1.9

1.6K 134 61
                                    

Kahvaltı faslımız bittiğinde ikimizde hızlı hareketlerle sofrayı kaldırdık ve oturma odasına geçerek neler yapabileceğimizi düşünmeye başladık. Saat öğlen iki buçuğu geçiyordu ve iki saat sonra gitmek zorunda kalacaktı. O yüzden birlikte vakit geçirmek adına yapacak birşeyler düşünüyorduk.

Henüz annem de arayıp babamın durumu ile ilgili bir haber vermemişti  ve bu yüzden de biraz moodum düşüktü malesef.

"Kahve içer miyiz?" diye bir soru yönelttim..

Rüzgar ilk başta düşünür gibi yapsa da sonradan bir karara varmış olmalı ki tebessüm etti ve, "Olur," dedi. Kararını aldıktan sonra ayakalanarak mutfağa geçtim yeniden ve ketıla suyu koyarak fincanlara nescafeyi aktardım.

Suyun kaynamasını beklerken tezgahın üstündeki telefonumun melodisi ile adeta oraya ışınlanarak açtım telefonu ve kulağıma tuttum.

"Anne, babam nasıl?"

"Daha yeni hastaneye geçiyorum. Okula gitmemişsin neden?"

"Uyuyakaldım da sen nereden öğrendin anne?" dediğimde, ketıldan taşan suyun sesini duymam ile kapattım altını.

"Enes mi ne o mesaj attı. Numaramı nereden bulmuş onu da anlamış değilim," dedi bıkkın bir ses ile.

Seslice bir of çekerek, "Direk engelle, boşver onu sen," dedim ve tek elle ketıldaki suyu fincanlara aktardım.

"Öyle yaptım ama yalnız da değilmişsin. Arya şuan evde bir erkekle yalnız mısın?" dediğinde tezgaha yaslandım ve gözlerimi yumarak sabır diledim.

"Evet anne. O kişi de Rüzgar. Hale ablanın oğlu," diyerek geçiştirdim.

"Okulda olması gerekmiyor muydu, neden şuan seninle?"

Bu bir tuzak soruydu. Klasik Melek sultanın tuzak sorusu.

"Hmm... Evet okulu astı çünkü sanırım çıkıyoruz,"

Annem kısa bir sessizlikten sonra derin bir nefes çekti ve seslice bıraktığını duydum, "Tamam, sana güveniyorum. Yarın okula mutlaka git ama Arya. Şimdi hastaneye geldim, babanın durumunu öğreneyim seni ararım olur mu?" dediğinde, o görmese de kafa salladım.

"Tamam anne. Öptüm," dedim ve telefonu kapattıktan sonra Enes'e gelişi güzel bir sövdüm.

Telefonu cebime ve kahveleri bir tepsiye koyarak oturma odasına geçtim. Rüzgar ile karşılıklı oturmak yerine önümüze bir sehpa koyarak tepsiyi koydum üstüne ve ardından yanındaki yerimi aldım.

"Annem aradı. Enes malı senin burada olduğunu anneme mesaj atarak yetiştirmiş," dedim ve kahve fincanımı ellerimin arasına alarak tepkisini merak etmek için döndüm ona.

"Bu sefer iyi bir dayağı hak etti. Sen bile durduramazsın beni,"

"Rüzgar bir kavga daha etmenizi istemiyorum,"

"Hadi bana aklındaki o merak ettiğin soruları sor," diye konuyu değiştirdiğinde derin bir nefes aldım ve önüme dönerek kahvemden bir yudum aldım.

"Cidden mi? Hep şiddetle mi çözeceksiniz?"

"Laftan anlamıyor şerefsiz,"

"O laftan anlamıyor diye senin de ona mı uyman gerekiyor? Yeterince belli değil mi zaten? Seni ve beni daha da sinir etmek için yapıyor bunları. Biz neden uyuyoruz ki ona? Eğer onu umursamazsak zaten kendiliğinden susar. Yanılıyor muyum?"

Elimdeki fincanı sehpaya bırakarak döndüm ona doğru ve kaşlarımı kaldırarak onaylamasını bekledim. İlk başta bu dediğime inkar edecek olsa da durdu ve düşündüğünü belli eden bir homurtu ile dudaklarını büzdü.

RÜZGARYA | Yarı Texting    •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin