Bölüm 12 - Sessiz Kral

209 32 616
                                    

Çoğu insana göre, hayaletler kurgudan ibaret. Çoğu insana göre, insanlar öldükten sonra ruhları tanrının yanına gidiyor.  Çoğu insana göre, aile sonsuza kadar korunması gereken bir bağ. 

İçimde bir hayalet besliyorum, öldükten sonra ruhum başka bir çocuğa gidecek ve yıllar oldu babam beni bulmaya gelmedi. 

Kaçırıldım, esir alındım, işkence gördüm, asker olmaya zorlanıldım, köle oldum, dışlandım. Yalnız kaldım, sadece ben ve o. Tüm bunları yazdığım günlük bulunduğunda bana inanacaklar mı? Yoksa hikaye gibi mi okuyacaklar? Hala yazmaya devam ediyorum, insanlar gördüğünde çok geç olsa da, diğerlerine yardım edebilmeleri için yazmaya da devam edeceğim. Ajuji'yi öldüremedim. Kiplagat beni durdurdu. Artık onun gözde askeri benim. Beni yanından ayırmıyor ve her savaşa sokuyor. Savaştıkça kendimi kaybetmeye devam ediyorum. 

Rüzgar günlüğü yere bıraktıktan sonra başını okşamaya başladı, afallamış haldeydi.

"Bu Maske'nin delirme evreleri."

Dolunay günlüğü alıp Rüzgar'a uzattı,

"Okumaya devam et."

Artık insan eti yemek bana zevk veriyordu, gözleri, kulakları, parmakları... Dişlerini birer birer söküp koleksiyon yapmaya bile başladım. Bir kaç gün önce yıkılmış bir kabilede, gömülmüş bir ceset buldum. Kemikleri kırık ve eksikti ama şaşırtıcı olan ağzının yapışık olmasıydı. Kiplagat'ın demesine göre bu en ağır cezalardan sadece biri. Suçlunun bedenindeki kemikleri kırdıktan sonra tüm dişlerini söküp, ağzında ne et varsa alıyorlarmış. Ardından kafasını bir kemer ile birleştirip çenesinin üstteki kemik ile kaynamasını sağlıyorlar. Tabii kemik kaynamadan adam ölüyor. Fakat onların kafataslarını süs olarak saklamayı severlermiş. Bu adamı süs yapamadan hepsi ölmüş. Nedeni bilinmiyor. 

Yaşım otuz bir ve artık buradan firar etme zamanım geldi. Babamı bulmak zorundayım. Çantamı toplayıp gece olmasını beklemeye başladım. Günlüğümü son kez okumak istiyordum, tüm çocukluğum burada geçmişti. Eskiden ne kadar duygusal olduğumu gördüm, çocukları umursadığımı, her şeyi düşündüğümü ve çektiğim acıları. Bunlar bir başkasına tekrar ve tekrar olacaktı.  Bir çocuğun tüm bunları yapmak zorunda olması hüzünlü bir durum. Ama herkesin sınavı başka. Bazıları genç yaşta ölür bazıları öldürür. 

Baykuşların sesleri ile oturduğum yerden kalktım, zamanı gelmişti. Artık o çadırda yaşamayı bırakalı 7 yıl olduğu için buradan ayrılmak daha kolay olacak. Kulübemin kapısını açıp sessiz adımlarla yola koyuldum. Kiplagat, onsuz devriyeye çıkabilmem için arazi aracının yedek anahtarını bana vermişti. Beni nereye kadar götürür bilmiyorum fakat ilerleyebileceğim kadarını ilerleyeceğim. 

Derin bir nefes ile arabayı çalıştırdığımda tam karşımda birinin gölgesini gördüm, dikkat çekmemek adına farları kapattığım için yüzünü göremiyordum.  Arabadan inip oraya doğru gittim, bu kişi Ajuji idi. Yanına yaklaşmadan fısıldadım,

"Burada ne işin var?"

"Bir yere mi gidiyorsun?"

"Git buradan Ajuji, seni öldürmek istemiyorum."

"Birlikte kaçacağımıza söz vermiştik şimdi beni ve tüm o çocukları arkada bırakıp gidecek misin?"

"Sen ve o çocuklar sikimde bile değil."

"Bunu görebiliyorum."

Yeniden arabaya bindiğimde hala yolumda duruyordu.

"Tek başına gidemezsin Pumza."

Gaza basıp arabayı üstüne sürdüğümde elini bana doğru uzattı,

"Çekil yolumdan!"

"Benim hatam!"

MaskeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin