♡/41

89 13 0
                                    

'Sayın Mayıs Aydın,
Hastalığınız tahmin ettiğimizden de ileri seviyeye ulaşmış. En yakın zamanda hastaneye gelmeniz ve ardından da yurtdışında iki yıl sürecek tedaviye gitmeniz gerekmektedir. Sağlıkla kalın.
                               Aktepe Hastanesi"

Okuduğum şeyle üzülmüştüm aslında. Ama şu an için yapabileceğim bir şey yoktu. Bende zarfla beraber bu konuyu rafa kaldırdım. Ece'nin gelmesiyle kafam tamamen dağılmıştı. Şarki açtık dans ettik, balo hakkında tahmin yürüttük, kıyafetlerimize defalarca baktık, makyaj denemesi yaptık. Kısacası çok eğlendik
Eren'in de dediği gibi onu unuttum ve yazamadan uyudum.

...

"Mayıs sen çok güzel oldun."

"Sende. Makyaj yapmadık daha ağlayabiliriz bence."

"Ağlama. Yüzüm şişer."

"Elbisene dikkat et çünkü sana sarılıcam." diyerek ona sarıldım. Gerçekten çok güzel olmuştu. Ben de öyle. Elbiselerimiz gerçekten çok yakışmıştı bize. Sabah ne kadar yorgun olarak kalksam da -dün  gece ki eğlenceden sonra- güzel bir kahvaltıyla ve Ece'nin enerjisi ile her şey düzelmişti. Elbiselerimizi giyip uzun uzun birbirimizi övdükten sonra makyaj çantalarımızı ve ayakkabılarımızı alıp evden çıktık. Kuaförden sonra bizi alacakları için ne Eren'le ne de Kerem'le görüşmemiştik. Düğünden önce kızı göremezsin gibi bir şey olmuştu yani.

Hemen Ece ile kuaföre girip içerideki görevliye gülümsedim.

"Merhaba biz arkadaşımla saçlarımızı ve makyajlarımızı yaptırmaya geldik."

"Buyrun sizi ben alayım." diyerek bir koltuğu işaret etti karşımdaki görevli. Dediği gibi hemen önüne oturdum.

"Aklınızda model var mı?"

"Ben düz salık bırakmak istiyorum."

"Yakışır. Yüzünüze ve elbisenize yani."

"Teşekkür ederim."

Kuaför saçıma fon çekerken önce Ece'ye baktım. Onun saçı yapılmış makyaja geçmişti bile. Ben de saçım yapılırken  Eren'e kuaförün adresini yazdım. Saçım tamamen hazır olunca yüzüme hafif bir makyaj yapmaya başladı. Önce güzel bir fondöten sürdü, eyelinerımı sürdükten sonra dudağıma açık renkli bir ruj sürüp parmağı ile dağıttı.

"Çok güzel oldun." diyerek aynayı gösterdi. Ben de kendime baktığımda gerçekten güzel olmuştum. Gözlerim ortaya çıkmıştı. Ece'ye baktığımda o da hayranlıkla kendini izliyordu. Gerçekten çok güzel olmuştuk. Normalde kendimi beğenmeyi sevmezdim ama galiba bu sefer övgüyü hakediyordum. En son ayakkabılarımızı giyip kuaförün kapısının önüne çıktık. Telefonumu çıkarıp Eren'i aramaya başlayacağım sırada kapının önünde servise benzeyen ama oldukça lüks bir araba durdu. Kaşlarımı çatıp anlamaz anlamaz bakarken arabadan Eren ve Kerem indi hemen arkalarından da Cem. Eren bana Kerem de Ece'ye uzun uzun bakarken biz ikimiz de arabayı inceliyorduk. Baloya bu arabayla mı gidecektik? Kerem yine yapacağını yapmıştı anlaşılan. Olayları akışına bırakıp daha fazla düşünmeden ben de Eren'e baktım. O da siyah bir gömlek giymişti pantolonunun üstüne. Yine harika gözüküyordu.

Bana doğru yaklaşıp "Beklediğimden bile güzel olmuşsun, ne beklediğimi zaten tahmin bile edemezsin." dedi.

"Sen de çok güzel yani çok yakışıklı olmuşsun."

Herkes bana gülmeye başlayınca daha fazla beklemeden Eren'in elini tutup arabaya bindim. Hemen arkamdan Ece Kerem ve Cem. Gerçekten neden böyle bir arabayla geldiklerini anlamamıştım ama klasik Kerem işte.

Olur olmadık yerde olur olmadık şekilde.

Arabanın büyüklüğünden faydalanıp herkesi on koltuklara attık ve Ece ile fotoğraf çekildik. Telefonumu elime alınca fotoğrafı inceledik. Çok güzel olmuştuk. Bir insan neden bu kadar çok kendini beğenir ki?

Hemen Instagram'a girip fotoğrafı paylaştım.

Hemen Instagram'a girip fotoğrafı paylaştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


@mayısaydn: Bestt❤

Gülümseyerek etrafıma baktığımda yolculuğun kalan kısmı sessiz geçti. Eren'e bakmıyordum ama bana baktığını hissetmiştim. Balo salonuna geldiğimizde durum tahmin ettiğim gibiydi. Işıklandırılmış büyük bir sahne, yiyecek ve içeceklerin olduğu masa ve dj bölümü.

Boş bulduğumuz bir masaya geçince Cem bizden ayrılıp Hazal'ın yanına gitti. Hazal sınıfımızdaki kızlardan biriydi. Acaba onların arasında ne oluyordu?

Arkadan hafif şarkı çalarken önce akşam yemekleri yendi. Artık dans etmek için slow şarkılar çalmaya başlayınca sunucu eline mikrofonu alıp konuşmaya başladı.

"İlk hangi çift gelir acaba?"

Eren bana dönüp "Biz gidelim mi?" dedi.

Normalde utanacağın bir şeydi aslında ama bana böyle bakarken onu nasıl reddedebilirim.

"Benimle dans eder misin?"

"Tabii ki." iyerek bana uzattığı elini tuttum.

Sahneye çıktığımızda birkaç alkış eşliğinde Kerem ve Ece dahil olmak üzere etrafımız çiftlerle dolmuştu ama benim odak noktam belliydi. Eren ellerini beni sakinleştirmek istercesine belime doladı. Ben de yavaş yavaş onun boynuna sarıldım. Göz göze geldik ve yavaşça sallanmaya başladık. Çok mutluydum, olabileceğim en huzurlu halimle, en aşık halimleydim. O an hiçbir şey düşünmedim. Sadece bana bakan parlayan gözlerine odaklandım. Geleceğimiz, geçmişimiz, yarın ne
olacağı, hastalığım hiçbir şey umurumda değildi. Şu an ona odaklanmıştım Birkaç slow şarkıdan sonra artık hareketli şarkılar çalmaya başladı. Eren ve Kerem masaya döndüğünde Ece ile ikimiz kalmıştık. Böyle sadıklar eşliğinde dans etmeyi zaten çok seviyorduk. Bir de bu mezuniyet olunca başlasın eğlence..

NOTHING [texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin