bölüm altı part 1,
lacivertT
avanımla bakışırken odaya annem girdi.
"Aksel, üzülme bu kadar. Sana yeni bir bisiklet alabiliriz. Bunu biliyorsun, hadi kalk ve yemeğe gel. Ve kesinlikle inkar istemiyorum!"
Annem sertçe kapıyı kapattı ve odamda tekrar yalnız kaldım.
Üzülüyorum, üzülüyorum.Bunu hakkediyorum. Bisikletim benim için özeldi.
Çok iyi hatırlıyorum, yıl 2009. Annem ile birlikte.. Teyzemin yazlığına gitmiştik. Kendimi çok yalnız hissediyordum. Teyzem ise buradaki insanların sıcak ve kimseye önyargılı olmadıklarını söylemişti. Bense dışarıda dolaşma kararı almıştım. Yalnız başına bankta oturan bir oğlan çocuğu görmüştüm.
Onunla tanışmak istemiştim. Ama çok utanmıştım. Çocukla aramızda beş adım kalana dek yaklaşmıştım. Beni daha yeni farketmişti. Bu biraz beni kızdırmıştı.
Tam onun önünde durduğumda, yanaklarının kızarık olduğunu görmüştüm. Bende utançla kafamı sola çevirdim. Biraz süre sonra bana baktığını farkettim ve bankta bana yer açığını gördüm.
Sallana sallana yanına oturduğumda denize doğru tebessüm ettiğini gördüm.
"Adın neydi?" dedi sorar gözlerle.
"Aksel. Ya seninki?" kafasını salladı ve bir şeyler karalamaya başladı. Biraz üzülmüştüm beni takmadığı için.
"Beyaz." gözlerimi kırpıştırıp, şapkasını çıkardığını gördüm. Siyah saçlarını gözümün önünde çekiştirdi, tutam tutam eline gelen saçlarına baktı.
Sanırım.O hastaydı ve tedavi görüyordu..
"Benimle arkadaş olmakta hâlâ ısrarcı mısın?" kahverengi sıradan gözleriyle bana alaycı bir tavırla bakıyordu.
"Hayır hatta koşarak buradan uzaklaşacağım." dediğimde göz devirdim. Bana, tuhaf anlamdıramadığım bir bakış attı. Gözlerim çizim yaptığı defterine kaydı. Manzarayı çiziyordu. Sıradan bir manzaraydı. Deniz manzarası.
"Cidden mi.. Madem resim çizecek kadar yeteneklisin, neden hayal gücünü kağıda dökmüyorsun?"
Bana dik dik bakmaya başladı. Çizimiyle bakıştı. Kalemlerini çıkarıp resimi yeniden çizmeye başladı. Bazı yerlerde değişiklik yaptı sanırsam, imzasını atıp bana verdi.
"Beyaz, ama aynı çizim bu.."
Biliyorum dercesine kafasını salladı. Çizime tekrardan göz gezdirdi. Bu sefer gözlerinde onur vardı, gurur vardı.
"Bazen, insan erişilmesi kolay hayaller kurmak istiyor. Yeter ki gerçekleşsin. Benim hayalimde burada ki gibi bir yerde yaşamaktı. Denizin kenarında,sıcak güneşli bir havada karım ve çocuklarımla eğlenmekti.."
Nefesi kesildi. Sustu. Sustuk. Ağladı. Sustum. Hayatımda ilk defa bu kadar kırgın hissetmiştim;hayata. O gerçekten yaşamayı hakkediyordu.
" Aksel.. Ama artık çok geç. Ne kadar sıradan bir hayat istesem de.. Ölüyorum. O kadar ölüme yakınım ki, tanımadığım birine kendimi acındırıyorum."
Kafasını gökyüzüne çevirdi, sessizce gözyaşlarını akıttı. 12 yaşında, ergenliğe yeni girmiş bir kızdım ve insanları nasıl teselli edeceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Ama onunda teselliye ihtiyacı yoktu. O da artık inanmıştı.Ama gözlerinde, yanında oturduğumda beri bir parıltı vardı. Ufak bir umut, inanç.. Azrail onu kovalıyordu. Eğer koşarken taşa takılırsa.. Son inancı da acıyla birleşip yok olacaktı.
Elinden tuttuğum gibi teyzemin yarım yalamak tarif ettiği şehir merkezine götürdüm onu. Son paramla hediye alacaktım ona. Beni hatırlasın diye.
"Birazdan yağmur yağacak, hadi evine git. Hem nereye gidiyoruz?"
Daha da hızlandım, daha sırasında onu yormamak adına yavaşladım ve bir dükkana girdik.
Bir sürü ıvır zıvır tarzı şeyler olduğunu gördüm. Tam benlik! Şaşkınca Beyaz'a hediye aramaya başladım. Cebimden çıkardığım 20TL acıyla bana gülümsedi. O
Sıkı nit pazarlıkla bir sürü hediyelik alabilirdim!"Bana hediye alma. Hediyeyi cennete mi götüreceğim?"
"Ne kadar güzel şeyler! Hadi bunlara da kıyamazsın.. Çok tatlılar!"
Beyaz'ın her hareketini yakalamak zordu. Ama mimikleri... Bir gence göre fazla çekiciydi.
'O artık 18 yaşında!' yazılı bir kupa gördüğümde elime aldım.
"Kaç yaşındasın?
Kollarını bağlamış şaşkınca beni izliyordu.
" 17."
Sevinçle aldığım kupayla kasaya koştum.
523