Bölüm 9 - Yeni Kişi

487 60 939
                                    

      - Bölümü oylamayı unutmayın ^-^ -

Tam karşımda benim yaşlarımda bir çocuk duruyordu, saçları sarı ve gözleri griye benzer bir renkti. Karanlıkta yürüyüp ormanın ucundaki bir arabaya doğru ilerliyordu. Yüzünü pek göremesem de bu çocuk bana tanıdık geliyordu, acaba eski sınıf arkadaşlarımdan birinin büyümüş hali miydi ki? Arkasından sessizce onu takip ederken yerin parçalandığını gördüm, çatlaklardan gri ışıklar çıkıyordu. Çocuğa doğru koşarken çatlaklar kırıldı ve içine düştüm. Boşlukta aşağı düşerken her yerde çocuğun gölgesini görüyordum. 

Ayıldığımda nefes nefeseydim, hepsinin bir rüya olduğunu yeni anlıyordum, gözümdeki bandajı çıkartıp yere attım ve derin nefesler ile kendime gelmeye çalıştım. Beni gören Ajuji yanıma koşup bana sarıldı,

"İyisin!"

Yanıt veremeyecek kadar dalgındım onu ittirip ayağa kalkmaya çalıştım fakat her yerim titriyordu, dizlerimin üstüne düşüp ağlamaya başladım. Bedenim yaralarla kaplı gibi bir acı vardı. Konuşmak çok zordu. Beynimde sanki binlerce yüz vardı ve hepsi ayrı telden konuşuyordu. Ajuji yanıma eğildi, korkmuş gözüküyordu. Omuzlarımdan tutup telaşlı sesi ile sordu,

"Neler oluyor sana Pumza!"

Konuşamıyordum, elimle başımı gösterip ağlamaya devam ettim. Fakat beni anlamıyordu, sanırım anlamasını istemek de çok zordu. Bana yeniden sarıldığında sıcacık teninde huzuru hissetmeye başladım. Göz yaşlarım omzuna boşalırken ben de şu sözleri söylüyordum,

"Bir daha gitmek istemiyorum."

Gülümseyerek göz yaşlarımı sildi,

"Ben ailemizin savaşçısı sen ise reisisin, tamam mı?"

Ellerini saçıma götürdü ve üzgün gözlerle bana baktı,

"Tanrılar seni lanetlemiş."

"Ne demek istiyorsun?"

"Saçların tel tel beyazlamış, bu hiç görünmemiş bir şeydi."

"Marie Antoinette sendromu..."

"Ne?"

"Bu sendromun adı, Marie Antoinette sendromu."

"Hayır Pumza, sen baygın iken buraya rahip geldi. Tanrıların seni lanetlediğini söyledi."

"Rahip mi? Üzgünüm onlara inanmıyorum."

"Rahip ve papaz gibi ruhani liderler, toplumumuz ayakta kalsın diye varlar. Onlar bize gaipten haberler verirler ve biz bu şekilde hayatta kalırız."

"Yalan söylemediklerini nereden biliyorsun."

"Söyleselerdi hepimiz yanardık."

Başımı kaşımak için yana çevirdiğimde ateşte pişirilen eti gördüm. Buradaki çocuklardan olup olmadığını anlamak için alnıma dokundum, alnımda kan lekesi vardı.

"Birer, birer yanıyoruz aslında."

...

O günden sonra bir daha savaş alanına gitmedim, fakat burada beni kurban etmemeleri için de çok çalıştım. Çok göze batan biri olduğum için işe yaramak zorundaydım. Kiplagat ve bizden sorumlu diğer adamlar yamyamlık konusunda bizi zorlasalar da, Ajuji'nin dışarıdan getirdiği yaprak ve diğer otlar ile çocuklara farklı tatlar sunuyorum. Proteinsiz kaldığım için vücudum gün geçtikçe dayanıksızlaşıyordu. Fakat her şekilde, insan eti yemek istemediğim bir şeydi. 

Hayatımı düzene sokmaya başlamıştım bile, önceki hayatımı yavaş, yavaş unutmak bana acı verse de burada doğmuşum gibi hissetmek her şeyi daha da kolaylaştırıyordu. 

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin