*
Song: Let Go by BTS
Min Ah,acıyla yüzünü buruşturdu ve sol koluna baktı. Zorla aldığı serum onu öldürmek üzereydi. Kolu biraz kanıyordu ve damarlarında parlak mavi bir sıvı görünüyordı.
Herkes aynı durumdaydı. Bu serumu almayı kesmezlerse yakında öleceklerdi. "Noona?" diye mırıldandı Jungkook. "Kolumu hissetmiyorum..."
"Oh, hayır." Min Ah kendini ilk kez bu kadar çaresiz hissediyordu. Güçlerini kullanamıyordu ve tamamen acınası bir haldeydi.
Hepsinin tek umudu Taehyung'tu. Eğer onları kurtaramazsa hepsi burada ölecekti. Gözleri tuttuğu yaşlar yüzünden yanarken demir kapıya baktı.
"Neon!" Sesi güçsüz olmasına rağmen, öfkesinden gür çıkmıştı. Neon, Min Ah'ın sesiyle kaşlarını çatarak içeri geldi.
Min Ah öfkesini gizleyip,yumuşak bakışlarla yüzüne baktı. "Lütfen serumu bize vermeyi kes. Buradan kaçamayacağımızı biliyorsun, bırak en azından zehirlenmeyelim."
"Hayır demekten yoruldum artık Min Ah,sana teklif sunmuştum... Ama kabul etmedin ve bende geri dönmeyeceğim. Kim buraya gelene kadar o serumu alacaksınız."
Jungkook Neon'a baktı, tüm öfkesini yutarak "Kolumu hissetmiyorum!" dedi.
Neon oldukça sakin bir şekilde başını salladı. "Evet, amacım da buydu zaten."
"Aşağılık herif," diye mırıldandı Namjoon. "Senden intikam alacağım..." Neon onu duymazlıktan gelip arkasını döndü ve kapıyı açıp oradan ayrıldı. Min Ah sessizce ağlamaya başladı. Vakit daralıyor,savaş yaklaşıyordu...
***
Taehyung,Mark, Irene ve Joy okulun alt katındaki kapalı laboratuvara girdiler. Joy Irene'e baktı. "Bana kazan bulmanız gerekiyor."
Irene iç çekti. "Mark, benimle yukarı kata gelmelisin." Mark gözlerini devirip Irene'in peşinden gitti.
Joy,bacağına dikkat ederek çantasını tozlu masaya bıraktı ve içinden iksir yapmak için gerekli olan birkaç malzemeyi çıkardı.
Taehyung dikkatle onu izliyordu. "Bu iksir yüzde yüz işe yarayacak mı?" Joy başını hafifçe yana eğdi.
"Daha önce hiç denemedim. Tarih kitaplarında falan da yüzde yüz işe yaradığı hakkında bir bilgi yok. Yani, deneyip göreceğiz."
Taehyung umutsuzca "Peki işe yaramazsa ne yapacağız?" diye sordu. Joy garip bir ifadeyle baktı ona. "Umudunu kaybetme ama, bildiğim başka bir şey yok."
"Dağdayken sende duydun, bana üç gün verdi. Eğer üç gün içinde yerini bulamazsam ailemden biri ölecek. Bunu gerçekten kaldıramam."
Joy onu anlıyordu ve onun için üzülüyordu. "Biliyorum... Merak etme, elimden geleni yapacağım." Taehyung ona inanmayı seçti ve yavaşça başını salladı.
Irene ve Mark on dakika sonra büyük siyah bir kazanla yanlarına geldiler. Kazanı köşeye bıraktıklarında Taehyung Mark'a baktı. "Kolun iyi mi senin?"
"Evet,acımıyor." dedi Mark sargısına bakıp. Taehyung gülümsedi. "En azından iyisiniz."
"Sende iyi olacaksın." dedi Irene ve Joy'a baktı. "Evet, ne yapıyoruz?"
"Jisoo'yu buraya çağırdım. Onunla birlikte hazırlayacağız. Siz izleseniz yeter."
"Peki."
Birkaç dakika sonra Jisoo gelmişti. Üzerinde yine siyah cüppesi vardı ve saçları mordu. Onlara gülümsedi ve Joy'a yaklaştı. "Ölüm Çiçeği'ni bulmanız büyük şans."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
black wings
FanfictionBurası Hannam Okulu. Seçkin büyücülerin ve diğer yaratıkların evi. Kim Taehyung'un ise yaşama tutunmak için kaldığı bir yer... ××× "Dokuz cadı efsanesini biliyor musun?" diye sordu Tzuyu. Meraklı gözlerle Taehyung'a bakıyordu. Taehyung bu soruya an...