"Hiç yardımcı olmuyorsun."
"Ortada yardımcı olabileceğim bir durum yok. Seç birini işte, sen üzerine bok giysen bile kızlar beğenir."
Bright, elindeki gömleği yerine asıp; Gun'a döndü:
"Neden seninle geldim ki? Tarzlarımız bile benzemiyor."
"Çok söyleniyorsun, hadi al hepsini de evde seçelim."
"Hepsini mi?"
"Evet."
"Gerçekten seninle gelmemeliydim." diye mırıldandı Bright.
Hoşuna gidip kararsız kaldığı her gömleği ve ceketi Gun'a tutması için fırlattı. Gun'ın kucağı dolduğunda; o da söylenmeye başladı: "Benimle gelmemeliydin."
"Hadi kasaya yürü, çok söylenme."
Gun'ı sırtından tutup; kasaya doğru ittirmeye başladı.
Gun elindekilerden dolayı önünü zor görüyordu ama o halde bile ilerde gözüne çarpan; siyah bol pantolonu fark etmişti.
"İşte!" diye aniden arkasını döndü. Kucağındakiler yere düştü.
Bright'ın ağzı şaşkınlıktan dolayı hafif açıldı. Yere düşen kıyafetlere baktı sonra da Gun'a döndü.
"N'apıyorsun?"
"Boşver onları, şuna bak."
Gun gördüğü pantolona koşarak sarıldı. Eline alıp uzaktan Bright'ın üzerine deniyormuş gibi yaptı.
"Güzel bir kıyafet gördüğümde; gözüm kör olsa dahi koklayarak onu bulurum." dedi. Kendiyle gurur duyar şekilde Bright'ın yanına doğru ilerledi.
Bright mağaza görevlilerine yere düşen kıyafetlerden dolayı özür dilemekle meşguldü.
"Onları toplamalarına ben yardım ederim... Sen gidip bunu dene."
Gun, elindeki siyah pantolonu Bright'ın göğsüne vurdu. Bright pantolonu eline aldı. Pantolon bol ve kumaştandı. Kenarından da kısa bir zincir sarkıyordu. Onun tarzına yakındı.
"Sana o kadar yakışacak ki okuldaki kız çığlıklarını durdurmak için sana 1 ay uzaklaştırma verecekler."
Bright, Gun'a gözlerini devirip, pantolonu denemek için kabine yöneldi.
Kabinden içeri girip kapısını kapattı. Pantolonu denemek üzere ayarlarken, ayağıyla bir şeye bastığını fark etti. Ayağını kaldırıp, bastığı şeye baktı.
Bastığı şey penadan bir bileklikti. Dikkatini çektiği için eğilip eline aldı. Penanın tozunu, beyaz gömleğine silerek temizledi. Üzerideki yazıya baktı; Win.
Penayı geri yerine bırakamayacağına göre, gömleğinin cebine soktu. Pantolonu denemeden kabinden geri çıktı.
~~
"Bulamıyorum."
"Dondurmacıda mı düşürdün ki?"
"Bilmiyorum."
Win sonunda sinirle pes edip, kendini koltuğa fırlattı.
"Evde yok, bahçede yok. Demek ki bugün gittiğimiz bir yerde düşürdüm."
"Bugün o kadar çok yer gezdik ki... Sen o bilekliği unutsan iyi edersin."
Fluke'da diğer koltuğa kendini bıraktı. Geldiklerinden beri ufacık bir şey için evi birbirine sokmuşlardı.
İkisi sessizce bir süre tavanı izledikten sonra Win aniden doğruldu:
"Buldum!"
"Hani nerde? Koltukta mı düşürmüşsün?" dedi Fluke heycanla.
"Hayır, bilekliği bulamadım ama nasıl bulacağımızı buldum."
Fluke hevesle doğrulduğu yerine geri uzandı. Saçma bir şey bulduğu kesindi. Win'den çok düzgün bir şey beklemiyordu.
"Okulun sitesinde fotoğrafını paylaştıracağım."
"Benim mi?" dedi Fluke.
"Neden senin fotoğrafını paylaştırayım? Bilekliğin fotoğrafından bahsediyorum."
Fluke alayla gülümsedi. Win'in neyden bahsettiğini biliyordu ama Win çok yükseklerde uçuyordu.
"Birincisi; okulun sitesinde böyle paylaşımlar yasak. İkincisi; okulun sitesinin kimin yönettiği bilinmiyor."
Win'in yüzündeki gülümseme söndü. Fluke'a hak vermişti.
"N'apacağız o zaman?"
"Bilmiyorum, bu kadar çok mu önemli bu bileklik?"
"Evet, hem de çok."
"Sen gitar bile çalamıyorsun. Neden penadan yapılmış bir bilekliğin var?"
"Çünkü neden olmasın?" dedi Win.
Yattığı koltuktan doğruldu. Bilekliğini geri istiyordu.
"Benimle misin değil misin?" diye aniden bağırdığında; Fluke korkuyla sıçradı.
Kalbi ağzına gelmişti.
"Değilim." dedi.
"Şaka mı bu?"
"Tabii ki şaka, seninleyim. Gidelim bulalım şu bilekliği."
✘
Sıkıntıdan yazıyorum, umarım beğenirsiniz.
Okunacağını düşünmüyorum ama okuyorsanız lütfen oylayıp, yorumlayarak kendinizi belli edin.
Teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I loke you | BrightWin
FanfictionDüzyazı / Texting - Win peşine düştüğü bilekliği ararken, daha güzel bir şeyi buluyor. - Başlangıç: 25.05.20 Bitiş: 01.08.20