3.1

1K 98 280
                                    

Okuldan çıktığımızdan beri parmağımda takılı duran yüzüğüme bakıyor ve içimdeki taze heyecanla birlikte gülümseyerek, Rüzgar'a bakıyordum.

"Zevkine hayranım,"

Bir yandan yürürken baktığım Rüzgar'a ettiğim iltifat ile birlikte yüzündeki gülümsemesi daha da yayıldı ve diğer bir hayranı olduğum gamzesini çıkarttı ortaya.

"Senin zevkin," derken anlamadığım için kaşlarımı çattım.

"İlk yanıma oturduğunda çizdiğin ve atmak istediğin lotus çiçeği," diyerek alnıma işaret parmağıyla hafifçe vurdu.

"Yaaa..." aklıma gelen o gün ile birlikte çıkardığım ses yüzünden gülmeye başladı.

Bende ona eşlik ederek gülerken aklıma gelen o gün ile birlikte ısırdım dudaklarımı. Zaman su gibi akıp gitmişti ve biz ruh hastası bir Enes'e rağmen bir dönemin sonuna doğru gelmek üzereydik.

Gelmek üzereydik ve evlilik yoluna kadar ilerlemiştik.

Oturduğum sitenin önünde durduğumuzda, Rüzgar'ın karşısına geçerek iki elimi da omuzlarına koydum ve ona bakmam gerekirken yine yüzüğümün dikkatimi çekmesi ile yüzüğüme bakmıştım.

"Ben buradayım?" diyerek Rüzgar, çenemden tuttu ve yüzümü kendine yüzüne çevirdi.

"Doğru..." diyerek kıkırdadım.

"Birşey diyecektin sanki?" dedi ve çenemi tutan eli sayesinde yüzümü daha da yüzüne kaldırdı.

"Diyeceğimi unuttum..." diyerek, utançla alt dudağımı ısırdım. Çünkü birşey demeyecektim.

Rüzgar'ın sabahkinden daha sakin bakan gözleri yüzümde dolandığında, "Dudağını ısırma artık," dedi.

"Neden?"

"Kanıyor ve ben kanın tadını çok severim,"

"Iy, ben hiç sevme-"

Şaşkınlıkla irileşen gözlerimle onun kapalı gözlerine bakıyor ve dudağımın kanayan noktasında dolanan dili yüzünden daha da alevleniyordu yanaklarım. Dudaklarımın üzerine minik bir buse armağan ettikten sonra benden ayrıldığında, halen üzerimden atamadığım şaşkınlığım ile bana sırıtarak bakan Rüzgar'a bakıyordum.

"Sen vampir falan mısın?" diyerek, artık kanamayan dudağımda dolandırdım dilimi.

Rüzgar'ın gülüşü yüzüne daha çok yayılırken, "Sivri sineğim desem?" diyerek kaşlarını kaldırdı ve tepkimi bekledi merakla.

"Yok bence sülüksün," dediğimde yüzündeki gülümseme silinmiş ve yerini tiksindiğine dair bir ifade almıştı.

"Allah belanı vermesin. Gele gele aklına bu mu geldi,"

"Ne ama onlarda kan emici," dedim ve onun bu ifadesine gülmeye başladım.

"Neyse artık dudağını ısırıp kanatmazsın,"

"Bu yıllardır bırakamadığım bir akışkanlık," diyerek kendimi savunduğumda, gözlerini kıstı ve yüzümü yeniden yüzüne kaldırarak yaklaştırdı.

"O zaman bende dudağını her kanattığında, seni öpmeyi bırakamayacağım bir alışkanlık haline getiririm,"

"Hayda... Yine düştük iyi mi?"

"Evet bugün ki kızlar da bana az düşmedi," diyerek göz kırptı.

"Şimdi o bok yiyenler ne alaka?"

"Ne, bok yiyenler mi?" diyerek gülmeye başladı.

"Gülme, ben burda gülüyor muyum?"

"Gül o zaman," dedi ve gülmeye devam etti.

RÜZGARYA | Yarı Texting    •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin