NOTHING [texting]

♡/33

Ece ile Eren'lerin sitesini birkaç saat daha dolaştıktan sonra eve döndük. Eren ve Kerem ortamı hazırlamıştı bile. Mumlar, parti süsleri. Ne gerek vardı?

"Gelin kızlar gelin." Kerem'in dediği gibi onların yanına gittiğimizde Eren içeriye girip elinde kocaman bir pasta ile döndü. Şu an ağlayabilirdim ama bu mutlu anımı ağlayarak bozmak istemedim. Elinde bir pasta, bütün harikalığıyla ile bana doğru geliyordu. Benim şu an düşündüğüm bu pastanın kalanının ne olacağıydı?

Saçma düşüncelerden kendimi alıp olayın mükemmelliğini izledim. Bir yanımda Ece bir yanımda Kerem karşımda en sevdiğim insan Eren, elinde pasta ile bana bakıyordu. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki neredeyse yerinden çıkacaktı.

"Dilek tut." Ece'nin beni dürtmesi ile kendime geldim ve önüme koydukları büyük pastayı üfledim. Dileğim belliydi.

Sonsuz olmak. Eren'le sonsuz olmak.. 

Pasta kesildi, yedik ve hediye zamanı geldi. İstemesemde hepsi hediye almıştı. Ece tahmin ettiğim gibi en sevdiğim şarkıların albümlerini almıştı bana. Şarkı dinlemeyi sevdiğimi biliyordu çünkü.
Kerem'in hediyesini açınca çok güzel bir sweat aldığını gördüm.
Son olarak Eren'in hediyesi asla tahmin edemeyeceğim bir şeydi. Kutunun içimden uzun siyah bir elbise çıkmıştı. Elime alıp tamamen açtığımda hayatımda hiç bu kadar zarif bir elbise görmediğimi anladım.  Umarım önündeki dekoltesi ile beraber elbiseyi taşıyabilirdim. Elbiseye uzun uzun baktım. Eren ne kadar ince düşünüp almıştı bu elbiseyi. Bu elbise çok ama çok güzeldi. Ben elbiseye hayran gözlerle bakarken Eren konuşmaya başladı

"Doğum günün kutlu olsun. İyiki hayatımdasın. İyiki benimlesin." diyerek bana sarıldı. Hayatımda geçirdiğim en güzel doğum günü bu olabilirdi. Eren beni kendinden ayırıp konuşmaya devem etti.

"Baloda bana eşlik ederken bu elbiseyi giyer misin?"

Baloya benimle gidecekti ve bu elbiseyi de onun için almıştı. Eren ile baloya gitmek.
Şu an için en büyük hayalim. Gülümseyerek evet der gibi kafa salladım.

Günümüzün geri kalanında bahçede oturarak sohbet ettik. Saatler beraberken çok hızlı geçiyordu. Akşam yemekten önce hava çok sıcak olduğu için havuza girmeye karar verdik. Şimdi ben Eren ile havuza mı girecektim? Bu yaşadıklarımın hepsi hayal gibiydi ve umarım rüya değillerdir. Ece ile yukarı çıkıp mayolarımızı giydik. O da çok mutluydu. Farketmeden de olsa Kerem ile yakınlaşmışlardı. Hızlıca aşağı indiğimizde Eren ve Kerem çoktan havuza girmişti. Biz de Ece ile çok beklemeden havuza girdik. Hava kararana kadar suda voleybol oynadık. Artık hem yorulmuş hem de acıkmıştık. Duşa girmek için önce Ece ve ben havuzdan çıktık. Biz duştayken onlar dışarda kalacaklardı. Beş dakikada ikimizde duş işini hallettik. Hazırlanıp bahçeye çıkınca onlar duş için yukarıya çıktı.

Geri kalan günümüzde yemek yedik, sohbet ettik, güldük, eğlendik. Odalarımıza dağılınca da uyuyamadım. Ece çoktan uyumuştu. Belki Eren'de uyumamıştır diye bir umut ona yazdım.

Mayıs: Eren

Mayıs: Uyudun muuu

Eren: Hayır

Mayıs: Ohh

Mayıs: Kerem?

Eren: Uyudu o

Mayıs: Ece de

Mayıs: Ben sıkıldım yukarı çık yanıma gel

Mayıs: Bahçeye

Eren: Geliyorum

Telefonu kapatıp üstüme ceket geçirdim ve yavaşça odadan çıktım. Merdivenin başında beklerken aklıma gelen fikirle telefonumu çıkarttım. Eren tam gelirken gülümse diyip fotoğrafını çekmiştim.

"Ne yapıyorsun güzelim? Haber verir insan"

"Her şey karşılıklı Eren bey."

Elini omzuma attı ve beraber bahçeye çıktık. Hamaklardan birine oturunca ona fotoğrafı gösterdim.

"Bunu bana atsana kalsın.

"Tamam." diyerek ona fotoğrafı attım ve omzuna yaslandım.

Mayıs:

Gözlerimi kapattım. Artık uyumamak için hiç bir engel yoktu ama burda böyle nasıl uyurdum? Sanki dışımdan söylemişim gibi Eren bana cevap verdi.

"Sen uyu. Odana götürürüm ben seni."

"Emin misin?"

"Evet. İyi uykular bebeğim."

Gülümseyerek gözlerimi kapattım..

...

MUTLU SON

DURUN KİTAP BİTMEDİ BÖLÜM BİTTİ SADECE