var. Tedavi konusu."

"Tamam onu da konuşuruz ama şimdi değil. Tamam mı?"

"Tamam." cevabıyla birlikte evin önünde durmuştuk. Arabayı parkedip benim kapımın yanına geldi. Beni indirip kucağına aldı.

"Yürüyebilirim."

"Ben de taşıyabilirim."

"Nereye?" Beni kendi apartmanlarına soktuğunda şaşırıp sormuştum.

"Bize. Yalnız kalamazsın. Bir kaç gün bizde kal. Sonra eve gidersin yine. Hem annem sana iyi bakar."

Eren'in evinde mi kalacaktım? Eğer orada kalacaksam misafir odaları Eren'in yan odasıydı. Yani ben Eren'e o kadar yakın mı olacaktım?

...

Uzun ve texting olmayan bir bölüm oldu.

Bu texting geliyor demek.

Takipte kalın.

NOTHING [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin