Jungkook'dan:
Ne yapmalıyım? Ne etmeliyim? Ne?
Tae: Jungkook. Ne. Yapıyor. SunDedi meyve suyundan birer birer yudum ala ala. Nemi yapıyordum? Okuldan hemen sonra bizim ormandaki evimize geldim. Ve şimdi salonun ortasında, volta atıyordum. Niye mi? Jimin hyung'a y/n'ye olan hislerimi ona nasıl tabir edeceğimi.
Ben: Hiiiç.
Tae: Eski haline geri dönmeni sevindim.
Ben: Hıh?
Tae: Hiç haline baktın mı? Y/n'yi görmeden önce?Ciddi imasını tıkındı ve tek kaşını kaldırdı.
Ben: Şşeyy...
Haklıydı. O zamanlar ben, ben değildim. Sanki biri benim bedenime girmiş, ve beni ben değil de o yönetiyordu. Ama şimdi? Şimdi görseniz o günkü halimle bu günkü halimin arasında, dağlar kadar fark var. Duygularım, hareketlerim, davranışlarım ve düşüncelerim...Ben bumuydum cidden?
Tae: Çok değişmiştin. Bazen derdim, nerde bizim Jungkook? Mutluluğu yüzünde eksik olmayan, enerjik dolu hiç yerinde durmak bilmeyen, ne kadar kızarsak da bizimle illede uğraşan ve...ve...
Diyerek bardağı masaya koydu ve koltuktan kalkıp yanıma geldi.
Tae: Ve bizden uzak duramayan Jungkook. Nerdeydin sen?
Ben: Farkındayım çok değiştim. Hemde çok...Ne diyeceğimi ya da ne yapacağımı bilemiyordum. Takılı kalmıştım, ben sadece benim üzüldüğümü zannederken. Çevreme hiç bakamamıştım.
FlashBack:
Ben: Lanet olsun! Bir iş bir kerede istediğim gibi olsun!Sekreterim önümde eğildi. Onlardan tek istediğim proje hazırlamaları, bunuda beceremiyorlarsa ne diye çalışıyor bunlar merak ediyorum!
Sekreter: Efendim çok-
Ben: Çık dışarı!Dediğim gibi eğildi ve tekrar kendini düzelterek gitti. Aradan belirli bir süre sonra hyunglarım gelmişti.
Jn: Ooo Jungkook bey.
Dedi alay geçercesine ona sadece umursamaz bakışlarımı attım, bakışlarım bu sefer Jimin hyunga döndü. Onun da -nerdeyse- benden farkı yoktu, onun gözleride beni bulunca. Bütün soğukluğunu estirdi. Normaldi.
Ben: Oturun.
Dedim ofisimin koltuklarını göstererek. Oturdukları an bende, babamın ofis içinde en değerli deri koltuğuna oturdum.
Tae: Eee Jungkook işler nasıl?
Ben: Sayılır.
Nj: İyi o zaman. Peki bugün boşmusun?
Ben: Hayır.
Sg: Hıh. Sen ne zaman boş oldun ki.Dedi suga hyung alayla. Ve arkasına yaslanarak, bana kızgınlık ve üzüntü karışımı bakışlarını yolladı. Bu bakışlara alışıktım, hiç farkındalık yoktu. Umrumda değil.
Jh: Jungkook. Bu işlere son versen, biraz birlikte takılsak hah?
Ben: Hayır dedim.Sesim sert çıkmıştı. 1 kelimeyi ikinci defa tekrarlamayı sevmiyorum, benim başta söylediğim sonda da geçerlidir. Ama anlamıyorlarsa, bu asla benim sorunum değildir.
Akşam vakti:
Jimin'den:
Jk: Nedeğğn kiğğmse beğni anlamıyor hah!Jungkook'un bir anda ormandaki evimize elinde alkol şişesiyle sarsak sarsak girmesiyle herkezin bakışı oraya döndü. Şaşırmadım, bu normaldi.
Jk: Özlüyorum Lan öZlüyorum!
Nj: Jungkook sen...
Jk: Ahaha ne? Beğn ne?Ben herzamanki halimi koruyordum. Sessizdim, gerektiğinde konuşurum onun dışında sessizim. Şöyle bir Jungkook'a bakıyordum da, o y/n'yi bu kadar seviyormuydu? Bence hayır. Ama diğer yandan fazla değişti, benim gibi. Tert etmiyeceğim, ne zamansa o zaman gelirse. İşte o zaman herşey yeni başlıyacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jeon Jungkook/Kurtalar ve Vampirler Diyarı
WerewolfGenç kız artık bıkmıştı karmaşık hayatından, yaşamından ve kendisinden...Geçmişindeki sırlar perdesi teker teker aralanıyordu, gizlilikler açağa vuruluyordu artık. Geleceğinde büyük karmaşık bekliyordu onu. "Bu yük...Fazla" dedi kendine bedeni her n...