4.BÖLÜM

25 2 0
                                    

TOPRAK

İremle akşam yemeğini yerken bana bakıyordu.

İrem:Baba iyi misin?

Toprak:İyim prensesim.

İrem:Öyle gözükmüyor ama, ben senin yüzünü anlarım. Senin canın bir şeye sıkılmış neye sıkıldı. Diyince gülümsedim ve "bir şeyim yok kızım iyim ben, sen bu lafları nerden öğreniyorsun. Sen gittikçe değişip büyüyorsun." dedim. İrem gülüp bana öpücük yolladı ve "büyüyorum dimi, büyünce annem gibi olucam." dedi o an gözlerim dolmuştu. Ama belli etmeyip Bende öpücük yolladım.

Yemeğimize devam ederken irem, melisten bahsetmişti.

İrem:Baba, biz gerçekten melisle sana çikolatalı kek yapmıştık. Ama melisin eli kanıyordu neden?

Toprak:Biliyorum kızım. Çok güzel olmuş bir tane dilim aldım. Ellerine sağlıkta, korkma o eline vişne suyu dökmüş leke oldu.

İrem:Öylemi, o zaman tamam. Bu arada teşekkür ederim babacım. Ama bana kalmamış. Şey bi de melise verdiğim tişörtü melis neden koltuğa koydu. Diyerek bana baktı. Bende bir an elimde ki çatalı masaya koydum. Ne yani ona tişörtü veren irem miydi?

Toprak:Kızım, annenin tişörtünü sen mi verdin melise.

İrem:Evet baba. Noldu ki? Evet annem öldü ama artık o giysilerle işin olmadığı için ona verdim. Dediğinde şaşırmıştım. Ayağa kalkıp iremin yanına yöneldim ve burnunu tutup öptüm.

Toprak:Aa şuna bak sen, melise alıştın mı yoksa... dedim. İrem gülmüştü.

İrem:Yok ya sadece bugün biraz eğlendik. Şey öbür bakıcılara benzemiyor gibi ilk defa saçımı tarayan, masal okuyan biriydi ve onu sinir etti diyebilirim." dedi. Galiba irem, melise alışacak gibiydi. Diye düşünüp güldüm. Oda güldüğünde "bugün baba ve kız günu yok. O yüzden erken yatıyoruz. Hadi lavaboya, bende geliyorum" dediğim de irem kahka atarak ayağa kalktı ve merdivenlere yöneldi.
Bende ayağa kalkıp "selma abla" diye seslendim ve yukarı çıktım.

...

İremi uyutmuşken bende biraz çizim yapim diye çalışma odama geçtim.
Sandalyeye oturup üst raftan çizimlerimi aldım. Kalemlerimi de alırken bir resim düştü. Arkada "Benim güzel ailemmm." yazıyordu. Resmi öne çevirip baktım. Ben, kızım ve ölen eşim vardı.

Biz çok güzel bir aileydik fakat ailelerimiz bizim evlenmemize çok karşıydı ama biz yine pes etmeyip evlenmiştik ama eşimin ağır bir hastalığından dolayı onu kaybettik. İrem daha 1 yaşındaydı. Ne yapcağımı bilmiyordum. Kendi ailemle ve karımın ailesiyle konuşmayı kesmiştim. İrem'le sadece biz vardık Ve ben bir babaydım, Kızıma hem annelik, hemde babalık yapmaya karar verdim ve 5 yaşına kadar getirdim. Eşimin fotoğrafını öpüp "keşke gitmeseydin, küçük bebeğimiz büyüdü, 1 hafta sonra 6 yaşına giricek" diyerek gözümden yaşı sildim ve odaya "Aslanım" diye seslenen kerem girdi.
Gözyaşlarımı tekrar silip kereme baktım.

Kerem:Ağlıyor musun lan sen?

Toprak:Ne ağlaması ya biraz duygusallaştım da.

Kerem:Bu ne? Dediğinde resmi gördü. "Söyle." Diyerek bana baktı.

Toprak:Ya ben bugün irem için bakıcı tuttum da. İşe gidip eve geri döndüm ve bakıcının üstün de ölen karımın tişörtü vardı. Ya kerem, ben... ben.. alıştım sanıyorum ama her seferinde canım çok acıyor. Dediğimde kerem yanıma gelerek omzuma dokundu ve ovalayıp "tamam, üzme kendini, şimdi sen iyi değilsin ya kendine gelmen için sana bir süprizim var. hadi gel bak ne aldım. Diyince elinde ki şaraba baktım.

ALIŞIYORUM SİZEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin