Eren: Bizim okul bitti
Eren: Eve dönüyorum
Eren: Sen nerdesin
Eren: Huu
Eren: Evde misin?
Eren: Öyleysen gel buluşalım
Eren: Yemeğe götüreyim seni
Eren: Bak on dakkaya evdeyim umarım cevap verirsin
Mayıs: Heh
Mayıs: Evdeyim evet
Eren: Geliyorum o zaman
Eren: Hazırlan in aşağıya gidelim yemeğe
Eren: Olur mu
Mayıs: Olur
Mayıs: Sen formaylasın demi
Eren: Evet
Mayıs: Sizin evden sana getiririm bir şeyler
Eren: Aşkımsınn
Mayıs: Sen de
Telefonu kapattıktan sonra üstümü değiştirdim. Hava sıcak olduğu için üstüme düz beyaz bir tshurt giydim. Altıma da siyah kot. Biraz makyaj yaptıktan sonra üzerime kot ceketimi alıp evden çıktım. Eren gelmeden hemen onların evine gittim. Kapıyı Ceren açtı.
"Mayıs abla." benden çok küçük değildi ama bana yine de abla diyordu.
"Abine kıyafet almaya geldim. Sen verir misin ben hiç içeri girmiyim."
"Tamam." içeriye garip.bir kaç dakika sonra elinde poşet ile geri geldi. Heman alıp oradan ayrıldım. Aşağıya inip Eren'i beklemeye başlayınca telefonum titredi.
Eren: Caddeye çıkar mısın bebeğim?
Eren: Çok kalabalık
Eren: Giremiyorum evin önüne
Mayıs: Geliyorum
Dedigi gibi yapıp caddeye çıkınca arabada beni bekliyordu.
"Hoşgeldin."
"Hoşgeldim. Hoşbuldum yani. Ay ne saçmalıyorum ben." Söylediklerimin ne kadar saçma olduğunu anlayınca sustum.
Eren gülerken aynanda konuştu da.
"Nasılsın?"
"İyiyim sen?"
"Bende sensiz ne kadar olabilirse."
"Yaa."
"Neyse gelinlik denedin mi?"
"Hayır Eren."
"Tamam kızma. Şey diyeceğim bir de başbaşa olmak isterim ben de ama bugün okulda Kerem ve Ece yakınlaşmıştı. İstersen onları da çağıralım. Bakarsın olurlar. Yanı sen istiyordun ya olmalarını ondan."
"Ya sen ne kadar ince kalpli bir insansın? Olur tabii ki canım benim yerim seni.
Elimi uzatıp yanağını sıkmaya başladığımda yolda olduğunu hatırlatır gibi öksürdü. Ben yaptığım saçmalığı farkedip önüme döndüm ve Kerem'e yazdım. Hem onu davet edecektim hem de Ece'yi davet etmesini söyleyecektim. Eğer bunu Ece'ye söyleseydim utanıp Kerem'e yazmazdı Ne kadar zekiyim ya?
Mayıs: Kerem kankamm
Kerem: Ne istiyon
Mayıs: Biz yemeğe gidiyoruz
Mayıs: Eren'le
Kerem: Banane yaw
Kerem: Saplığımı yüzüme vurmak istiyon demi
Kerem: Sende mi yenge
Mayıs: Hayır
Mayıs: Sende gel dicektim
Mayıs: Kap Ece'yi gel
Kerem: Ece?
Mayıs: Şunu sorup durma artık biz dörtluyüz
Mayıs: Önce kıza yaz
Mayıs: İlk gelmem der o kesin
Mayıs: Ama ikna et gelsin
Mayıs: Sonra al onu gel konum atıyorum
Kerem: Tamam sen zaten plan yapmışsın
Kerem: Sormana ne gerek vardı
Mayıs: demi
Kerem: skxkkdkdk at konum
Kerem'e konup attıktan sonra Eren'e bakınca bana anlamaz gözlerle baktığını gördüm.
"Ne oldu da bu kadar güldün? Ne diyo Kerem yine?"
"Güldüm mü?"
"Hemde nasıl."
"Yaa." diyerek ona konuşmamızı ve geleceklerini anlattım. Yemek yiyeceğimiz yere varınca boş bir masaya oturduk ve Kerem'leri beklemeye başladık.
"Sınav yaklaşıyor, balo da ne düşünüyorsun?" Eren'in sorusuyla falan gözüm kapıdan ona kaydı.
"Derslerim iyi. Bence yaparım ben. Tıp istediğimi biliyorsun zaten ama ben senin ne istediğini bilmiyorum."
"Spor. Biliyorsun aslında. Ayrıca benim sınavım iyi olmasa da spor için haraket sınavları daha çok etkiliyor."
"Adı haraket mi?"
"Hayır ama anlaman için öyle dedim. Neyse balo da var."
"Evet ama hazırız zaten. Elbisem hazır benim. Bir de kavalyem hazır."
"Evet ben."
"Evet sen."
"O elbisenin içinde seni görmek çok güzel olacak."
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NOTHING [texting]
Teen Fiction•TAMAMLANDI• Bilinmeyen: Bu kadar kötü olmak zorunda mısın? Bilinmeyen: Gerçekten cevap bekleyerek soruyorum neden böylesin? Bilinmeyen: Neden hiç insanları anlamaya çalışmıyorsun? Bilinmeyen: Neden herkesi kendinden uzaklaştırmaya çalışıyorsun. Bi...