Dedikoducu

1.6K 85 36
                                        

"Abi?" diyerek uyuyup uyumadığını sordum.

Ben şimdi niye bu kadar heyecan yapıp geldim ki? Tanrım bir işim de doğru düzgün olsa? Umarım Theo'yu yumruklamaz.

"Bu saatte erkekler yatakhanesinde olma amacınız ne!?" diye tısladı. İşte şimdi sıçtık. Kısknaç bir Draco Malfoy doğal alanındayken bile bu kadar siniriyse az sonra duyacaklarıyla kesin delirecek. Affet beni abi.

"Biz çıkıyoruz." deyiverdi Theo. Salak yürek yedi kesin. Aptal öleceksin haberin yok. Diyorum ben erkek milleti gerizekalı diye ama beni dinleyen yok.

Theo gelme canım benim, gelme mal mısın? Al işte geldi ve elimi tuttu. Evet sakinim. Asla Draco sinirden kıpkırmızı değil ve asla gözleriyle asasını aramıyor.

"Draco bunu sabah konuşsak?" dedi Herm. Kadın dayanışması budur işte. Ha si... onayladı. Sabaha kadar güç toplayacak demek ki dövmek için. Umarım Harry mal mal bakmayı kesip abimi sakinleştirir. Off Off neden her şey bu kadar çabuk gelişmek zorunda?

Draco bizi odadan kovunca çıkmak zorunda kaldık. Herm'in yüzü asıldı sanki. E normaldir nişanlısı onu odadan kovdu sonuçta. Theo beni kovsa ben de bozulurdum.

Bir dakika. Herm Draco'yu sevdiğine dair hiçbir şey söylemedi ki. O zaman... Herm Draco'yu seviyor. Draco'da Herm'i. YAŞASIN! Yalan yok onların adına mutlu olmaktan çok kendi adıma mutlu oldum. Bi süre onları oyalar, tehdit falan ederim. Lazım olur bu bilgiler bana.

Yatağıma yattım ve masumca uyumaya başladım. Çok uykum vardı.

"Betty lanet olsun uyan artık! Dışarıdan biri duysa ayı uyuyor sanacak!" diye insan mı uyandırılar ya? Yazık bana. Neymiş efendim çok horluyormuşum. Hatta kükrüyotmuşum. Hah inandım bak şu an. Sabahın beşinde böyle uyanmak zorunda mıyım ben?

Bu olaydan sonra bir daha uyuyamadım. Canım sıkılınca Karagöl'e geçtim. Omzuma narince biri omzuma dokundu.

"Selam Elizabeth, iyi misin?" diye sordu Luna. Bu kızı çok seviyordum. Hem tatlı, hem garip, hem de zekiydi.

"Aslında pek değil."

"Bana anlatabilirsin. Öneri vermeyi ve dinlemeyi severim." gülümsedi. Ona güveniyordum. Olanları anlatmaya başladım. Çünkü neden olmasın?

"Bence dikkatleri başka bir şeyin üzerine çekmelisin. Böylece seninle bu kadar çok takmaz."

"Peki ya ne yapabilirim?"

"Bilmem. Sen zeki bir kızsın Elizabeth. Elbet bir çözüm bulursun. Sanırım artık kayıp ayakkabımı bulmam lazım. Görüşürüz." dedi ve gülümseyip gitti. Bu kız bu kadar garip olmak mı zorunda.

Peki ya ben ne yapacaktım? Ne halt edip abimi meşgul edebilirdim ki? Sabaha kadar ne bulablirdim? Düşündüm düşümdüm. Zaman hızlıca akıp geçti. Yani üç dakika falan.

Aklıma izlediğim bir muggle dizisi geldi. Belki de böyle bir şey yapabilirdim. Yapacaktım. Yapmalıydım.

Dizinin adı Gossip Girl. Dedikoducu Kız adlı biri tarafsız olarak dedikodu yayınlıyor. Ben de böyle bir şey yapıp dikkatlerini dağıtabilirdim. Neden bu kadar zekiyim ki? Kesinlikle mükemmel biriyim.

Saat henüz altı buçuktu. Cüppemin iç cebinden telefonumu çıkardım. Ve hemen Harry'i aradım. Abimin uykusu oldukça ağırdır. Odayı troll bassa uyanmaz. Theo üzgünüm ama sen azıcık uyanık kalacaksın üzgünüm.

Harry'den

Sabahın köründe gece hiç yaşanmamış gibi Elizabeth arıyordu. Ya cidden artık kızın canına tak etmişti ya da intihar etmek istiyordu. Yazık kıza. Henüz çok gençti.

Draco yerinden bile oynamamıştı. Theo ise kulaklıkları sayesinde hiçbir şey duymamıştı. Telefonu açtım.

"Bu saatte ne oldu Elizabeth?"

"Görünmezlik pelerinini derhal ortak salona getir ve şöminenin üzerine koy. Asla ve asla soru sorma yoksa gözlüklerini sana yediririm.!"

Oha! Tehtide bak, manyak. Cidden bu kız manyak. Şimdi anlıyorum Theo ve Draco'yu.

"Peki, tamam. Sustum. Bir yanlışım olduysa da özür dilerim. Beş dakikaya ortak salonda ol."

"Tamam aferin." deyip telefonu yüzüme kapattı. Gecenin bu saatinde görünmezlik pelerinini ne yapacak olabilir ki? Neyse kendimi kandırmaya gerek yoktu. Kız milletini henüz kendilerini bile anlayamazken ben nasıl anlayabilirdim ki?

Elizabeth'in Ağzından

Harry'den görünmezlik pelerinini alacaktım. Filch'e yakalanmadan Gryffindor Ortak Salonu'na gitmem gerekiyordu. Tabii o aptal şişko portreyi nasıl geçebilirim henüz bilmiyorum.

Harry dediğimi yapmıştı. Şöminenin üzerinden sessizce pelerini aldım ve üzerime geçirdim. Kapıdan çıktım ve en az bir Gryffindor kadar cesurca onların ortak salonunun tam önüne geçtim. Şişman hanım teyze uyuyordu.

"Selam Madam. Size nasıl yardımcı olabilirim?"diyen Neredeyse Başsız Nick sayesinde Theo'ya kavuşamadan hayalet olup Mızmız Myrtle ile dedikodu yapacaktım. Ama krizi fırsata çevirmem lazımdı. Sanırım şu anlık tek şansım bu.

"Merhaba Mösyö." dedim ve eğildim. "Tanrı aşkına yardım et ve şuraya gireyim. Yoksa ben bittim." dedim yalvararak. Ne yapsaydım yani?

"Peki ya neden bunu yapayım?"

"Çünkü gönül ferman dinlemiyor..."

"Balkabağı Suyu" dedi ve portre açıldı. "Aşk her zaman güçlü bir duygudur Madam Malfoy. Peşinden koşamaya değer." kafasınu çıkarıp taktı ve süzülerek gitti. Kesin aşık oldu bu. İyi adam da çok beyaz işte.

Doğruca kızlar yatakhanesine gittim. Uzun uğraşlar sonucu Lavender Brown adlı yürüyen dedikodu makinesini buldum.

"Şişşhhh Brown uyan. Brown. Lavender Brown derhal uyan." diye fısıldayarak bağırdım. Gözlerini açtı ve etrafa göz gezdirdi.

"Sen deli misin? Bu saatte burada ne işin var Dişi Malfoy?"

"Kes sesini ve beni dinle yoksa sana dedikodu malzemesi falan vermem ve Göt gibi ortada kalırsın." çok sert bir şekilde konuştum ki ciddiyetimi anlasın. Bu onun için cidden ağır bir tehditti. Okuldaki neredeyse bütün dedikoduları benden alıyordu çünkü.

"Ne istersen yaparım. Özür dilerim."

"Al şu bilgisayarı. Dedikodu yayımlayacaksın. Kimliğini ne olursa olsun gizli tut. Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim. Kendine bir fotoğrafçı bul ve kahvaltıdan sonra astronomi kulesine gelin beraber." kesinlikle bizim şirketlerin başına ben geçmeliyim.

"Hıhı. Nasıl istersen."

O zaman Hogwarts işi Dedikoducu Kız operasyonu başlasın.

Selam. Size Gossip Girl'den bahsetmek istedim de. Çok hoş bir dizi. Zaten hemen hemen çoğu belli oldu. Bence bir bakın. Tam karantina dizisi. Bağımlılık yapıyor.

Sizce hikaye nasıl? Gerçi çok yeni ama fikriniz benim için çok önemli.

En sevdiğiniz karakter kim? Benim Elizabeth.

Kendinize iyi bakın! Coronasız günler dilerim. Sağlıcakla kalın sevgili okuyucularım 🖤

Slytherin PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin