12. B Ö L Ü M

35.8K 1.6K 548
                                    


yorum,
hiç değilse yıldızlarınızı esirgemeyin..🌟

12. B Ö L Ü M
————

"Siz şimdi harbi harbi Cihangir'le..." Abim sanki atomu parçaladığımı iddia etmişim gibi, bizi kabul etmekte zorlanıyordu. Sanki ikimizi yanyana hayal ediyormuş gibi bir noktaya daldı, ardından iğrentiyle kafasını salladı.

"Tövbe tövbe! Abi ya, ne biçim hareketler bunlar? Ben seni Leyla'nın yanındaki vıcık vıcık hallerine bir şey diyor muyum?" Leyla dememle hemen ifadesini topladı ve burun kıvırdı.

"Tabii, anlıyorum yani... Gönül bu ota da konar, bo-" Koluna bir tane geçirdim. "Düzgün konuş! Söylerim seni Cihangir'e," dedim sinirle. Kaşları çatık vurduğum yeri sıvazladı. "Hem olsa olsa, Leyla'ya yakışırdı bu söz. Senin için," dedim ve yanından kalktım.

"Dümdüz Cihangir deyince çok tuhaf lan... Elin de ne ağırmış lan senin!" diye hayıflandı. "Gitme, dur. Şuna bir bak lütfen," dedi elindeki kağıdı bana uzatarak. "Leyla senin kankan, sen bilirsin onun nelere düşeceğini." Elime kağıt kalemi tutuşturdu ve yazdığı akrostişi okudum:

L seviyorum ama kimi
E en tatlı birisini
Y nasıl anlatsam sana
L ilk harflere baksana
A aa sen!

"Abi..." dedim dehşetle bakarak. Sonra kahkahamı patlattım. Karnıma gülmekten ağrılar girerken abim kızgın bir boğa gibi tepemde dikiliyordu. "Abi sen olayı yanlış anlamışsın!" dedim en sonunda.

Önümdeki kağıdı hışımla çekti, "Mis gibi akrostiş işte be!" dedi. Yeni bir şeyler yazmaya çalıştı. Ben ara ara gülerken o en sonunda kağıdı yeniden önüme koydu. "Şimdi nasıl olmuş peki?"

L eydim, ben Lord
E vlenelim, alırım lüks bir Ford

Yazdıklarını okumadım sonuna kadar. Gülmekten karnıma ağrılar girmişti artık. Elimi omuzuna attım ve ciddi bir bakış attım. "Vazgeç bu sevdadan abi," dedim ve bu şiir katliamına bir son vermek adına gülerek odasından çıktım.

Millet deliye ben akıllıya hasrettim.

Yarın Kağan abi Eslem ablaya sürpriz evlenme teklifi edecekti. Abim de fırsattan istifade Leyla'yı düşürme peşindeydi. Tabii, bu gidişle kızı kaçıracaktı ama neyse. Yarın hep birlikte sürekli gittiğimiz sahil kenarını süsleyecek ve ortam hazırlayacaktık.

Aradan geçen birkaç saatin içinde, annem beni her görüşünde abuk subuk sırıtmalar ve imalarıyla resmen rahatsız etti. Babam, her zamanın aksine fazlaca bana baktı ve ben fark edince de iç geçirerek yeniden televizyona döndü.

Sanki o da biliyor gibiydi, ama bu şu an kesinlikle ama kesinlikle istemediğim bir şeydi. İçimden iş ile alakalı olmasını diledim.

Herkesin odasına, uyumaya çekildiğinin üzerinden yaklaşık bir saat geçmişti ama beni bir türlü uyku tutmuyordu. Üstelik onun gelmesini bekliyordum, geleceğini söylemişti. Saate baktığımda gece yarısına birkaç dakika vardı. Gece lambam odama loş bir ışık saçarken camdan ılık rüzgar eşliğinde, yıldızları seyrediyorum.

O kadar güzellerdi ki. Boynum ağrımasa saatlerce izleyebilirdim onları...

"Gökten yıldız düşmüş..." Sesi kulaklarımı doldurdu. Gülümseyerek kafamı ona çevirdim. Birkaç adım ötemde, kafasını kaldırmış öylece dikiliyordu. Ellerini ceplerine koymuş, dişlerini gösteren bir gülüşle beni seyrediyordu. Ne zaman gelmişti ki?

"O kadar da güzel ki..." dedi tam cama yaklaşarak. Hani gözlerinin içi gülüyor derler ya... Aynen öyleydi. Asıl gökyüzü; o ve onun gökten düşen yıldız gözleriydi. Ben sadece o yıldızların içinde bir yansıma gibiydim.

Yıldızlar ŞahidimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin