Elizabeth'in ağzından
Ben abimi istemeye gelecekler diye dilerken bundan bahsetmediğime eminim.
Neymiş efendim bozulmaz yemini etmişler. Hadi ama cidden buna inanamazsınız ki. Kesin bir şeyler dönüyor. Ama dönmüyorsa ne olacaktı yani? Birbirlerini terk ederlerse babalarımız ölecekti. Buna göze alacak kadar aptal olduklarını sanmıyorum. Keşke Theo ve benim için yemin etselerdi...
Babamlar sakin olmaya çalışarak öğrencilik yıllarında bozulmaz yemini ettiklerini söylüyorlardı. Benden başka herkes inanmıştı. Ve nişan iki gün sonraydı. Çok acele ediyorlardı ama neden? Kaostan beslenmem ilk defa işe yaramıştı.
İki Gün Sonra
Çok da sade olmayan bir nişan töreni olmuştu. Günün sonunda Rita Skeeter röportaj yapmaya gelmişti. Abim ve Herm sabırla soruları cevaplıyordu.
Sonunda Granger Malikanesi'de biz ve Grangerlar kalmıştık sadece. Annem ve Bayan Granger gelinliği ve organizasyonu konuşuyordu. Babam ve Bay Granger'sa daha çok işlerden. Hermione, abim ve ben sadece oturuyorduk. Ben malikaneyi seyrediyordum. Şöminenin hemen yanında oturduğumuz için biraz sıcaklamıştım. Dikkatimi sessizlik çekti. Hadi ama konuşun biraz. Sessizliği bozmaya karar verdim. Biraz da abimden intikam almaya. Theo ve beni bir türlü rahat bırakmamıştı çünkü.
"Ee yeğenlerimin adını düşündünüz mü?" diye sordum sesli bir şekilde. Hermione utanmıştı. Draco utandığını belli etmemeye çalışıyordu. Herkes bana bakıyordu. Hadi ama miş gibi soru. Hermione beklemediğim bir şekilde cevap verdi. Genelde sessiz olmayı tercih eden biriydi.
"Sence de biraz erken değil mi Betty?" diye sordu. Mırıldanmayla karışık onayladım. "Ben oğlumun adını Scorpius koyarım." dedi Draco pis pis sırıtarak. Kaç gündür benden başka kimseye pislik yapmamıştı. Şimdiye kadar. Hermione öksürdü. Draco iyice sırıtmaya başladı.
Babam sinirlendi. "Okul yarın açılıyor, ne düşünüyorsunuz?" dedi babam. Aşk olsun baba, yapılır mı bana bu? Biraz daha sessiz kalsaydın ya.
Açtığım güzelim konu hemen kapanmıştı. Konu gelecekteki hedeflere gelmişti. Ve işte abim güzel bir pot kırdı. Canım benim hemen pislik yap. Seviyorum seni abim.
Annem Hermione'nin kariyer konusundaki hayallerini büyük bir hayranlıkla dinlerken Draco konuştu hemen. "Scorpius'a kim bakacak?" dedi tek kaşını kaldırarak. Bi dakika, bu salak pislik yapmak için değil bilakis cidden merak ettiği için sormuştu bunu. Şimdi belli oldu benim neden bu kadar zeki olduğum. Ailedeki tüm zeka abimi atlayıp bana geçmiş demek ki.
Salondaki herkes kıpkırmızı olmuştu. Ben bile. Draco anladı ne yaptığını. Yüzünün halini görünce kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum. Babam dayanamayıp "Yarın okul açılıyor, biz en iyisi kalkalım." dedi gülümseyerek.
Bugün Platin ve kırmızının ne kadar uyumlu renkler olduğunu anlamıştım. Abim sayesinde.
***
"Narcissa bu istenmeyen çocuk da değildi. Biz neyi eksik yaptık?" diye sordu babam. Ben kahkaha attım. Annem elini alnına götürdü koltuğa oturup. "Bilmiyorum ama gerçekten bir şeyler eksik." dedi hayıflanarak.
Draco "Sonuçta gelecek planlarımızı konuşuyorduk. Hem Scorpius'a bakıp hem de nasıl çalışabilir ki?" diye sordu. Tam bir gerizekalı.
Annem iç çekti. "Draco git yat yarın okulun açılıyor." dedi sitem ederek. Ben hala gülüyordum. Annem sertçe bakarak "Sen de!" dedi.
İkinci kata çıkana kadar canım çıktı. Yatağıma attım kendimi. Yerimden kalkmaya üşendiğim için büyüyle üstümü düzelttim. Malfoyların biricik kızı olduğum için büyü kullanmaya iznim vardı.
Theo'yu daha çok görebilmek için Hogwarts'a bir yıl önceden başladım. Bu sayede artık altıncı sınıftaydım. Çok havalı.
***
Sonunda perona gelmiştik. Annemler iki yıldır gelmiyordu bizimle. Çünkü artık büyümüştük. Daha doğrusu ben büyümüştüm; Draco'nun sadece vücudu büyüyor.
Trene bindik ve arkadaş grubumuzun olduğu kompartımana geçtik. Draco Hermione'nin yanına geçti. Ben de Theoaşkımın tabii ki.
"Ee Herm, Draco Malfoy'un nişanlısı olmak nasıl bir duygu?" diye sordu Pansy. Hermione "Hayatımda hiçbir değişiklik olmadığına emin olabilirsin Pans." deyip güldü Hermione. "Tabii yüzük dışında." dedi ve göz kırptı.
"Ama değişiklikler olacak tabii. Etek boyu, dekolte gibi." dedi Draco. Ben diyorum öküz bu çocuk diye kimse inanmıyor.
"Saçmalama Draco!" diye Hermione. Draco görürsün gibisinden bir bakış attı ve kolunu Herm'in omzuna atıp kendine doğru çekti. Öküz. Hermione kızarmıştı. Cidden çok utangaç bir kişiliği vardı. Ne kadar şanssızın Herm. Abimle bir ömür. Şimdiden geçmiş olsun.
***
Yolculuk sonunda bitmişti. Büyük salondaydık. Burayı gerçekten özlemiştim. Dumbledore uzun uzun boş yapıyordu. Birinci sınıflar binalarına seçildi ve sonunda ziyafet başladı.
Gözüm Gryffindor masasına doğru kaydı. Hadi canım! McLaggen Hermione'ye bakıyordu. Abim görürse kıyamet kopardı. Çocuk oldukça yakışıklı ve çekiciydi. Tam karşımızda oturuyordu ve Draco'nun bunu görmemesi için kör olması gerekiyordu. Hermione'yi uyarmalıydım.
"Herm, bir bakar mısın? Bir şey sormam lazım da." deyiverdim. Hermione başıyla onayladı ve kafasını Draco'nun arkasında bana doğru döndürdü. "Bir problem mi var Elizabeth?". "Cormac McLaggen'ın seni izlemesi dışında hayır." dedim. Hermione problemi anladı. Umarım Draco duymamıştır.
***
"Nereye bakıyor lan bu?" diye sordu Draco. Kıyamet kopmaz umarım ilk günden. Babam ona kızarsa bana da kızardı. Tabii başına bir abla lazım beyimizin.
Hermione öksürdü. "Ortak salona mi gitsek artık?" dedi. Pans anlamıştı olayı. "Aynen hem ben bu Gryffindorların yüzünü görmekten sıkıldım artık." dedi. Yapmacık bir iğrenmeyle. Herkes kabul etti ve sonunda ortak salona geçtik. Neyse ki henüz kıyamet kopmamıştı.
Biraz sohbet ettikten sonra herkes odasına çekildi. Ben ve Theo dışında. Kalbim senin orda kalman lazım biliyorsun değil mi?
Theo konuşmaya başladı. "Ee Elizabeth sevgilin falan var mı? Güzel kızsın sonuçta." dedi. Yok ama sen olacaksın Theo. Bana güzel kızsın dedi, bana! "Hayır, yok." dedim. Off keşke ben de sorsaydım. "Buna sevindim. Benim uykum geldi, iyi geceler." dedi ve gitti.
Buna sevinmişti. Sevgilim olmamasına sevinmişti. Theo benim sevgilim olmamasına sevinmişti. Bana sevinmişti. Sevinmişti bana. Theo sevgilim olmamasına sevinmişti. Ah kalbim buna dayanamıyor ama.
Yukarı, kızlar yatakhanesine çıktım. Pans ve Herm ile aynı oda da kalıyordum. İkisi de henüz uyumamıştı. Herm, Pans'e dün gece olanları anlatıyordu. Ben gelince utandı ve gülümsedi. Eskiden bu kadar utanmıyordu. Yani birkaç gün önceye kadar.
"Elizabeth, bir şey sorabilir miyim?" dedi Pansy. Onayladım. "Theodore'dan hoşlanıyorsun değil mi?" dedi gülümseyerek. Ama Pans patavatsız olsan bile bu kadarını beklemiyordum açıkçası.
"Şey, ee, yani. Biraz. Çok. Ama sakın abim duymasın lütfen." dedim. Nereden geliyor bu cesaret. "Zaten biliyorduk." dedi Herm. Yuh. O kadar belli etmiş miydim ki? "Endişe etme Draco bir şey duymaz." dedi Hermione ve yattı. Umarım duymaz Herm, umarım...
![](https://img.wattpad.com/cover/226152618-288-k603901.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Slytherin Prensesi
FanfictionOkuduğunuz tüm cringe hikayeleri unutun çünkü bu hepsinden daha cringe...