Bölüm 6 - İlk Dokunuş

48.3K 379 27
                                    

Bana "küçüğüm" demişti. Çok hoşuma gitmişti nedense. Beni kollarına aldığında artık pes etmiştim. Halim yoktu, o tutmasa ben bu merdivenlerden yuvarlanırdım herhalde. Beni yukarıya çıkarttıktan sonra, elindeki anahtarla kapıyı açtı. Kapı kilitliydi. Sahra gene evde yoktu tabii. Arkadan kapıyı kapattı Mert. Birden "Odan hangisi?" dedi. Bende ona şirin bir ifade takınıp, "soldan ilk kapı" dedim. Benim suratıma ardından dudaklarıma bakıp gülümsedi ve odama doğru yürüdü, kapıyı açtı. Beni yatağa doğru getirdi hafifçe eğildi, ve beni sanki kırılabilecek bir vazoymuşçasına yatağa bıraktı. Ellerinin tuttuğu yerler karıncalanmıştı. Neden böyle hissediyordum? Elleri ayaklarıma dokunduğunda elektrik çarpmışa döndüm bir refleksle ayaklarımı "hih!" diye vızıldayıp çektim, yatakta doğruldum. Mert bana şaşırmışçasına bakıyordu. Gülümsedi "bir problem mi oldu?" dedi. Ben de "hayır... sadece... Teşekkürler." diyebildim. Demin bana aşağıda söylediklerine karşı verdiğim tepki saçmaydı. Belki de sadece kafamda kurmuştum o kadını. Bir ilişkileri yoktu. Neden bu kadar güveniyordum Mert'e?

"Ne için teşekkür ediyorsun sen bakayım?" dedi bana gülümseyerek. Gülümsemesine karşılık verdiğimde buna şaşırdı. "Bana yardım ettiğin için, ancak Cenk'e davranışın çok yanlıştı bunu unutma. Yarın konuşman gerekecek..." dedim yüzümü aşağıya çekerek. Suratına bakamıyordum nedense, o kadar tatlıydı ki! "Yarın benim silüetimi bile hatırlayamayacak kadar içmişti, sen endişelenme, küçüğüm" dedi bana bakarak. Yatağa hemen yanıma oturdu. Ben yatakta yatıyor ama dik pozisyonda oturuyordum. O ise yanıma oturmuştu. Bana yavaşça yaklaştı oturduktan sonra. Ellerini yanağıma koydu yavaşça kendine bakmam için çenemden destekle kaldırdı başımı. "Gözlerime bak, neden bakmıyorsun?" dedi endişe ile. "ben, bilmiyorum. Benimle bu kadar ilgilenmen. Kafam buna basmıyor" dedim açık bir şekilde. Şaşırmadı, sanki biliyordu bunu diyeceğimi. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Kalbim çarpıyordu. Aramızda mesafe kalmadığında alnını alnıma dayadı. "Sen bir anda benim her şeyim oldun, ama haberin yok." dedi gülümseyerek. "Sana inanmalı mıyım?" dedim heycanlı bir şekilde. "İnandıracağım, sana söz veriyorum" dedi. O an da alnını alnımdan çekti, ve dudağını dudağıma yöneltti, yavaşça değdirecekken bir anda geri çekildim, heycanla konuşmaya başladım, "ben, şey.... Ben duş almalıyım, çok çok şeyim. Kirli yani yıkanmam gerek. Kendime gelmem için." dedim yataktan çabucak kalkarken, neye uğrayacağını şaşırmıştı. Oda yataktan kalktı ve "peki, yardım etmemi ister misin?" dedi bana normal bir ifade ile. "ah, tabii ki hayır... ben kendim hallederim. Beni bıraktığın için sağ ol" deyip kapıya yöneldim. "Sen ne yapıyorsun" dedi beni izlerken. "seni geçireceğim" dedim şaşırarak. Gitmiyor muydu?

"Hayır, sen uykuna dalana kadar burda olacağım. Sen duşunu al ben salondayım, seni bu halde bırakamam, üzgünüm" LANET OLSUN, bu kadar düşünceli olmak zorunda mıydı? "Peki tamam hemen gelirim" dedim ve hızlıca banyoya koştum kapıyı kapattım.

Üstümdekiler çıkartıp sıcak suyu açıp duşa girdim 10 dakika sonra çıktım. Bornozumu odamda unutmuştum! Lanet olsun. Neyseki bir havlu buldum. Çok küçük bir havluydu ama işime yarardı. Dzimin iki karış üstüne denk geliyordu. Hemen odaya geçmeliydim. Kapıyı açacakken bir anda kötü hissettim ve arkaya savrulmamak için lavabo masasına tutunmaya çalışırken bir kaç şey yere düştü baya bir sesle. Ben düşmemiştim. Bir anda kapıyı Mert tıklattı. "DEFNE? İYİ MİSİN" Başım hala dönüyordu. Kendime gelmeye çalışırken cevap vermeyi unuttum ve 5-6 saniye içinde kapı yavaşça açıldı Mert içeri girdi. "Geliyorum" dedi.

Ben o sırada kendime gelebildim. "Ben... iyiyim. Sadece..." deken Mert bana kızgınlıkla baktı ve sözümü kesti "Sana yardım etmem gerektiğini söylemiştim" dedi ve yanıma gelip beni belimden kavradı. Bu halde bana dokunması içimi titretiyordu. Neden bilmiyordum. Beni odama doğru götürdü. Odaya girince ben onu bırakmak istedim ancak beni sıkıca tutuyordu. Ona baktığımda bana gözlerini açmış baktığını gördüm. "Ne oldu?" dedim anlamayarak. "İyi olduğuna emin misin?" dedi endişelice. "Evet..." dedim gülümsedim. Kolundan yavaşça çıktım bu sefer izin verdi. Yatağa oturdum. Ona baktım. Bana bakmaya devam ediyordu. Neden öyle bakıyordu. Bir süre sonra bana yaklaşmaya başladı. "Mert, giyinmem gerek" dedim o bana yaklaşırken. Yatakta oturur pozisyondayken o benim önüme geldi dizlerinin üstüne çöktü benimle aynı seviyedeydi. Çok yakında ve sadece bana bakıyordu. "Defne." dedi bana ama bu sefer farklı bir tonlama vardı sözlerinde, farklıydı. Şaşırdım. eden bu kadar yakınıma geldi? İki elini yatağın iki yanına koyrdu beni kafeslermişçesine. "Biliyorum vakti değil, belki de yanlış ama..." dedi. Yüzünü benim yüzüme yaklaştırdı. Nefes alışını yüzümde hissediyordum. Aman tanrım. Ne yapıyordu?! Hele ki ben bu haldeyken!

Gözlerini dudaklarıma dikmişçesine daha da yaklaştırdı yzünü yüzüme. Bir şey yapamazdım, kitlenmiştim. Dudaklarını benim dudaklarıma yönlendirdi. Ta ki aramızda 10 mm kalana kadar. Sonra durdu. Nefes aldı. "Sana karşı kendimi tutamıyorum" diye fısıldadı bana. Ben onun ne dediğini kavramaya çalışırken dudaklarını dudaklarıma geçirdi bir anda. Sımsıcacıktı. Yavaşça dudaklarımın tadına bakıyordu sanki. Aman tanrım Mert beni öpüyordu! Bir an sonra kendimi tutamayıp ona karşılık verdim. O daha da hızlandı. Ona karşılık verdiğimi hissedince daha da güvenle dudaklarını dudaklarıma hapsetti. Bir süre sonra ellerini belime dolayarak beni yatırmaya başladı. Çok güzel hissediyordum. Ne istiyorsa yapmasına izin veriyordum. Onun kuklası gibiydim şu an. O elini belime sıkıcı atıp beni yatağa yatırmaya başlamasıyla, ben de kollarımı onun boynuna doladım. Bununla beraber o dudaklarımı daha da hışımla öpmeye başladı. Bende ona o şekilde karşılık vermeye başladım. Üstümdeki havlu biraz aşağıya kaymış ve gögüslerim tam gözükmese de bir yere kadar görünüyordu. Mert benim üstüme çıktığında, backlarımı iki yana açtım istemedende olsa. Mert daha da hızlnmıştı bana karşı o anda kasık tarafımda bir yumruk hissettim. Sert bir şey. O an fark ettiğimde daha da tahrik olmuştum. Aleti sertleşmişti. Ve ben bunu hissediyordum.Ancak bri an ne kadar hazır olduğumu bilemedim. Dudaklarımı araladım ancak o öpmek istiyordu. Ben dudaklarımı yavaça çektim ve alnımı onun alnına dayadım, ikimizde nefes nefeseydik. Gözleriyle bana baktığında ne kadar siyahlaşmış olduklarını gördüm. Tutkudan yanıyorlardı. Bana endişe içinde bakıp ilk sessizliği bozan o oldu "Canını yakmadım öyle değil mi?" dedi endişeliydi bana bakışı. Gülümsedim ve dudağına kısa minik bir öpücük koydum "Hayır, tabii kid hayır." dedim o sırada rahatlamıştı. "Sanırım ben..." diye başlarken elini dudaklarıma koydu. Sonra dudaklarını dudaklarıma hapsedip 10 saniye boyunca öptü. Sonra ellerini yanağına koydu ve bana baktı "Sen kendini buna hazır hissetmediğin sürece, senin istemediğin hiç bir şey yapmam, bunu biliyorsun değil mi?" dedi gülümseyerek dudaklarıma bakıyordu. Şaşırdım bir an. Beni nasıl anlamıştı? Utangaç bir şekilde ona gülümsedim. "Ben senin olmak istiyorum ancak..." derken sözümü kesti. "Biliyorum küçüğüm, biliyorum. Ben seni hep beklerim. Bekleyeceğim de. Bunu unutma." dedi. Beni bir kez daha öptü ve yavaşça üstümden kalktı. O sırada bende üstümü düzelterek doğruldum.

Kalktıktan sonra bana "Üstünü değiştirebilicek misin?" dedi bana. Onu onayladım "elbette, çocuk değilim " dedim gülerek. Gülümsedi bana. "O zaman seni içerde bekliyor olacağım. Acele etme" dedi. Gülümsedim ona ve odadan çıktı kapıyyı kapatıp. Ellerimi kalbime koyduğumda ne kadar hızlı ve sesli çarptıklarını yeni anlamıştım. AMAN TANRIM. Mert'e karşı ne kadar güçlü hissediyordum. Deminki yakınlaşmada ne kadar heycanlandığımı hatırlamak istemiyorum. Onu istiyordum ancak buna hazır mıyım bilmiyordum. Çok anlayışlıydı bana söylediği sözlerle... Neyse hemen üstüme bir şeyler geçirdim. Ve salona doğru yol aldım. Aklıma hep kezban kızların sorduğu bir soru gelmişti;

Biz şimdi neydik onunla?

Yasak TutkularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin