BÖLÜM 18

6.6K 80 18
                                    

"Sidal Arıyor..." Mert'in telefonunda gördüğüm isimle gözlerimin kararması bir oldu, içimden bir canavar çıkacaktı. Eski günlerdeki gibi kendime hakim olamayacaktım. Kendimi kontrol etmeye çalışırken, Mert konuştu. "Defne, onunla herhangi bir alakam yok." derken elini yüzüme doğru uzattı.

"Kes sesini." dedim. Sinirden gözlerim görmüyordu, ellerim titriyordu. Mert endişeli ve bir o kadar da yutkunarak, "Yapma, ben yalnış bir şey yapmam sana asla." dedi. Gözleri bana bakıyordu. Doğrudan, delici şekilde.

"Sus-" kapıyı gösterdim, "Git" dedim. Anlamsız bir suratla bana baktı, "Hayır hiç bir yere gitmiyorum. Ben seninleyim ve seni asla bırakmayacağım. Bunu anla" derken gösleriyle bana bakıyordu, bense gözlerimi devirip güldüm. "Sana yavşayan bir or*spuyu hala hayatında tutabildiğine göre baya sadıksın!" dediğimde, Mert vurulmuşa döndü. "Demek sadık olmadığımı düşünüyorsun öyle mi?" derken gözleri artık bana bakmıyordu. Ayağa kalktı. Ona bakmayarak devam ettim, "Defol. Kiminle mutluysan ona git, ben yokum. Uğraşamam bunlarla." derken içim sızlıyordu ama bunu kabul edemezdim. Ellerim hala titriyordu, ne demek ya? Ne demek o kızı hala hayatında tutuyor? Bu düşüncelerimden kurtulmaya çalışırken, onun sesi kulaklarımda yankılandı, "Ben seninle mutluyum, başka kimse ile değil. Eğer bundan bir gram şüphe ediyorsan giderim zaten" dediğinde ciddileşmişti. Şaşırmıştım, nasıl bu kadar üste çıkabiliyordu?!?!

Hemen püskürttüm olayı ve başladım dökmeye ağzımdakileri "O gece o kadın sana mıç mıç yavşarken bir bok yapmamıştın. Yapman gerekirken dahi yapmamıştın. Şimdi gelmiş ben masumum rolü oynuyorsun. Ne ala memleket!" derken sinirden beynim yanıyordu, ben de ayağa kalkmıştım, gözlerine bakarak alev püskürüyordum. Gülümsedi, "Bana bunu başkasıyla öpüşen birisi mi söylüyor? " dediğinde ona inanamayarak baktım, "Sen ne demek istiyorsun! Benim bir hatam yotu anladın mı yoktu! Her şey bir anda oldu sana yüz kere anlattım bunu!" derken nefes nefese kalmıştım, sinirden saçlarımı yolacaktım. Bana çok soğuk bir tavırla bakıyordu. "Konuşmayalım daha fazla GİT!" derken bağırdım. Sessizce bana bakıyordu ayakta sadece. Bir şey söylemiyordu.

Arkasını aniden döndü ve kapıyı açıp bana bakmadan "Bu burada bitmedi, konuşacağız. Yakın zamanda." dedi ve soğukkanlılıkla kapıyı kapatıp gitti.

Sinirli tüm yastıkları bir yerlere fırlattım. LANET OLSUN LANET! Yapmadığım bir şeyden suçlanmak adil değildi.Hiç değildi.

Kapı tekrar açıldığında içimde yeşeren umutla karşımda mert'i göreceğim sandım ancak Sahra gelmişti. Neden Mert'i istemiştim ki! Kendini beğenmiş adam! hah. ona mı kaldık!

Sahra dehşetle bana baktı, sonra etrafa yastıklarla her yeri dağıtmıştım. "Kızım sen burda üçüncü dünya savaşı mı çıkarttın ne yaptın noldu? Mert Hoca- yani Mert'te konuşmadan yüzüme bakmadan çıktı gitti. Noluyor ?" dediğinde, "S*ktir et." dedim ve Sahra'nın suratında ki şaşkınlığı görmemle odama geçip kapıyı çarptım.


MERT'İN GÖZÜNDEN;

Defneler'in kapısını kapattığımda nefesimi sanki yılllarca tutmuşcasına bıraktım. Kalbim sızlıyordu. Ona hiç bir şey anlatmama izin vermeden bu şekilde çıkışmasına deli oluyordum. Cenk, o piçi bir bulsam yer yerinden oynayacaktı. Defne'ye nasıl dokunabilmişti, onun dudaklarına nasıl... Lanet olsun. Sıçtığımın Sidal'i yüzünden düştüğümüz durumlara bak... Mert, kendine gel. O kadın sana emanet olabilir ve yaptığı her şeyi görmezden geldin şu ana kadar ama Defne haklı. Çok ileri gitmişti. Görüşmeme kararı almam zor olmuştu ama bu şekilde devam etmezdi.

En yakın arakadaşımın bana emanetiydi, Suray'ımın emanetiydi. Motoruyla deli gibi hız yaptığı için ölen Suray'ımın... Kız kardeşiydi hep bana takık olmuştu. Ama hiç bir zaman umursamamıştım. Yaptığı hareketler ne beni etkilemişti ne de umrumda olmuştu. He diyip geçerdim ama Defne haYatıma girdikten sonra böyle olmuyordu. Onunla konuşup hayatımdan çıkartmak zorunda kalmıştım, Suray.. Üzgünüm emanetine bakamayacağım için.

Yasak TutkularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin