*
Ölüm ve yaşam arasında çok ince bir çizgi vardı. Hiçbir şeyin garantisi yoktu. Beş dakika sonra öleceğimizin,elli yaşına kadar yaşayacağımızın... Dünyanın garantisi yoktu ve insanoğlu sonsuza kadar yaşayacakmış gibi davranıyordu.
İnsanlar ceset gördüğünde korkardı,ya da normal bir şeye bakar gibi bakabilirdi.
Bazı insanlar ölümlere ağlamazdı. Bazı insanlar ise, bir ölümle yıkılabilirdi.
Tzuyu,ceset görmekten hep korkmuştu. Sevdiği birinin ölümünden, kendisinin ölümünden de... Ama sanırım korkuları gerçek oluyordu.
Taehyung, ağlamaya başlamıştı ve ormanın derinliklerine doğru koşuyordu. Bu kulübe neredeydi?
"Tzuyu, lütfen konuş benimle. Beni duyuyor musun? Lütfen ölme!" Kalbi kaybetme korkusunun ağırlığı altında eziliyordu. Önce ailesini kaybetmişti, bir de sevdiği kızı kaybedemezdi.
Tzuyu'nin sağ eli boşluğa düştüğünde Taehyung acı içinde bağırdı. "Hayır hayır hayır! Lütfen ölme!"
Bacakları koşmanın etkisiyle acımaya başlamıştı ama o pes etmeden koşmaya devam etti. Sonunda,bacası tüten kulübeyi görmüştü.
İçine umutlar serpilirken hızlıca kulübeye yaklaştı. Ayağından destek alıp Tzuyu'yi tuttu ve sertçe kapıyı çalmaya başladı.
Kapıyı yaşlı bir kadın açtı. Tzuyu'yi o halde görünce korkuyla gözleri pörtledi. "Aman Tanrım Tzuyu! Ne oldu sana böyle kızım!"
Taehyung onu içeri götürdü ve yaşlı kadının yatağına yatırdı. Ona olanları anlattığında yaşlı büyücü panikle kazanına yaklaştı.
"Oğlum, diğer kızları bulman gerekiyor. Tzuyu bu haldeyse diğerleri ölüme daha yakındır. Lütfen onları da bulup buraya getir."
Taehyung başını salladı ve son kez Tzuyu'ye bakıp kulübeden ayrıldı. Ne demişti Tzuyu, Mina ve Momo deniz kenarında...
Kafasını toplamaya çalışıp en yakın deniz kenarına ışınlandı. Hızlıca etrafa bakınırken telefonu çalmaya başladı.
Bir küfür savurup telefonu açtı. "Taehyung, neredesin sen?"
"Mark,her şey boka sardı. Dokuz cadıyı bulmamız gerekiyor. Irene'le birlikte Sana, Jihyo,Dahyun ve Jeongyeon'u bulmanız gerek."
"Ne oldu bilmiyorum ama tamam, nereye bakmam lazım?"
"Alışveriş yapılan her yere."
"Aman Tanrım, tamam!" Telefonu kapattıktan sonra hızlıca etrafa bakındı. İlerde bir kalabalık gördüğünde koşarak yanlarına ilerledi.
Kalabalığı yarıp ne olduğuna bakmak için kumların üzerine baktı. Momo ve Mina baygın bir şekilde yatıyordu ve ikisinin de burnu kanıyordu.
"Ölmüşler mi?" dedi buz gibi bir sesle. Yanındaki bir kadın üzgün bir ifadeyle "Hayır ama kimse uyandıramadı. Sağlık ekipleri yolda." dedi.
Taehyung etrafa bakındı. "Onları tanıyorum ve sağlık ekipleri bir şey yapamaz. Biri bana yardım etsin!"
Momo'yu kucağına aldığında etraftan itiraz nidaları yükseldi. "Oğlum saçmalama bırak kızı,sağlık ekipleri ilgilenir!"
"Hayır, onlar bir şey yapamaz." dedi Taehyung ve Mina'ya baktı. Bütün gücünü kullanarak Mina'yı da sırtına aldı.
Etraftan itiraz nidaları yükselse de onlara ufak bir unutturma büyüsü yapıp yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black wings
FanfictionBurası Hannam Okulu. Seçkin büyücülerin ve diğer yaratıkların evi. Kim Taehyung'un ise yaşama tutunmak için kaldığı bir yer... ××× "Dokuz cadı efsanesini biliyor musun?" diye sordu Tzuyu. Meraklı gözlerle Taehyung'a bakıyordu. Taehyung bu soruya an...